Bu dosyada, afet bölgesinde aktif rol alan sinema sektörü emekçilerinin deneyimlerini, sahada karşılaştıkları zorlukları ve dayanışmanın sınırlarını ele alıyor, felaketler karşısında sektörün örgütlenme pratiğinin nasıl sürdürülebilir kılınabileceğini birlikte tartışıyoruz.
35. Ankara Film Festivali’nin Ulusal Belgesel Yarışması hak ihlalleri, çevresel yıkım ve toplumsal adaletsizlik gibi konuları merkezine alan filmleriyle, Türkiye’de belgesel sinemanın hem bireysel hem toplumsal bellek için taşıdığı önemi bir kez daha hatırlattı.
Toros dağlarında gezgin sinemacılar, köy sinemaları, mağara gösterimleri, 6 Şubat depremleri sonrası dayanışma pratikleri… Mersin’den Hatay’a uzanan bir sinema ağı. Aydın Çam ve İlke Şanlıer ile Çukurova’nın kamusal ‘sinema tarihi’ni konuştuk.
Türkiye’de belgesellerin çekilmemiş olanlarının dahi suç sayıldığı, çekimleri yasal sayılanların dahi festivalleri iptale sürükleyebildiği, dizilerin yayınlarının durdurulduğu, ödül alan oyuncuların hedef gösterildiği, seyircilerin gözaltına alındığı, sansür ve hapis cezalarının birbiriyle yarıştığı bir yılı geride bıraktık.
6 Şubat depremlerinin ardından arama kurtarma ve insani yardım çalışmalarında etkin olan sinemacılar, ilerleyen süreçte film gösterimleri ve özellikle çocuklara yönelik görsel sanat odaklı atölyelerle dayanışma faaliyetlerine devam etti.
☆ Mavi Kuş’tan Hatay’da Gezgin Sinema
☆ Kurgucu İlay Arıkan ve kadın dayanışması kazandı
☆ ‘Yılın Kadınları’ 8 Mart’a hapiste girdi
☆ Sinemacılar Mata işçilerinin yanında
☆ Can Candan’a verilen disiplin cezasına iptal
Deprem felaketinde pek çok sinemacı, sanatçı da ailesini, sevdiklerini kaybetti. Organizasyonsuzluğun, ihmallerin yıkımın boyutunu katladığı şu dönemde yaslarını bile yaşayamadılar. Çünkü acı yerini öfkeye bıraktı. Herkesin dilinde aynı söz: Artık hesap sorma vakti.