Şu An Okunan
Özgür Sinema Bülteni – Mart 2023 – Gezgin Sinema

Özgür Sinema Bülteni – Mart 2023 – Gezgin Sinema

Mavi Kuş’tan Hatay’da Gezgin Sinema

Maraş merkezli 6 Şubat depremleri ve Hatay merkezli 20 Şubat depremiyle yıkıma uğrayan şehirlerde depremlerden etkilenenlerin ihtiyaçları hâlâ giderilmiş değil. Söz konusu şehirlere gidip çekim yapan gazeteci ve sinemacıların paylaşımları, barınak, su, gıda ve iç çamaşırı gibi ihtiyaçların sürdüğüne işaret ediyor, yağmura dayanıklı kurulmayan çadırlar su alıyor, molozların kaldırılmasına ya da binaların yeniden yapımına dair insan sağlığına ve barınak ihtiyacına öncelik tanıyan devlet organizasyonunun eksikliği şehrin her noktasında çarpıcı bir biçimde kendini ortaya koyuyor…

Tomruksuyu Festival Alanı’nda geçici olarak sinemaya dönüştürülen dershane çadırları

Öte yandan, bölgeye çeşitli inisiyatiflere katılarak giden gönüllüler ile bölge halkının dayanışması kaybolmuş değil. Özellikle Antakya’da sivil dayanışmanın çok kuvvetli olduğu görülüyor. Sivil dayanışma inisiyatifleri ve parti teşkilatları özellikle çocuk ve gençlere yönelik sanatsal etkinliklere de başladı. Gezgin kütüphaneler, çocuklara ayrılmış çadırlar ve oyun faaliyetlerinin yanı sıra, film gösterimleri ve stop-motion atölyeleri gibi sanat yoluyla travma sonrası hayatın örülmesine katkı sağlamayı amaçlayan çalışmalar da bu faaliyetlerin içinde yer alıyor. Documentarist – İstanbul Belgesel Günleri ve Hangi İnsan Hakları Film Festivali ekibinden gönüllülerin Çizgi Çocuk Atölyesi ve Açık Atölye ile birlikte kurduğu Mavi Kuş Dayanışması da bu inisiyatiflerden biri. Mavi Kuş, Antakyalı Necati Sönmez’in bölgede kurduğu bağlantılar sayesinde köy köy dolaşıyor, çocuklara yönelik görsel sanatlar, doğaçlama dans ve resim atölyeleri gerçekleştiriyor. Çadırlara kurulan perdelerde çocuklara animasyon filmler gösteren Mavi Kuş aynı zamanda bir “gezgin sinema” gibi; bugüne kadar, Defne, Samandağ ve Antakya merkez çevresindeki birçok köy ve mahallede çocuklara yönelik gösterimler gerçekleştirdi.

21 Mart 2023, Mavi Kuş gönüllüleri, soldan sağa: Mehtap Yılmaz, Gülgün Nural, etkinliklere gitarıyla eşlik eden Emirhan Düverli, Aynur Yılmaz, Ali İzzettin Yılmaz, Aylin Kuryel, Fırat Yücel

22 Mart Çarşamba akşamı Tomruksuyu Festival Alanı’nda ise, Mavi Kuş gençlere yönelik ilk gösterimini yaptı. Deprem bölgesinde çalışmalar yürüten sinemacıları bir araya getiren bu gösterimin hikâyesini, Mavi Kuş gönüllüsü olarak bölgeye giden editörümüz Fırat Yücel anlatıyor:

“Antakya’ya gitmeden önce Çukurova Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde sinema dersleri veren öğretim üyesi Aydın Çam ile haberleşmiştik, Karaçay-Tomruksuyu Kolektifi’ne bağlı olarak bölgede yardım çalışmalarına katılan sinema öğrencileri olduğunu biliyorduk. Onlardan biriyle, Karıncanın Ayak İzleri (2022) adlı kısa filmiyle tanıdığımız Ümit Güç ile irtibat kurduk. Tomruksuyu köyünden olan, bölgeyi iyi tanıyan Ümit, alanda gönüllü olarak çalışan sinemaya meraklı birçok kişi olduğunu, gençlere yönelik bir gösterimin isabetli olacağını söyledi. Antakya’ya gittiğimizde Necati’nin (Sönmez) de Karaçay-Tomruksuyu Kolektifi’yle irtibata geçtiğini ve orada çocuklar için atölye/gösterim organize ettiğini öğrendik. Gençlere/yetişkinlere yönelik gösterimi de yine aynı çadırda yapabilirdik.

Tomruksuyu dershane çadırında çocuklar için Mavi Kuş gösterimi

Bölgeye gitmeden önce SİYAD’ın (Sinema Yazarları Derneği) aday gösterdiği kısa filmlerden bir seçki yapmıştık, fakat oraya gittiğimizde farklı bir patika çıktı karşımıza: Sosyal medya paylaşımlarından, depremin başından beri aktif olan belgeselci Kazım Kızıl’ın hâlâ Antakya’da olduğunu öğrendik, hemen Kazım’ı arayıp gösterime davet ettik ve onun da bir filmini göstermeye karar verdik. Ardından bölgede yaptığımız bir gezi sırasında, Ermenilerin yaşadığı Vakıflı köyünün yakınlarındaki Samandağ Rum Ortodoks St. İlyas Kilise’sinde belgeselci Reyan Tuvi ve Sinan Kesgin’le karşılaştık, onları da gösterime davet ettik. Reyan ve Sinan, uzunca bir süredir Antakya’da olmalarına rağmen daha yeni kamerayla çekim yapmaya başlamışlardı; şehrin yeniden küllerinden doğma sürecine odaklanmak istiyorlardı. Bölgedeki sinemacıların ortak duygusu: Şehrin yıkıntılarına kameranın lensinden bakamıyorsunuz uzun süre, eliniz kameraya gitmiyor, donup kalıyorsunuz.

Kazım Kızıl, Tomruksuyu’nda akşam saatlerinde yapılan gösterimde, aralarında bölgedeki gönüllüler ve köyden gelenlerin olduğu seyirciyle sohbet ediyor. Çadır sonradan kalıcı bir sinemaya dönüştürüldü.

Kazım, Reyan ve Sinan’ın da katılmasıyla birlikte Tomruksuyu’ndaki gösterim neredeyse bir festival gösterimi niteliği kazandı. Aylin Kuryel ve Raşel Meseri’in CemileSezgin (2019) adlı İzmir’in yer yazılamalarıyla ilgili kısa belgeseli, Ümit Güç’ün Adana’da bir mülteci tarım işçileri kampında çektiği Karıncanın Ayak İzleri (2022) adlı kısa kurmacası, Kazım Kızıl’ın Yavşağın biri çıktı, yerleşik hayata geçelim dedi! (2022) adlı ağaç kesim işçilerini anlatan kısa videosu ve Reyan Tuvi ile Sinan Kesgin’in +90 için çektiği kısa videolardan Hurdacı Olmak (2022) Tomruksuyu’nun dershane çadırlarından birinde seyirciyle buluştu. İstesek İstanbul’da bu sinemacıları yan yana getiremeyiz, diye düşünmedik değil. Bölgedeki dayanışma sayesinde bu mümkün oldu. Bir yandan da bizi buluşturanın yıkım olduğu fikri elbette aklımızdan çıkmıyordu. Filmlerin sonrasında yapılan sohbetlerde kelimeler kolay çıkmıyordu ağızlardan.

Öte yandan, Tomruksuyu’ndan bir kısa filmciyle, Ümit Güç’le bir araya gelmek, ondan bir trafik kazasında yaşamını yitiren Özgürcan Kirik’in anısına kurulan Özgür Sinematek’in hikâyesini dinlemek gibi deneyimlerle hepimize kuvvet kazandırdı. Çukurova Üniversitesi İletişim Fakültesi bünyesinde faaliyet gösteren Özgür Sinematek, Ümit Güç’ün Karıncanın Ayak İzleri filmine de destek vermiş. Karıncanın Ayak İzleri, Suriye’den gelen bir Kürt bir işçi ile Türkiye’den bir Arap işçinin birbirlerine karşı önyargılarının kırılma sürecini anlatıyor. Türkiyeli Arap işçi, önceden ‘ne işi var Türkiye’de, ülkesine dönsün’ gözüyle baktığı Suriyeli Kürt işçiyle filmin sonunda barışıyor. İlk olarak çekildiği şehirde, Adana’da Kasım 2022’de gösterilen bu filmin Antakya’daki ilk gösterimiyse, yönetmenin depremle yaralanan memleketinde, Tomruksuyu’nda gerçeklemiş oldu. Ümit Güç, filmini kendi köyünden insanlara ilk kez bu çadırda gösterdi. Bu bizim için çok değerli, öğretici bir deneyim oldu. Bölgedeki gösterimleri ilerde de bu tür işbirlikleriyle yapmamız gerekir diye düşündük. İki sebepten: Öncelikle bölgeyi bir yoksunluk alanı olarak kodlamamak için; dışardan, uzaklardan buraya film taşımıyoruz, bu coğrafyanın kendi sinema kültürü var, burada sinema üreten birçok üniversite öğrencisi var, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi ve Çukurova Üniversitesi’nin sinema bölümleri dışında, Özgür Sinematek gibi oluşumlar da var. İkincisi de, Antakyalı gönüllüler ile dışarıdan dayanışmaya gelen, aralarında çokça sinemacının da olduğu gönüllülerin daha fazla bir araya gelmelerine vesile olmak için…

Antakya sonrası Ankara’ya uğradık. Orada kendisi de Antakya’dan dönmüş olan bir edebiyatçı dostun, Barış Bıçakçı’nın anlattıkları, Karıncanın Ayak İzleri’nin finalini çağrıştırıyordu. Bir Antakyalı Barış’a, ‘ancak depremden sonra anladık Suriyelileri’ demiş… Deprem ya da savaş, insanın memleketini geride bırakması kolay iş değil. Antakya’dan giden de çok var, Antakya’da kalan da. Bazı duvarlarda, ‘geri döneceğiz’ yazıyor, bazılarındaysa ‘hiç gitmedik ki.’”


Tomruksuyu’dan yapılan bu gösterimin ardından, Karıncanın Ayak İzleri, Venedik’te düzenlenen Ca’ Foscari Kısa Film Festivali’nde ‘Pateh Sabally’ Ödülü’ne layık görüldü. Yönetmen Ümit Güç, festivale gönderdiği mesajda şu ifadeleri kullandı: “Maalesef, klasik bir ödül konuşması yapamıyorum. Çünkü sırf benim kendi şehrimde, resmî rakamların sakladığı 50 bin kaybımız var, ülkemin bütününde ise bu 500 bin kaybımız…”



Kazım Kızıl Deprem Bölgelerinde Yaşadıklarını Raporluyor

Belgeselci ve video-aktivist Kazım Kızıl, 6 Şubat depremlerinin arından bölgeye giderek yaşananları video-haber ve fotoğraflarla aktarıyor. 40 günden fazladır deprem bölgelerinde olan Kızıl, bölgedeki insanların yaşadığı zorluklara dair haber yapmaya devam ederken karşılaştığı sorunların ve deneyimlerinin de kaydını tutuyor.

9 Şubat, Hatay girişi (fotoğraf: Kazım Kızıl)

Kızıl, çekim yaptığı hemen her gün emniyet güçlerinin basın kartı, kimlik sorgulamalarına maruz kaldığını, kendisine ve meslektaşlarına çekim için izin alınıp almadığına dair sorular yöneltildiğini anlatıyor. Sorgulamaların birinde, emniyet güçlerinin kendisine röportaj yaptığı kişilerin nasıl cevaplar verdiğini sorduğunu, bu soruyu etik olmadığı için yanıtlamadığını belirterek polisle aralarında geçen diyaloğu aktarıyor: “Bize Maraş’ın çok sağcı olduğunu, bu kontrolleri bizim iyiliğimiz için yaptıklarını belirtip ‘sorgu’ya bir son veriyorlar.”

Kızıl bir başka sorgulamada ise aralarında sivil ve özel harekatçıların da olduğu en azın 20 kişilik bir ekip tarafından ‘ince aramaya’ maruz bırakıldığından bahsediyor. Bu sorguda kendisine politik bir grubun ismi zikrediliyor ve ilk belgeseli Ölmez Ağaç: Yırca Direnişi’ni (2014) Hatay’da Kasım ayında gösterdiği söyleniyor. Kızıl ise onlara grupla en son ne zaman görüştüğünü hatırlamadığını, Hatay’a en son 2021’de geldiğini, istihbaratlarının yanlış olduğunu aktarıyor. Tüm tedbirlerin ‘kendi güvenlikleri’ için yapıldığı ifade edilse de Kızıl, özel hayatına varana kadar türlü sorular sorulmasından duyduğu rahatsızlığın üstünde yarattığı olumsuz etkiyi şöyle anlatıyor: “Her ne kadar yaptıkları bir güvenlik işlemi gibi gözükse de özel hayatım dahil birçok soru sormaları, belki bir şey buluruz umuduyla arabayı motor dahil tepeden tırnağa aramaları psikolojik bir baskı yaratma isteğinden başka bir şey değil.”

“Birçok gazeteci arkadaşım da benzer şeyleri yaşıyorlar ne yazık ki” diyen Kızıl, bölgeden yaşananları haberleştirip yaygınlaştırmaya devam ediyor. Kızıl, kişisel raporunun sonuna şu sözü iliştiriyor: “Biz buradayız ve olmaya devam edeceğiz!”


Deprem Bölgesinde Kameralara Engel: “Gizleyecek neleri kaldıysa!”

Yönetmen Orhan Eskiköy, 11 Mart’ta Hatay Samandağ’da çekim yaptığı sırada gözaltına alındı. Gözaltı kararını sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarla duyuran Eskiköy, ifade işlemlerinin ardından serbest bırakıldı. Belgesel sinemacılar Ümit Kıvanç ve Can Candan ile oyuncu Emrah Kolukısa, gözaltı haberini sosyal medya hesaplarından paylaştılar. Belgesel sinemacı Mustafa Ünlü ise “Deprem bölgesinde çalışan meslektaşlarımızın sürekli başına gelen bir durum bu. Gizleyecek neleri kaldıysa!” diyerek gözaltına kararına tepki gösterdi.


Ünlü’nün de dediği gibi deprem bölgelerinden yayın yapan çok sayıda gazeteci, sinemacı Eskiköy’le benzer muameleye maruz kaldı. Evrensel Gazetesi Adana muhabiri Volkan Pekal, Maraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yaralananlarla, hasta yakınlarıyla konuşup haberleştirmek için gittiği Adana Şehir Hastanesi’nde “izinsiz çekim yaptığı” gerekçesiyle gözaltına alındı. Hastanedeki polis merkezine götürülen Pekal, daha sonra serbest bırakıldı. Gazeteci Fırat Bulut hakkında da deprem boyunca yaptığı haberler gerekçe gösterilerek “alenen yalan bilgi yaymak” suçlamasıyla soruşturma açıldı. Ankara Esenboğa Havalimanı’nda gözaltına alınan Bulut, Ankara Çubuk’ta Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile Bingöl Sulh Ceza Hakimliği’ne ifade verdi. Mahkeme, Fırat Bulut’u savcılığın adli kontrol istemini reddederek serbest bıraktı. Deprem bölgelerinden yayın yapan gazeteciler, MLSA’ya verdikleri demeçte 11 ilde objektif haber yapılmasına karşı büyük bir direnç olduğunu ifade ettiler. Halk TV muhabiri Ferit Demir, yer yer fiili saldırılarında olduğunu ifade ederek “Gazeteciler gerçekleri yazdığı sürece birileri onlara işlerini yaptırmamak için çaba sarf ediyor. İşlerini iyi yapan gazetecilere saldırıyorlar” dedi. Çekimlerin engellenmesinin herhangi bir yasal zemine oturmadığına dikkat çeken T24 Ankara Temsilcisi Gökçer Tahincioğlu, gazetecileri tehdit eden gruplara da dikkat çekti: “Biz, ekip olarak dere yatağına moloz döküldüğünü görüntülerken engellendik. Bu yasağın bir temeli, hukuki dayanağı yok. “Bir de gazetecileri tehdit eden gruplar sahaya sürüldü. Kiminle, ne konuştuğunuzu gözleyen bu kişiler, eleştiri yapılıyorsa, ‘devlete mi laf söylüyorsunuz’ diyerek provokasyon yarattı.” 

Kurgucu İlay Arıkan ve Kadın Dayanışması Kazandı

Kurgucu İlay Arıkan’a uyguladığı cinsel şiddet ve tehditler nedeniyle yargılanan kurgu yönetmeni Mertkan Bozkurt, mahkeme tarafından suçlu bulundu. Davanın 23 Mart günü görülen son duruşmasının ardından hâkimin vermiş olduğu karara göre Mertkan Bozkurt, cinsel saldırı suçundan 2 yıl 6 ay, hakaret suçundan 2 ay 15 gün, tehdit suçundan 5 ay hapis cezası aldı; hakaret ve tehdit suçlarında hükmün açıklanması geri bırakıldı. Arıkan, asistan olarak görev yaptığı Akıncı (2021) adlı dizinin çalışmaları sırasında Bozkurt’un kurgu odasında kendisine cinsel saldırıda bulunduğunu, sarkıntılık yaptığını ve tehdit ettiğini beyan etmiş ve kurgu yönetmeni Mertkan Bozkurt’tan şikâyetçi olmuştu. Ardından açılan davanın ilk duruşması 23 Eylül 2021’de görülmüştü.
İlay Arıkan’ın avukatı Hülya Gülbahar’la davanın üçüncü duruşmasının ardından yaptığımız söyleşi için tıklayınız.


‘Yılın Kadınları’ 8 Mart’a Hapiste Girdi

Mimar Mücella Yapıcı, film yapımcısı Çiğdem Mater ve belgeselci Mine Özerden, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne cezaevinde girdiler. Gezi Direnişi davası kapsamında yargılanan ve 18’er yıl hapis cezasına çarptırılan üç isim, yaklaşık 11 aydır Bakırköy Kadın Cezaevi’nde tutuluyor. Ancak zorlu koşullara rağmen mücadele ve dayanışmadan vazgeçmeyerek umut olmaya devam ediyorlar.

Mücella Yapıcı, 8 Mart mesajında Hatay’dan İran’a dayanışma ve mücadele ruhuna sahip kadınlara seslendi: “Hatay’dan, Adıyaman’a, Maraş’tan Suriye’ye yıkımın ortasında hayatı, dayanışmayı tekrar kuran kadınlar… İran’da mücadeleleri ile bize ışık tutan kadınlar… İyi ki varsınız, iyi ki varız… Öfkeliyiz, yastayız, isyandayız, bir aradayız… Özgür meydanlarda buluşacağız…”

SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği Yapıcı, Mater ve Özerden’in 8 Mart gününü ‘SES Yılın Kadınları 2022’ adlı videoyla kutladı. Dostları da Mater’i 8 Mart’ta anmayı ihmal etmedi. Gazeteci, yazar Sinan Birdal, Mater’le olan bir fotoğrafını paylaşarak “Zindandan çıkartacağız seni” dedi. Depremlerde yakınlarını kaybeden sanat yönetmeni Ceyda Yüceer ise Mater’e cezaevinde yaptığı ziyaretten bir fotoğrafı paylaşarak gerek depremlerin gerekse haksız tutuklamaların sorumlularının hesap vereceğini not düştü. 

9 Mart’ta Yapıcı, Mater ve Özerden’i hapis tutuldukları Bakırköy Cezaevi’nde ziyaret eden İnsan Hakları Gündemi Derneği (İHGD), bu ilham veren kadınların bir yandan cezaevi koşullarının düzelmesi için tüm tutuklular adına mücadele ettiğini, diğer yandan da başta deprem olmak üzere Türkiye’nin genel sorunları üzerine okumaya, yazmaya, düşünmeye ve çözüm üretmeye çalıştığını aktardı. İHGD’nin cezaevi ziyaret notlarında “Yaşam direnci böylesine yüksek üç kadını görmek bizim de umudumuzu artırdı. Umuyoruz, gelecek günlerde özgür olacaklar ve birlikte bu ülke için yeni çözümler üreteceğiz. Umut ve hep ve hep olacak” denildi.


Sinemacılar Mata İşçilerinin Yanında 

8 Mart 2023, Mata grevi (fotoğraf: Zeynep Kuray)

İstanbul Tuzla’daki Deri ve Endüstri Serbest Bölgesi’nde bulunan Mata Otomotiv’de çalışan bin 200 işçi ağır çalışma koşullarına karşı 27 Şubat’ta başlattıkları iş bırakma eylemini sürdürmeye devam ediyor.  İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası üyesi olan işçiler; iş sağlığı, güvenliği ve yüzde 25 ek zam talep ediyorlar. Talepleri işveren tarafından karşılanmayan işçilerin hak mücadelesine sanatçılardan destek geldi.

DİSK’e bağlı Sinema Emekçileri Sendikası (Sine-Sen), “Sanat emekçileri olarak Birleşik Metal üyesi Mata işçilerinin yanındayız” diyerek Mehmet Esen, Halil Ergün, İlyas Salman, Nebil Sayın, Kaya Erdaş, Pınar Aydınlar, Bülent Bilgiç, İlkay Akkaya, Ozan Çoban, Necmettin Çobanoğlu, Müfit Can Saçıntı, Menderes Samacılar gibi aralarında birçok sinemacı da olan sanatçıların dayanışma videolarını sosyal medya hesabından paylaştı. “Mata işçileri yalnız değildir”, “İnsanlık kazanacak, onur kazanacak” diyen sanatçılar işçilerin haklı taleplerinin karşılanmasını talep ettiler. Destek videolarında sinemacıların sarf ettiği destek mesajlarının bazıları şöyle:

Sine-Sen Genel Başkanı, oyuncu Mehmet Esen: “Otomotiv firmalarına üretim yapan Tuzla’daki Mata işçileri hakları için direniyor. Biz, sanat emekçileri, DİSK Sine-Sen olarak Mata işçilerinin sonuna kadar yanındayız. Elbet kazanacağız.”

Oyuncu Halil Ergün: “Mata’daki işçi arkadaşlar, direniyorlar. Haklılar, kararlılar, kazanacaklar. İşçilerin haklı taleplerini karşılanmasını istiyorum.”

Oyuncu İlyas Salman: “Sevgili Mata işçileri, direnişçi kardeşlerim, yoldaşlarım direnişinize devam edin. Sakın birbirinize çelme takmayın. Hani politikacılar derler ya, ‘gelin halka inelim; halk aşağıda mı ineceksiniz? Halk yukarıda onun katına çıkacağız. Mata işçileri direnişinde devrim kazanacak, sosyalizm kazanacak, insanlık kazanacak, onur kazanacak. Küçük çıkarlarınız için geleceğinizi tehlikeye atmayın.”

Can Candan’a Verilen Disiplin Cezasına İptal

Akademisyen, belgesel sinemacı Can Candan, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki görevinden alınmasına gerekçe gösterilen disiplin cezasının iptali için açtığı davayı kazandı.

Temmuz 2021’de kayyım rektör olarak anılan Naci İnci tarafından görevden alınan Can Candan, aynı yılın Ağustos ayında konuyu yargıya taşıyarak yürütmenin durdurulması ve işe iade talebiyle Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü’ne dava açmıştı. Eğitim–Sen’in de müdahil olduğu davada yürütmenin durdurulması talebi İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nce reddedilmişti. Bunun üzerine Candan’ın avukatları karara itirazı bölge idare mahkemesine taşımıştı. İstanbul 2. İdare Mahkemesi Ocak 2022’de ikinci kez yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar vermişti. 

30 Mart 2023 Boğaziçi Üniversitesi Akademisyenleri Nöbeti no. 557. (fotoğraf: Nazım Çapkın – @nazim_capkin)

7. İdare Dava Mahkemesi’yse Candan’ın itirazı üzerine, Şubat 2022’de oy çokluğuyla yürütmenin durdurulmasına karar vermiş ve Candan’ın görevine iade edilmesine hükmetmişti. Candan, Temmuz 2022’de sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada kararın iptal edildiğini, tarafına tazminat ödeneceğini yazmıştı: “16 Temmuz 2021 tarihli Naci İnci imzalı ‘görevime son verilme’ işlemine dair açtığım davada, mahkeme 31.05.2022 tarihli kararı ile yapılan işlemi hukuksuz bularak iptal etmiş; yoksun kaldığım özlük ve parasal haklarımın faiziyle birlikte ödenmesine karar vermiş.” Mahkeme kararına rağmen atanmış rektör Naci İnci, Candan’ın üniversiteyle ilişiğini kesmişti. 

Candan sosyal medya hesabından, görevinden alınmasına gerekçe yapılan disiplin cezasının iptali için açılan davanın olumlu sonuçlandığı bilgisini paylaştı. Disiplin cezasının iptali ve ikinci kez görevden alınmasına karşı Ağustos 2022’de dava açtığını belirten Candan, “Disiplin cezanın iptali davasında mahkeme 20 Şubat 2023’te oybirliği ile disiplin cezasının iptaline karar vermiş. Görevden alınma işleminin iptali davası ise devam ediyor,”dedi.

AİHM Berrak Tüzünataç’ı Haklı Buldu

Oyuncu Berrak Tüzünataç, 2010 yılında bilgisi dışında çekilen görüntülerin yayınlanması nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıdığı davayı kazandı. Tüzünataç, evinin terasında, oyuncu Şahan Gökbakar’la izinsiz biçimde çekilen görüntüleri nedeniyle, bu görüntüleri yayınlayan televizyon kanalına dava açmak istemiş ancak bölge mahkemesi Tüzünataç’ın evine izinsiz girilmediği gerekçesiyle davanın açılmasına onay vermemişti. Bunun üzerine Tüzünataç davayı AİHM’ye taşıdı. AİHM, Tüzünataç’ı haklı buldu ve Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin kişinin özel hayatına saygıyı düzenleyen 8. maddesini ihlal ettiğine karar verdi. Karar The Guardian başta olmak üzere birçok yayın organında ilgi görürken Tüzünataç ise kararı “Kendimle gurur duyuyorum” notuyla paylaştı.



‘Bakur’ Davasında Gelişme Yok

Bakur (2015) davasının 28 Mart 2023 tarihinde görülen duruşmasında mahkeme, belgeselin yönetmenlerinden Ertuğrul Mavioğlu’nun temyiz incelemesi için yargıtayda bulunan bir başka dosyasının akıbetinin beklenmesine karar verdi. Dava, 20 Haziran 2023 tarihine ertelendi. Davanın bir önceki duruşması da aynı gerekçeyle ertelenmişti. Çayan Demirel ve Ertuğrul Mavioğlu‘na verilen hapis cezaları istinaf mahkemesi tarafından bozulmuş, dava Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yeniden görülmeye başlanmıştı.


Yönetmen Ali Aydın’dan MUBI’ye Eleştiri

Küf (2012) ve Kronoloji (2019) filmlerinin yönetmeni Ali Aydın, sosyal medya üzerinden yaptığı bir açıklamayla MUBI’nin Türkiye’deki bağımsız filmleri ucuz yoldan satın almaya çalıştığını ve Türkiye’deki sinema sektörüne herhangi bir katkı sağlamadığını iddia etti. MUBI’nin yurtdışından satın aldığı filmlerde aynı politikaları uygulamadığını da ifade eden Aydın, artık hiçbir filmini MUBI’ye vermeyeceğini ve kişisel aboneliğini de sonlandıracağını açıkladı. Dijital platformu deprem bölgesinde ve sinema sektörü bileşenleri için herhangi bir çalışma yapmamakla da suçlayan yönetmen, sonrasında Fil’m Hafızası’na yaptığı ek açıklamayla sözlerinin arkasında olduğunu dile getirdi ve MUBI’nin The Match Factory’yi satın almasını da eleştirerek festivallerdeki haksız rekabete dikkat çekti. Aydın’ın açıklamaları Kaan Müjdeci ve Can Evrenol gibi yönetmenlerden de destek gördü.


Susma Platformu’ndan ‘Türkiye’de Sansür ve Otosansür Raporu’

Türkiye’de kültür, sanat ve medya alanlarında yaşanan ifade özgürlüğü ve sansür vakalarını kayıt altına alan Susma Platformu’nun her yıl sanat ve medya alanlarında gerçekleşen sansür vakalarını derlediği Türkiye’de Sansür ve Otosansür raporunun 2022 versiyonu yayınlandı. Ocak-Aralık 2022 arasını kapsayan raporda gazetecilik, müzik, televizyon ve internet yayıncılığı, tiyatro, yayıncılık, akademi alanlarında yaşanan ifade özgürlüğü vakaları bir araya getirilirken sinemaya da özel bir kategori ayrılıyor. Sinemada yaşanan sansür ve otosansür vakalarının raporlandığı kısımda yıl boyunca sinemacılara uygulanan tutuklama ve yargılama vakalarının yanı sıra devlet tarafından sebepsizce engellenen film gösterimleri ve festivallerde yaşanan sansür engelleri dikkat çekiyor. Raporun tamamına ulaşmak için tıklayınız.

Susma Platformu, 2023 yılının sansür haberlerini paylaşmaya devam ediyor. Mart ayının en dikkat çekici dijital platform sansürü Disney+ Türkiye‘de yaşandı. Platform Only Murders in the Building dizisinin bir bölümünün kaldırılmasıyla ilgili haberi şu şekilde duyurdu: