Şu An Okunan
Direnişteki Sinema: La Clef ile Emek Dayanışması

Direnişteki Sinema: La Clef ile Emek Dayanışması

Bir tarafta, Paris’te ‘kapısı sokağa açılan’ bir sinema. La Clef, 2019’dan bu yana otonom bir direniş hareketi sayesinde hayatta, sermayenin hedefinde. Diğer tarafta, eşi benzeri az görülmüş bir kitlesel itiraza rağmen yıkılıp yerine AVM yapılmış Emek Sineması. Bu iki sinemanın hayat çizgileri, Özgürleşen Seyirci: Emek Sineması Mücadelesi’nin direniş halindeki La Clef’te gösterilmesiyle birleşti.

Yazı: Öykü Sofuoğlu

Paris’in 5. bölgesinde, nam-ı diğer “Quartier Latin”dayız. Öğrencilerle nefes alan, kalbi kültür-sanatla atan şehrin en eski mahallelerinden biri burası. Metrodan çıkıp karşı kaldırıma geçince önümüzde uzanan sokağın ucundaki binanın duvarlarını kocaman bir anahtar süslüyor. Paris’in dernek esaslarına dayalı olarak işletilen son sineması La Clef sineması karşımızda. Fransızca ‘anahtar’ anlamına gelen isminin önemi çok büyük. Bu sinemanın kapısından girmek için bilet değil, seyircinin gönlünden geçen bir bağış yeterli çünkü. La Clef’in kilidi sadece sinema sevgisi ve dayanışma ruhuyla açılıyor.

Duvardaki anahtar imgesi ve üzerinde direnişçilerin pankartı: Kültür boşluktan nefret eder.

70’li yıllarda kurulan La Clef, geniş yelpazeli bağımsız film gösterimleriyle, düzenlediği söyleşiler ve etkinliklerle şehrin kültür sanat yaşamına önemli bir iz bırakmış, ‘kapısı sokağa açılan’ bir sinema salonu. Sahibi ekonomik sıkıntılar yaşayınca seksenli yıllarda Fransız bankacılık grubu Caisse d’Epargne’ın Ile-de-France komitesine (CSECE-IDF) satılan sinema, 2018 yılına gelindiğinde kapılarını resmî olarak kapatmak zorunda kaldı. Grubun binayı elden çıkarma niyetleri karşısında, çok sayıda oyuncu, yönetmen ve sinemaseverlerin bir araya gelmesiyle kurulan Home Cinema Derneği ise 20 Eylül 2019’da sinemayı işgal ettiğini duyurdu. Başkanlığını, Emmanuel Macron’un partisinin sıkı destekçilerinden Jean-Marc Borello’nun üstlendiği SOS grubu tarafından satın alınması planlanan salon, hâlen sinemaseverlerin mücadelesiyle direnişini sürdürüyor.

Boşaltılma tehlikesi altındaki La Clef sinemasının duvarları da sinema perdesine çevrilmiş durumda.

Eser sahipleriyle dayanışma içinde, çoğunluk esasına dayalı ortak kararlar alan Home Cinema Derneği, ertelemeler, temyiz süreçleri ve müzakerelerle geçen üç yılın sonunda daha öncekilerden çok daha ciddi bir ‘mekândan kovulma’ tehlikesiyle karşı karşıya. Geçtiğimiz günlerde polis tarafından 31 Ocak 2022 kadar mülkü terk etmeleri için mühlet tanınan sinemaseverler, direnişlerini sonuna kadar devam ettirmeye kararlı.

Home Cinema Derneği, sabahın altısından gece yarısına kadar devam eden film gösterimleri, söyleşiler ve tartışmalarla kamuoyunu, medya kanallarını ve siyasetçileri harekete geçirmeyi amaçlıyor. Bu hafta Vincent Lindon, Virgil Vernier, Rebecca Zlotowski, Sébastien Marnier ve Agatha Bonizter gibi oyuncu ve yönetmenler tarafından yalnız bırakılmayan La Clef ekibi 31 Ocak Pazartesi akşamı ise Leos Carax’ı ağırlamayı planlıyor.

La Clef’in perdesiyle buluşan Özgürleşen Seyirci: Emek Sineması Mücadelesi belgeseli sayesinde Parisli sinemaseverler bu ortak direniş deneyiminde yalnız olmadıklarını keşfetti.

La Clef’te yaşananları yakından takip etmek, geçmişe doğru buruk bir zaman yolculuğuna çıkmak gibi âdeta. Dokuz yıl önce, Emek Sineması’nın kapısında binlerce insanın sermaye güçlerine ve iktidara karşı dimdik ayakta durmasını sağlayan o dirayet ve mücadele ruhunu burada da hissetmemek neredeyse imkânsız. Çarşamba günü öğle saatlerinde La Clef’in perdesiyle buluşan Özgürleşen Seyirci: Emek Sineması Mücadelesi belgeseli sayesinde Parisli sinemaseverler bu ortak direniş deneyiminde yalnız olmadıklarını keşfetti. Emek’in ruhu bir başka sinema için umut oldu.

Emek mücadelesinden La Clef’e bir sufle: “İşgal” demeyelim, “geri almak” diyelim. Özgürleşen Seyirci: Emek Mücadelesi, 2016.

Özgürleşen Seyirci, bugün yerini ne yazık ki Grand Pera alışveriş merkezinin gasp ettiği Emek Sineması’nı kurtarmak için mücadele eden aktivistlerin ve seyircilerin eylemleri sırasındaki görüntülerden oluşturulmuş kolektif bir çalışma. Kent bilincini ve kültürünü savunan insanların ortak çabaları sayesinde bir araya getirilen bu kayıtlar, günümüz Türkiye’si düşünüldüğünde, artık tahayyül edilmesi bile kişinin suçlu olarak yaftalanmasına sebep olacak bir direniş ve sokak ruhuna tanıklık eden tarihi bir belge olarak daha da çarpıcı bir boyut kazanmış durumda.

Gösterim sonrası gerçekleşen tartışmada, 2013-2014 yıllarında İstanbul’da Erasmus yapan bir öğrenci söz alıp siyasi konjonktürün o dönemde çok farklı olduğunu ve bugün değil sokakta eylem yapmanın bir tweet paylaşmanın bile tutuklanma sebebi olabileceğini vurguluyor. Parisli seyirciyi Özgürleşen Seyirci’ye dair en çok etkileyen noktalardan biri de sinema için yüzlerce değil binlerce vatandaşın sokakları doldurması oluyor.

Home Cinema Derneği mensupları 26 Ocak 2022’de sinema salonunda toplantı halinde.

La Clef direnişini sürdüren ekibe göre sinemayı savunmak için örgütlenmekte zorlanmalarının önemli sebeplerinden biri toplumdaki bireycilik anlayışı. Salonda boş koltuklar görünce üzüntüden çok bir hayal kırıklığı hissettiklerini belirtiyorlar. Bu bölgede oturduğu hâlde, o gün sinemaya ilk defa gelen seyircilerin olması direnişlerinin hâlâ sınırlı bir ölçekte kaldığının da göstergesi sanki.

Ayrıca anaakım medyada ve kamuoyunda seslerini yeterince duyuramamaktan endişeliler. Çünkü zaman daralıyor ve her an polis kapılarına kilit vurmaya kalkabilir. Beyoğlu’nda polis güçleriyle karşı karşıya gelen sivil halk ise, onları önümüzdeki hafta yaşanabilecek olayların olası sonuçlarını düşünmeye yöneltiyor. Fransa, polis şiddetinin Türkiye’yi aratmadığı bir ülke ve bu yüzden sürecin daha sakin ve barışçıl bir şekilde çözüme kavuşturmak istediklerini de belirtmeden geçmiyorlar.

Belgeselde Emek Sineması’nı yıkmayacaklarını, sadece yukarı katlara taşıyacaklarını vurgulayan yetkililerin riyakâr söylemlerine ise hiç yabancı değiller. Neticede sinemayı satın almak isteyen SOS şirket grubu da benzer bir şekilde, otonom ve bağımsız bir direniş hareketini karşısına alıp, sinemayı kurtarma kisvesi altında sermaye düzenine hizmet eden dev bir girişimci.

La Clef, anahtar anlamına geliyor. La Clef Revival: La Clef Yeniden.

Şehir kimliğinin değişiminin İstanbul’a kıyasla daha yavaş yaşandığını ve sürecin şiddetinin daha az hissedildiğini vurgulayan bir seyirci, Paris’teki kültür sanat yaşamının yalnızca bir yatırım sahası olarak görülmeye başladığının da altını çiziyor. Dernek üyeleri, verilen sözlere rağmen, SOS grubunun birkaç yıl içinde binayı satın aldıklarının iki katı kadar bir meblağ ile elden çıkaracağına kesin gözüyle bakıyor. Onlar için La Clef satıldığında bir sinema salonu olarak kalsa dahi bu, mevcut dernek yapısının bozulacağı gerçeğini değiştirmiyor. Milyonlarca avroluk yıllık geliri olan dev bir şirketin yaklaşımı ile sinemanın kolektif esasa dayalı işleyişi arasında bir uzlaşmanın asla mümkün olmayacağını vurguluyorlar.

Onlara tanınan sürenin sonuna yaklaşırken, film gösterimleri yapmaya ve kamuoyu alıştırmaya çalışmaktan vazgeçmeyen ekip, önümüzdeki hafta polis müdahalesi ihtimali karşısında insanları sabahları erkenden sinemanın önünde buluşmaya davet ediyor. Ne yazık ki şu noktada Paris Belediyesi derneğin mekândan kovulmasını engelleyecek bir yetkiye sahip değil. Üyeler ise siyasetçilerin ya da Kültür Bakanlığı’nın emniyet güçlerinin bağlı olduğu İçişleri Bakanlığı üzerinde bir baskı kurarak müdahaleyi önleyebileceğini düşünüyor.

Birçok sinemacının destek verdiği La Clef mücadelesi, polis baskınının gerçekleşmesi muhtemel olan 31 Ocak Pazartesi gününün akşamında Leos Carax’ı ağırlayacağını duyurdu.

Bir diğer seçenek ise, çok büyük bir halk hareketi sayesinde müdahaleye engel olunması ve kaçınılmaz olayın ileri bir tarihe ertelenmesi. Yine de La Clef’e kilit vurulmadıkça film göstermeye, seslerini duyurmaya ve mücadele etmeye kararlılar. Ellerinde sayısız video ve görüntü kaydı olan ekip, salondan ayrılırken Özgürleşen Seyirci benzeri bir belgesel projesinin ihtimalini değerlendiriyor. Tek istekleri ise sinema salonunun geriye sadece görüntüleri ve insanlardaki yaşanmışlıkları kalan bir hayalet mekâna dönüşmemesi….