Şu An Okunan
‘Özgür Sinema Bülteni’ – Ocak 2023

‘Özgür Sinema Bülteni’ – Ocak 2023

Sibel Tekin: Karanlığı Anlatmak Da Suç

Gün aydınlanmadan işe giden insanları konu alan ‘Karanlıkta Başlayan Hayat’ adlı belgeseli için çekim yaparken gözaltına alınıp 17 Aralık 2022’de tutuklanan Sibel Tekin hakkındaki iddianame hazırlandı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede Tekin’in “karanlıkta çekim yapması” olağandışı bulunuyor, hakkında örgüt üyeliğinden ceza istenirken hangi örgüt olduğu belirtilmiyor. Bu iddianameyi kabul eden Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi, Tekin’in “örgütteki yerinin”, “faaliyetlerinin” ve “irtibatının” TEM Şube tarafından araştırılmasını talep etti.
Belgesel Sinemacılar Birliği (BSB) tutuklu meslektaşları Sibel Tekin hakkındaki iddianamenin kabul edilmesinin ardından bir açıklama yayınlayarak, belgeselcilerin çalışmalarının engellendiğini, arşivlerine el konulduğunu, dayanaksız gerekçelerle tutuklanıp düşmanlaştırıldıklarını belirtti. Sibel Tekin’in tutuklanmasının bu baskı politikalarının son örneği olarak ele alındığı açıklamada, iddianamede “karanlığın karanlıkta çekilmiş görüntülerle anlatılmasının” suç delili sayılması eleştiriliyor; “görüntü kalitesi”ne vurgu yapan savcının kendini belgesel sinema konusunda yetkin görmesi “traji-komik” olarak niteleniyor. Açıklamada ayrıca iddianamede yer alan, Sibel Tekin’in kadın oluşunu ve mesleki kimliğini “terör örgütleri adına keşif yapmak niyetiyle kullandığı” yönündeki ifadeler de eleştiriliyor.
Tekin’in avukatları ise dosyada Tekin’in aleyhine delil olarak sunulan, “terör örgütleri adına keşif yapmak” ile ilişkilendirilen görüntüleri paylaştı. Taksi durağının güvenlik kamerasına yansıyan 15 Aralık 2022’ye ait görüntülerde Sibel Tekin’in yolun karşısındaki otobüsleri ve dolmuşları çektiği görülüyor. Bir dakika süren çekimin ardından Tekin duraktan ayrılıyor.

Kendisini Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde ziyaret eden CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer’e konuşan Sibel Tekin ise “duraklarda otobüs bekleyenleri” çektiğini dile getirdi. Yüzlerce dakika çekimden tek bir görüntü seçilip cezaevi infaz koruma memurlarının servis bekleme noktasını çektiği yönünde bir algı yaratıldığını dile getiren Tekin şu ifadeleri kullandı: “[S]embolik olarak karanlığı yaşadığımız bir dönemde, gerçekte de karanlıkta güne başlamak nasıl bir etki yaratıyor onu aktarmak istedim. Ama kendimi cezaevinde buldum.”
Öte yandan, Sibel Tekin’in serbest bırakılması için yapılan destek kampanyaları da 2023 yılının ilk ayında ivme kazandı. BSB, üyesi Sibel Tekin’in tutukluluğunun birinci ayında bine yakın kişi ve kurumun imzacı olduğu bir metin paylaştı. Aralarında yönetmen Azra Deniz Okyay, Emin Alper, Hüseyin Karabey, Özcan Alper, Pelin Esmer; siyasetçi Barış Atay, Filiz Kerestecioğlu, oyuncu Deniz Türkali, ve Renan Bilek’in de olduğu yüzlerce ismin imza attığı kampanyada “mesleğimizi yapmak suç değildir” vurgusu yapılıyor.

Sosyal medyada da #SibelYanımdaydı etiketiyle bir destek kampanyası yapıldı; pek çok kişi ve kurum Sibel ile ortak çalışmalarına değinen videolar yayınladı. Altyazı Sinema Dergisi de, Sibel Tekin’in Altyazı Fasikül’ün İçeriden Dışarıya video serisi için ürettiği Heykel adlı kısa belgeselden görüntüler içeren bir videoyla kampanyaya destek oldu.
Sibel Tekin’in davasının ilk duruşması 23 Şubat Perşembe günü saat 11:40’ta, Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.


Erhan Örs Tahliye Edildi!

Erhan Örs’ü yedi aylık tutukluluğun ardından 5 Ocak’ta sinemacı dostları ve yakınları karşıladı.

Kurgucu Erhan Örs’ün de yargılananlar arasında olduğu Göçizder davasında tüm tutuklu sanıklar adli kontrol şartı ve yurtdışı yasağıyla tahliye edildi. Üyesi olduğu Kurgucular Dayanışması, Silivri’de (İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi) görülen duruşmalarda Erhan Örs’ü yalnız bırakmadı. Örs, tahliye kararının alındığı 5 Ocak’tan bir gün önceki oturumda yaptığı savunmada, Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki sokağa çıkma yasaklarını konu alan Sûr: Ax û Welat (2018) isimli belgeseldeki kurguculuk faaliyetinin yargılandığını belirtmiş, hiçbir belgesel ya da sanat eserinin yargılanmasını kabul etmediğini ifade etmişti. 3-4 Mayıs 2023 tarihlerinde yargısına devam edilecek olan Erhan Örs’ün Altyazı Fasikül’le paylaştığı mesajı iletiyoruz:

“2018’te kurgusunu yaptığım bir belgeselin yasaklanmasıyla başlayan soruşturmanın devamında 3 Haziran 2022’de gözaltına alınıp 7 ay tutuklu kaldım. Kurgu ve sinema faaliyetlerim bir suç olarak tarafıma yöneltildi. Bu süreçte kurgucu arkadaşlarımın ve sinemacıların büyük desteği oldu. Türkiye’de ve birçok ülkede bazı kampanyalar yapıldı. Tutuklu bulunduğum Silivri’de gelen mektuplardan ve gazetelerden yapılan kampanyaları öğrendiğimde güç ve moral buldum. 2012 yılından bu yana sektörde kurguculuk yapmakta, insan hakları odaklı belgesel film ve özelde Kürtçe filmlerde çalışmaktayım. Maalesef Türkiye’de hâlâ Kürt sorununu temel meselesi olarak gören filmler yapmak ve bu filmlerde yer almak ateşten gömlek gibi. Yargılama devam ediyor ve ben de yarım kalan çalışmalarıma, yeni projelerin hazırlıklarına devam ediyorum.”


Emek Bileşenleri: Ücretlere Minimum %35 Artış Yapılmalı

Sinema-TV Sendikası geçtiğimiz yıl enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında, sektör çalışanlarının taban ücretlerinde minimum %35 iyileştirme yapılması yönünde bir karar aldıklarını açıklamıştı. Bu yıl da benzer bir yaklaşım sergileyen sendika, yapımcı örgütleriyle bir dizi toplantı gerçekleştirdi. Tesiyap (Televizyon ve Sinema Filmi Yapımcıları Meslek Birliği) ve RYD (Reklam Yapımcıları Derneği) ile gerçekleştirilen bu toplantılarda kamera arkası emekçilerinin örgütlendiği Sinema-TV Sendikası ile bu iki yapımcı örgütü arasında mutabakata varılamadı. Bağımsız sinema yapımcılarının ağırlıkta olduğu SEYAP (Sinema Eseri Yapımcıları Meslek Birliği) ise toplantılara katılmadı.
Sinema-TV Sendikası, emek bileşenleri olarak tanımlanan, kamera arkası ve post-prodüksiyon çalışanlarının örgütlendiği birçok dernek, dayanışma ve platformu şemsiyesi altında topluyor. #BirlikteDahaGüçlüyüz şiarıyla hareket eden emek bileşenleri ve sendika, ücretlerdeki artışın emekçilerin kendileri tarafından belirlenmesi gerektiğini savunuyor.

Sinema-TV Sendikası, Tesiyap ve RYD arasındaki toplantılar öncesinde, emek bileşenlerinin genel eğilimi, ücretlerde %50 ve üzerinde bir iyileştirme yapılması yönündeydi. Sendika ve emek bileşenlerinin keyfi hareket ettiklerini iddia eden Tesiyap ve RYD, yapılan toplantılarda TÜİK’in 2022 yılının son 6 ayı (Temmuz-Aralık) için açıkladığı %15.39’lik TÜFE oranında artış yapılması yönünde bir yaklaşım sergiledi. Sinema-TV Sendikası ise gerçek enflasyon değerlerinin TÜİK’in açıkladığı oranlardan fazla olduğuna vurgu yaptı. Buna rağmen yapımcılarla oluşturulan uzlaşma zeminini önemsediğini belirten sendika, yapılacak artışın altı ay sonra yeniden değerlendirilmesi şartıyla %35’lik iyileştirme yönünde bir taviz verilebileceğini dile getirdi. Bu konuda emek bileşenleriyle yapılacak online anketin belirleyici olacağını söyleyen sendika, çalışma koşullarıyla ilgili sorunların (bir hafta içinde beş gün çalışma, iki gün repo yapılması, ücretlerin bölüm başına değil haftalık ödeme ile yapılması vb.) konuların bir an önce çözülmesi gerektiğinin de altını çizdi.
Emek bileşenleri, yapılan online anketlerde genel eğilim olarak minimum %35 artışı kabul ederken, POSTPRODER (Post Prodüksiyon Çalışanları Derneği) taban ücreti artışlarının kendi beklentilerinin altında olduğunu söyleyerek görüşmelerden çekildiğini duyurdu, benzer yaklaşım sergileyen KUDA (Kurgucular Dayanışması) ise gözlemci konumunda görüşmelere katılmaya devam edeceğini açıkladı.
Bu süreç sonucunda, emek bileşenlerinin talep ettiği minimum %35’lik artışı “herhangi bir ilke üzerine inşa edilmemiş fahiş nitelikte zamlar” olarak niteleyen Tesiyap, kendi üyesi olan yapımcılara “devletin açıklamış olduğu TÜFE oranı ile sınırlı” kalan zamlar yapmaları yönünde tavsiyede bulunurken, emek bileşenleri ise tıpkı geçen yıl olduğu üzere, kendi iş kollarıyla ilişkili, minimum %35 artış doğrultusunda yapılmış ücret tablolarını teker teker paylaşmaya başladı.

Alper İduğ (Fotoğraf: Kişisel arşiv)


Sinema-TV Sendikası, emek bileşenlerinin taban ücret tablosu paylaşımlarını yaparken, olası “fahiş zam” eleştirilerine karşı sinema emekçilerinin tehlikeli iş sınıfında çalıştıklarını, proje bazlı ücret aldıklarını ve düzensiz geliri olan kişiler olduklarını hatırlatıyor. Sendika Yönetim Kurulu Üyesi Alper İduğ da Evrensel’den Eylem Nazlıer’e verdiği söyleşide bu noktaya vurgu yapıyor ve düzenli maaş alan memurlarla kıyas yapılmasının yanlış olduğunu söyleyerek proje bazlı çalışmadan dolayı bazen temel ihtiyaçlarını bile karşılayamadığını vurguluyor. İduğ ayrıca, yapımcı örgütleri Tesiyap ve RYD’nin, ücretlerde anlaşma sağlanmazsa çalışma koşullarında da iyileştirme yapmayız diyerek “aba altından sopa gösterdiklerini” belirtiyor.


Meli Bendeli: ‘Şahmaran’da Sözleşmem Geri Çekildi

Trans oyuncu Meli Bendeli, Twitter hesabından Netflix yapımı Şahmaran (2022) dizisi ekibinin, kendisini etekle gördükten sonra oyuncu kadrosundan çıkardığını duyurdu. Konuyla ilgili daha sonradan Bianet’ten Tuğçe Yılmaz’a konuşan Bendeli, Şahmaran’ın Adana’daki çekimleri sırasında Adana Film Festivali’nde bulunduğunu ve kendisine e-posta yoluyla sözleşme gönderildiğini söyledi. Şehirde etekle yürürken görülmesinin ardından ekipten “Buna mı verdiniz rolü?” şeklinde bir tepki geldiğini ve bunun üzerine tekrar oyuncu seçimlerine çağrıldığını aktardı. Moral bozukluğuyla girdiği seçimlerin ardından sözleşmenin imzalanmadan kaldığını belirten Bendeli, şu sözleri sarf etti: “[B]u olayın bana şöyle bir yararı oldu: Bu olaydan sonra uyum sürecimi başlattım. Başını bekleyeceğim bir piyasa kalmadı artık ortada.”

Polat Onat: Telif Hakkı Ünsüz Taşra Yazarlarının da Hakkı

Polat Onat’a ait ‘Su Katılmamış Taşralı’ başlıklı metnin Ahlat Ağacı (2018) filminde izinsiz kullanılmasıyla ilgili Nuri Bilge Ceylan’a açılan davanın gerekçeli kararı açıklandı. Kararda, “esere tecavüzün tespitine” ve maddi-manevi tazminat talebinin kabulüne hükmedildiği belirtiliyor. Mahkeme söz konusu kararı, “mektubun filmin anlattığı hikâyeye etkisinin büyük olması”, “bu sahneyi senaryodan çıkarttıklarında dramatik yapının zarar görecek olması”, “olay örgüsünün kırılmasına yol açacağı’’ gibi gerekçelere dayandırıyor.
Davaya konu olan metin, filmin ana karakteri Sinan (Doğu Demirkol) ile yazar Süleyman (Serkan Keskin) arasında geçen diyalogda yer almakta. Bir kitapçıda Süleyman’la karşılaşan Sinan, yazarla taşra ve edebiyat üzerine sohbet etmeye başlıyor. Konu ‘Taşra ve Edebiyat Sempozyumu’na katılmak istemeyen bir yazarın mektubuna gelince aralarında anlaşmazlık oluşuyor. Davada mahkeme, Sinan’ın hararetle savunduğu, Süleyman’ın ise karşı çıktığı bu mektubun içeriğinin Onat’ın ‘Su Katılmamış Taşralı’ mektubundan izinsiz alındığına karar verdi. Hatırlanacağı üzere aynı sahne, Sinan ile Süleyman konuşurken arka planda bulunan heykelin memelerinin Tivibu’da sansürlenmesi ile de gündeme gelmişti.

Ahlat Ağacı‘nın (2018) Sinan ile Süleyman arasındaki diyalog sahnesinde heykelin sansürlendiği kısım.


Gerekçeli kararın ardından yazar Onat Polat sosyal medya hesaplarından bir video yayınlayarak, dört buçuk yıllık hukuki mücadelenin başarıyla neticelenmesinden sevinç duyduğunu ama bunun “buruk bir sevinç” olduğunu dile getirdi. Onat videoda bu burukluğun sebebini şöyle açıklıyor: “Gönül isterdi ki bu somut telif hakkı ihlali sorunu, dava sürecine gerek kalmadan, karşılıklı iyi niyetle, hakkaniyetli bir şekilde çözülebilseydi.” Taşralı genç bir yazarın deneyimlediği “sıkıntı ve çıkışsızlıkları anlatan önemli bir filmin, taşralı bir yazarın eserini izinsiz kullanarak hak ihlali yapmasının tuhaf bir ironi barındırdığını” söyleyen Onat, sözlerine şöyle devam ediyor:

“Mahkemenin vermiş olduğu bu adil karar, ünlü metropol yazarlarının eserlerini kullanırken telif konusunda gösterilen titizlik ve hassasiyetin, ünsüz taşra yazarları için de aynen geçerli olması gerektiğini fiilen kanıtladı. Bu dava sonucu, dünyaca meşhur ve çok başarılı bir sanatçıyla, kendi taşrasında bile tanınmayan benim gibi başarısızlığa mahkûm bir yazarın hukuk önünde eşit olduğu gibi oldukça ütopik bir idealin kimi zaman gerçekleşebileceğini ispatlaması yönünden ilginçti. (…) Böylesi tatsız bir olayın öznelerinden birisi olmaktan hoşnut değilim. Süreç dahilinde böyle bir konumda bulunmaya mecbur kaldım. Fakat en azından Ahlat Ağacı filminde hakkımda iddia edildiği gibi toplum önünde konuşmaktan korkan, toy bir genç olmadığımı ortaya koymaktan da memnunum. (…) Edebiyat konusunda münzevi bir anlayışı savunan taşralı bir yazarın telif konusunda mevcut kanuni hakkını aramaktan kaçınacağı ön kabulünün yanlışlığını ispatlayabildiysem ne mutlu bana.”

Mesut Varlık

Yazar Mesut Varlık ise Polat Onat’tan mektubunu yayımlama iznini alan ve filmde kullanılması mevzusunu Onat’la konuşan kişinin bizzat kendisi olduğunu söyleyerek, mektubun filmde izinsiz kullanıldığı iddiasının gerçekliği yansıtmadığını ifade etti. Varlık, süreci detaylı bir şekilde anlattığı, K24’te yayımlanan “Ahlat Ağacı’na çakılan tabela: ‘Alıntı yapmak tehlikeli ve yasaktır!'” başlıklı yazısında şu ifadelere de yer verdi: “Hiçbir yönetmenin hiçbir yazardan ‘alıntı’ yapmak için izin almasına gerek yoktur. Aksini düşünelim; yazarların yazılarında filmlerden sahneleri anlattığı, alıntılar yaptığı örnekleri saymaya başlayalım mı? ‘Benim filmimden bahsedişinden hoşlanmadım’ diye yönetmenler yazarlara, ‘Bu oyunda tablomla dalga geçiliyor’ diye ressamlar tiyatroculara… dava açmaya başlasa?”


Yasaklı ‘Kara Kafa’ 43 Yıl Sonra Almanya’da

Korhan Yurtsever’in göçmen bir işçi ve ailesinin Almanya’da yaşadıkları zorlukları konu alan Kara Kafa (1980) filmi, “dost bir ülkenin onuruyla oynuyor” gerekçesiyle 1980 yılında Sansür Kurulu olarak bilinen Film Denetleme Kurulu tarafından yasaklanmıştı. Yurtiçinde gösterilmesi ve yurtdışına çıkartılması yasaklanan film, bu karardan 43 yıl sonra 73. Berlin Film Festivali’nde (Berlinale) Almanya prömiyerini yapacak. Festivalin bölümünde gösterilecek filmin prömiyerine yönetmeni Korhan Yurtsever de katılacak. Kara Kafa, dünya prömiyerine yasağın 31. yılına tekabül eden 2011’de, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde yapmıştı.

Emin Alper: Hikâyeyi Birlikte Değiştirelim

Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink‘in katledilişinin 16. yılında yapılan anmanın konuşmasını yönetmen Emin Alper yaptı. Siyasi iktidarın hedef aldığı sanatçılardan biri olarak tanınan Emin Alper, konuşmasında “çoğunluğun ve iktidarın şiddetine karşı” dayanışma dayanışmanın önemine dikkat çekti. Hatırlanacağı üzere, “Bu Şuça Ortak Olmayacağız” bildirisine imza attığı için Alper’in 2018’de Yıldız Teknik Üniversitesi’ne girişi engellenmiş, diğer barış imzacısı sinemacılar ile birlikte Alper’in de sinema desteklerinde kara listeye alındığı öne sürülmüş, sonraki süreçte Kurak Günler (2022) için aldığı destek ise bakanlık tarafından geri istenmişti. Konuşmasında Hrant Dink’in yanı sıra, Mustafa Suphi, Sabahattin Ali ve Musa Anter gibi Türkiye tarihinde katledilmiş başka değerli isimlere de atıfta bulunan Alper, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı:
“Hep bir ağızdan ‘faşizme inat Kardeşimsin Hrant’ demek için buradayız. Yarın nasıl hep bir ağızdan kadın, Alevi, Kürt, gey ye da trans olacaksak bugün de övünçle, gururla ve inatla hepimiz Hrantız, hepimiz Ermeniyiz diye haykırmak için buradayız. Tarih yazan kalemleri katillerin elinden almak, kardeşliğin hikâyesini birlikte yazmak için buradayız.”

10 Ekim Klibine Engel

Belgeselci Medet Dilek,10 Ekim Ankara Katliamı’yla ilgili klip çalışmasının engellendiğini duyurdu. Ercan Bingöl’ün ‘Dîcloké Bir Rüyadır Artık’ adlı şarkısının klibini katliamın gerçekleştirildiği Ankara Garı’nda yapmak için başvuruda bulunan Dilek, TCDD’nin yetkili biriminin “klibin ticari amaç taşımasından” dolayı çekimin gerçekleştirilemeyeceğini kendilerine ilettiğini açıkladı. Hatırlanacağı üzere Medet Dilek hakkında, Koçgiri isyanıyla ilgili çektiği Taş Düğmeler (2018) belgeselinde “Atatürk’ün manevi hatırasına hakaret” suçlamasıyla soruşturma açılmış, Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı ifade özgürlüğüne vurgu yaparak “kovuşturmaya yer olmadığı”na karar vermişti.


Sinematek.tv
Yenilendi

İşçi Filmleri Festivali’nden tanıdığımız Önder Özdemir’in direktörlüğünde hayata geçirilen ve dijital bir sinema arşivi işlevi görmeyi hedefleyen sinematek.tv yenilenmiş tasarımıyla karşınızda. Sitede özellikle de Türkiye’nin politik sinema belleğine dair pek çok belge ve filme ulaşabilirsiniz.

Siteden makaleler, tezlere, e-dergiler, afişler ve söyleşilerin yanı sıra Beyoğlu 68 (1968) gibi, dijital kopyası alınıp gün yüzüne çıkartılmış 16 mm filmlere ve İki Temmuz (2010) gibi belgesellere de erişmek mümkün.