Şu An Okunan
Acının Yerini Öfke Aldı: “Hesap Soracağız”

Acının Yerini Öfke Aldı: “Hesap Soracağız”

“Buradan gidilir acılar kentine,
buradan gidilir bitmek bilmeyen acıya,
buradan gidilir yitmiş insanlar arasına.
Adalet yol gösterdi ulu rabbime,
kutsal güç, yüce bilgelik, ilk sevgi
yarattı beni.
Benden önce her şey sonsuzdu;
sonsuza dek süreceğim ben de.
İçeri girenler, dışarıda bırakın her umudu.” *

Deprem felaketinde pek çok sinemacı, sanatçı da ailesini, sevdiklerini kaybetti. Organizasyonsuzluğun, ihmallerin yıkımın boyutunu katladığı şu dönemde yaslarını bile yaşayamadılar. Çünkü acı yerini öfkeye bıraktı. Herkesin dilinde aynı söz: Artık hesap sorma vakti.

Maraş merkezli 6 Şubat depremleri on kentte büyük yıkıma neden oldu. İlk 24 saatin hayati önem taşıdığına dikkat çekilmesine rağmen insanlar günlerce enkaz altında yalnız bırakıldı. Arama kurtarma çalışmalarından bölgeye yönlendirilen yardımların yerine ulaştırılmasına pek çok alanda sıkıntı yaşandı, koordinasyon eksikliği sıkça dile getirildi. Afet bölgelerinden “Devlet nerede?” çığlıkları yükselirken 17 binden fazla yurttaşın hayatını kaybettiği 1999 Gölcük depreminden sonra depreme bağlı hasarın onarılması için toplanmaya başlanan vergilerin akıbeti sorgulandı.

Siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, yardım kurumları ve bireysel çabalarla pek çok organizasyon oluşturulsa da hükümetin, yardımları tek elden ulaştırma konusundaki ısrarlı tutumu, dayanışmanın önüne bir engel olarak çıktı. Afet bölgelerinden yaptığı yayınlarda sürecin kontrollü bir biçimde yürütüldüğünü, “devletin sıcak elinin” yurttaşın üstünde olduğunu göstermeye çalışan iktidar medyası, asıl sesini duyurması gereken insanları görmezden geldi. AFAD ekiplerinin bölgeye intikal ettiği noktalarda kamera açıldı, insanların “Çadır yok!” sesini bastırır ve hatta yalanlarcasına sadece çadırın ulaştığı bölgelerden yayın yapıldı.

Buna karşın halkın ihtiyaçlarını duyurmak için bölgeye giden yerli ve yabancı çok sayıda gazeteci sayesinde yaşanan ihmalin boyutu ve çok katmanlı olduğu öğrenildi. Ne var ki iktidar, sansür mekanizmasını doğrudan devreye soktu ve depremlerden etkilenen on ilde, üç ay süreyle OHAL ilan edilerek halk ile halkın sesi olanların arasına emniyet güçlerini dâhil etti. Bilgi kirliliği ve bilinçli yaratılan algılar provokatif söylemlerin yaygınlaşmasına, insanların hedef alınmasına ve şiddet olaylarına varan tekinsiz bir ortamın oluşmasına zemin yarattı. Yine bu süreçte, organizasyonsuzluğun yarattığı kaos ortamındaki en güçlü haberleşme ve dayanışma alanlarından biri olan Twitter’a da kısıtlama getirildi.

Ülkece hayatta kalmanın ve sonraki süreçte barınma, su, yiyecek, hijyen gibi ihtiyaçların karşılanıp sürdürülebilirliğinin sağlanmasının her şeyden daha elzem olduğu bir süreçten geçiyor, iyileşmeye çalışıyoruz. Ancak hâlâ yaşananlardan ders çıkarılmadığı, eksiklerin kapatılmadığı görülüyor. 20 Şubat’ta, depremin en çok yıkıma yol açtığı Hatay’da yeni bir depremin gerçekleşmesi sonrası yaşananlar bunun en açık göstergesi oldu. İlk depremin üzerinden 14 gün geçmesine rağmen barınmayla ilgili problemlerin giderilmediği görüldü. Çadır ve konteyner ihtiyacı karşılanmayan insanlar, hasarlı evlerine girmek durumunda kaldılar. Sonuç itibariyle 20 Şubat depreminde de yıkım kaçınılmaz oldu.

1+1 Express‘in bölgede çalışma yürüten kurum ve kişilerle yaptığı söyleşiler, depremin üzerinden bir aydan fazla süre geçmiş olmasına rağmen temel ihtiyaçların karşılanmadığını ortaya koyuyor.

İnsanlar hayatlarını, ailelerini, sevdiklerini kaybettiler. Kurulu düzenleri, işleri bozuldu. Hayatta kalanlarsa göçebe bir yaşama sürüklendiler. Ancak henüz sonu gelmedi, gelmeyecek de. Bilim insanları ilk depremlerin artçılarının aylarca süreceğini, başka bölgelerde yeni depremlerin yaşanabileceğini söylüyor, uyarılarını yineliyorlar. Mevcut iktidarsa yıkılan konutları yeniden inşa edip kentleri ‘ihya etme’ planlarından bahsetmeye çoktan başladı.

Orhan Aydın Günlerce Vinç Aradı

Depremler Türkiye’nin büyük bir bölümünü etkiledi ve hemen herkese temas etti. Bu süreçte hayatını, ailesini, sevdiklerini kaybeden sinemacılar, sanatçılar da oldu. Onlar da herkes gibi günlerce yardım aradılar. AFAD’a seslerini duyurmaya çalıştırlar. Yardım ulaşmadığı için yakınlarını kaybetseler de yaslarını yaşayamadılar. Çünkü acı yerini öfkeye bıraktı. Çünkü artık hesap sorma vakti.

Tiyatro oyuncusu Orhan Aydın, Hatay’da yaşayan kızı Eylem Şafak Aydın Yetiş ve kızının annesi, Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren’in yaşadıkları evde yakalandıkları depremin ardından enkaz altında kaldıklarını duyurarak yardım istedi. Öneren’in 6 Şubat’ta enkazdan kurtarıldığını aktaran Aydın, çağrılarını kızı için sürdürdü.

Süreci anbean takip eden Aydın, kızının, üstündeki beton bloktan dolayı enkazdan çıkarılamadığını ifade ederek beton kesici, jeneratör ve vinç talep etti. Hem sosyal medyadan hem de katıldığı televizyon programlarından pek çok kez yardım talebinde bulunan usta oyuncu Aydın’ın kızı Eylem Şafak Aydın Yetiş, 11 Şubat’ta hayatını kaybetti. Aydın, dört bir yanından fay geçen Türkiye’de deprem gerçeğini göz ardı ederek ev yapanları, bölgelerin jeolojik yapısına dikkat edilmeden inşa edilen yapıları, imar affını hatırlatarak “Hesap soracağız” dedi.

https://twitter.com/orhanaydin6/status/1626263764210225152

Cumhuriyet gazetesine konuşan Aydın, AFAD’ın kendi kontrolünde olan vinçlerden para alınmasına izin verdiğini beyan etti. “Bu kez vinç ticareti” başlıklı haberde Aydın, kızını kurtarmak için vinç sahiplerine saat başı 10 bin TL ödediğini anlatıyor.

Öte yandan, 2017’de bir Sivas Katliamı anmasında yaptığı konuşma nedeniyle ‘cumhurbaşkanına hakaret’ suçlamasıyla yargılanan, 2021’de Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) Kartal’daki mitinginin ardından fiziksel saldırıya uğrayan Aydın, yas sürecinde de tehdit ve saldırıların hedefi oldu. AKP-MHP hükümetine yakın hesaplar, rant amaçlı kentsel dönüşüme karşı konuştuğu bir videoyu yaygınlaştırırken, eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve gazeteci Mehmet Barlas da bu videodan hareketle Aydın’ı hedef gösterdi. Aydın, İstanbul’un Fetihtepe ve Tokatköy gibi bölgelerinde yapılan kentsel dönüşümün güvenlik değil rant amaçlı olduğunu vurgulayarak, bölge halklarını direnmeye çağırmıştı.   

Sesler Gözümüzün Önünde Kısıldı

Yönetmen Ferit Karahan, deprem felaketinden en çok etkilenen illerden Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde enkaz altında kalan teyzesi ve kuzeni için yardım çağrısında bulundu. 7 Şubat’ta sosyal medya hesabından “Lütfen yardım edin!” diye seslendi. Ancak bir gün sonra iki akrabasının da cansız bedenlerine ulaşıldı. Karahan, deprem bölgelerinde yardım ulaşmayan, yalnız bırakılan, ölüme ve çaresizliğe mahkûm edilen herkesin sesi olurcasına sitem etti: “Çok üzgün ve öfkeliyim!”

Karahan’ın, yaşananların ‘sorumlularına’ da bir çağrısı oldu:

https://twitter.com/karahanferit/status/1623699564732506112

Yönetmen Fikret Reyhan, insanların göz göre göre hayatını kaybetmesine karşı öfke duyduğunu dile getirdi:

https://twitter.com/fikretreyhan_/status/1624312990911569927
Yönetmen Ceylan Özgün Özçelik, deprem felaketinin ardından alana gidip yardımlaşma seferberliğine katıldı. Deprem bölgelerindeki durumun vahametini aktaran Özçelik, depremin 11. gününde yardımın ulaşmadığı köyler olduğunu bildirdi:
https://twitter.com/filmegider/status/1626442898823577600

Alandaki çalışmaların yanı sıra enkaz altında olan Zeynep adlı yakını için de yardım çağrılarını yineleyen Özçelik, kaybının ardından “Hesap soracağız” dedi.

Sanat yönetmeni Ceyda Yüceer, Antakya’da enkaz altında kalan teyzesi ve teyzesinin ailesi için çok sayıda yardım çağrısı yaptı, insan desteği ve vince ihtiyaç olduğunu ifade etti. Yüceer, yardımın ulaşmadığı Hatay’dan Cumhurbaşkanlığı’na seslendi.

Enkaz altında kalan teyzesini kaybeden Yüceer, “Bu ülke bizim ailemizi yok etti. Günlerce yardım dilendik bu devletten. Bizim canlarımızı göz göre göre öldürdünüz. Bin katını yaşayın” diye isyan etti. “Acımızla empati kurmayın, ses çıkarın! Olay çıkarın!” diye seslenen Yüceer, bir başka paylaşımında deprem bölgelerine yardım ulaştıramayan, insanları ölüme terk eden, hayatta kalanları ise içme suyuna muhtaç hale getiren sorumluların “hesap vereceğini” yazdı. Yüceer, paylaşımında Gezi Direnişi davasından çıkan kararla 18 yıl hapis cezasına çarptırılan yapımcı arkadaşı Çiğdem Mater’e 22 Şubat’ta Bakırköy Cezaevi’nde yaptığı ziyaretten de bir fotoğraf paylaştı:

https://twitter.com/ceydayuceer/status/1633232521700753410?s=46&t=GyMOUHA46Al9RSOJ_quEEg

Oyuncu Uğur Aslan, deprem felaketinde kaybettiği yakınlarının ardından yıkımı fırsata çevirmeye çalışanlara isyan etti:

https://twitter.com/pasamsin/status/1628681323324768256
Cast direktörü Harika Uygur da Hatay’da enkaz altında kalan akrabalarına yardım yönlendirilmesi için günlerce AFAD’a seslendi. Yardım gelmediği için yakınlarını kaybeden Uygur, cenazeleri gönüllülerin yardımıyla çıkarıp defnettiklerini belirterek AFAD’a isyan etti:
https://twitter.com/harikahuygur/status/1624358176404430849

Yapımcı Haşmet Topaloğlu, enkaz altında kalan yakınlarına yardım ulaştırılması için günlerce yetkililere seslendi. Topaloğlu, kayıplarının ardından Facebook hesabından yayımladığı veda yazısında öfkesini de dile getirdi:

“Yakınlarını kaybeden arkadaşlarımın dediği gibi ‘üzüntülü olduğum kadar öfkeliyim de’. Bu öfkeyi, dönüşmesi gereken takibi, hesap sormayı, değişimi başka bir zamanda tartışmak üzere bugünü, bu satırları kuzenimi anmaya ayırmak istiyorum.”

Yönetmen Felat Erkozan, depremde kaybettiği dostu, avukat Serhan Özdemir için mücadele edeceğini ifade etti. Diyarbakır’ın ilk alışveriş merkezi olan Diyar Galeria’nın 6 Şubat depreminde yıkılması sonucu hayatını kaybeden Özdemir, kolon kestikleri için Galeria binasının altındaki markete dava açmıştı.

Sinema yazarı Necati Sönmez de depremde yakınlarını kaybetti. Sönmez, Yeni Yaşam’da yayımlanan “Antakya’dan mektuplar” adlı yazısında, “yaşam zincirinden kopan halkayı” anlattı:

“6 Şubat’taki depremde bir tek onların katı çökmüş; küçük Selin, annesi ve ablası beton altında kalmış. Binadaki diğer sakinlerin hepsi kurtulmuş… Aniden kafama dank ediyor, boğazım düğüm düğüm oluyor: Ben bu hikâyeyi biliyordum! Depremin ilk günü aile grubumuza düşen kötü haberlerden biriydi, köyden çocukluk arkadaşım kızını ve iki torununu kaybetmişti. Eski arkadaşımın halini gözümün önüme getirmeye çalışmıştım; ölenleri tanımıyordum, adlarını da bilmiyordum. Birkaç gün sonra anne ile kızlarının fotoğrafı önüme düşünce hıçkırarak ağlamıştım. Uzun zaman önce başka yerlere göç ettiğim için çocukluk arkadaşımla bir ömürdür görüşmemiştim. Torun sahibi olduğundan da haberim yoktu, görüşmüş olsaydık muhtemelen bu bilgi karşısında hayrete düşer, ona laf sokardım. Önümdeki resmi çizen çocuk, meğer benim çocukken birlikte koşturduğum çocuğun çocuğunun iki çocuğundan biriymiş. Deprem, bu cümledeki son üç çocuğu yok etmişti işte. Yaşam zincirimizden kocaman bir halka kopmuştu.”

Necati Sönmez, 27 Şubat 2023 tarihinde araba camından çektiği videoyu Facebook hesabından paylaştı. Antakya, Kurtuluş Caddesi.

Sektörün Deprem Envanteri Çıkarılıyor

Depremin yaşandığı ilk günden bu yana sahada olan, gerek meslek birlikleri ve sendikalar aracılığıyla gerekse bireysel çabalarla yardım seferberliğine katkıda bulunan sinemacılar, çalışmalarını örgütlü bir şekilde sürdürmek adına Film Sektörü Afet Koordinasyon Kurulu’nu kurdular. Meslek birlikleri, sendikalar, dernekler, vakıflar ve emek bileşenlerinin dâhil olduğu kurul bünyesindeki tüm bileşenler, üyeleriyle birlikte yardım çalışmalarını organize ediyor ve ileriye yönelik projeler üretiyorlar. Kurul, aynı zamanda sektör emekçilerinin depremden ne boyutta etkilendiğinin kaydını tutan bir çalışma da yürütüyor.

Bu haberde, depremde yakınlarını kaybeden sinemacıların sadece bir kısmına yer verebildik. Depremden etkilenen sektör emekçilerinin sayısının bini geçtiği tahmin ediliyor. Kurulun çalışmasından elde edilen veriler ve izlenecek yol haritasının önümüzdeki günlerde duyurulması bekleniyor.

https://twitter.com/sinematvsen/status/1628415244098850816

* Dante Alighieri, İlahi Komedya, Çev. Rekin Teksoy, Oğlak Yayınları, 2011, s. 47