Şu An Okunan
Özgür Sinema Bülteni – Nisan 2023 – Seçime Doğru Sansür ve Gözaltı

Özgür Sinema Bülteni – Nisan 2023 – Seçime Doğru Sansür ve Gözaltı

‘Kızılcık Şerbeti’ne sansür

Show TV ekranlarında seyirciyle buluşan, biri muhafazakâr biri laik iki ailenin çocuklarının evlenmesi sonrasında yaşanan yaşam tarzı çatışmalarını merkezine alan Kızılcık Şerbeti (2023) dizisi, “İslamî değerleri aşağılama”, “çocuklara kötü örnek olma”, “kadına şiddet” gibi gerekçelerle bir süredir hedef alınıyor. Örneğin dizide yer alan “kolonya sahnesi” sosyal medyada tartışma konusu oldu ve muhafazakâr ailenin alkolsüz kolonya hassasiyetiyle dalga geçildiği öne sürüldü. Yeni Akit, dizinin kurgucuları için “Dinî kavramlar üzerinden tartışma çıkarmaya meraklı” diyerek ekibi hedef gösterdi. Aynı haberde dizinin tartışma yaratan başka bir sahnesi örneklenerek sahnenin “dindar insanları tahkir etme amaçlı olarak kurgulandığı” ifade edildi.

Kızılcık Şerbeti’nin tartışma yaratan kolonya sahnesi.

Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, yine tartışma yaratan içki sahnesi üzerinden genel bir değerlendirme yaparak “Diziyle laik militanlık” yapıldığını, Müslümanların aşağılandığını yazdı. “İki toplum kesimini karşı karşıya getiriyor. Sosyal bir çatışmanın fitili mi ateşlenmek isteniyor acaba?” ifadelerini kullanan Kaplan, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nu (RTÜK) göreve çağırdı. “İslamcı gündeme karşı haber akışı” mottosuyla sosyal medya üzerinden yayıncılık yapan Daily Islamist de diziyi hedef aldı. Dizinin bir bölümünde yer alan öpüşme sahnesini mozaikleyerek servis eden platform RTÜK’e seslendi: “Kızılcık Şerbeti rezaleti sürüyor, RTÜK seyrediyor: Dizinin 21. bölüm fragmanında, tesettürlü karakterin müstehcen sahnelerine yer verildi.”

Daily Islamist hesabı, dizinin 21. bölüm fragmanını, öpüşme sahnesini mozaikleyerek paylaştı.

Tartışmalar ve hedef göstermeler devam ederken RTÜK, “kadına karşı şiddeti” ve “kadınlara karşı baskıyı teşvik ettiği” gerekçeleriyle diziye 1,5 milyon TL para cezası ve 5 kez program durdurma cezası verdi. Cezanın iptali için sosyal medyada #RTÜKKızılcıkŞerbetineDokunma etiketiyle kampanya başlatıldı. İzleyicilerin yanı sıra sanatçılar da RTÜK’ün kararına tepki gösterdi. RTÜK üyesi İlhan Taşçı, diziye verilen cezanın Show TV’ye, aynı kanalda yayımlanan ‘Güldür Güldür’ programında Ali Sunal’ın yaptığı konuşma nedeniyle kesildiğini yazdı: “RTÜK, sorumluların deprem sonrası istifa etmemesini eleştiren Ali Sunal’ın sunucusu olduğu ‘Güldür Güldür’e ceza veremeyince programın yayıncısı Show TV’ye bir dizideki kadına şiddetten yüzde 5 para 5 kez de program durdurma cezası verdi. Oysa TRT’de kadına şiddetin alâsı var…”

Konu yargıya taşındı. Ankara Bölge İdare Mahkemesi, önce Show TV avukatlarının dava açmasıyla, RTÜK’ün durdurma kararına yönelik yürütmeyi durdurma kararı verdi. Ardında RTÜK’ün ceza gerekçesini ve savunmasını sunması üzerine mahkeme son dakika verdiği kararla “yürütmeyi durdurma” kararını kaldırdı. Show TV’den yapılan açıklamada “Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun 2023/12 sayılı toplantısında alınan 15 No’lu kararı uyarınca, Kızılcık Şerbeti dizimizin yayını durdurulmuş ve yerine RTÜK tarafından kanalımıza yayınlanmak üzere gönderilen belgeseller yayına alınmıştır,” denildi. Dizinin 14 Nisan’da yayımlanacak 23. bölümü yerine İslamofobi konulu bir belgesel, AKP genel başkanı ve cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Korona virüsü kadar tehlikeli olan, İslam düşmanlığı virüsüdür. Bu virüs özellikle Avrupa ülkelerinde hızla yayılıyor” önsözüyle ekranlarda yer aldı.

12. cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dizinin 23. bölümü yerine yayınlanan İslamofobi belgeseli öncesi ekrana yansıyan sözleri.

Konuyla ilgili bir açıklama yayımlayan Sinema-TV Sendikası, kararın “RTÜK’ün ‘kamusal gericiliğini’ yansıtmakta olup kabul edilemez nitelikte” olduğunu ifade ederek Üst Kurul üyelerini kararı gözden geçirmeye çağırdı. İfade özgürlüğünün evrensel bir hak olduğuna dikkat çeken sendika, dizi ekibinde yaşanabilecek iş kayıplarının sorumlusu olarak RTÜK’ü işaret etti.

Senaryo ve Diyalog Yazarı Sinema Eserleri Sahipleri Meslek Birliği (SenaristBir) diziye verilen cezayı “daha önce örneği görülmemiş” olarak niteleyerek kararı kınadıklarını açıkladı. Dizinin toplumun gerçek dertlerini anlattığı, ancak bunun zıttı gerekçelerle sansürlendiğinin ifade edildiği açıklamada karar “İstanbul Sözleşmesi’ni kaldıran zihniyetin” ürünü olarak nitelendi. SenaristBir dizi yerine izletilen İslamofobi konulu belgeselin Erdoğan’ın önsözüyle açılmasını “taraflı bir tehdit mesajı ve açık bir sansür” olarak yorumladı.

Oyuncular Sendikası da sansür olarak nitelediği kararın oyuncular ve ekibin hayatlarını doğrudan etkilediğini ifade ederek, ekibin yaşayacağı maddi ve manevi kayıpların nasıl giderileceğini sordu. Dizideki eleştirel sahnelerin “kadına şiddet” olarak algılanmasının yanlışlığına dikkat çeken sendika, ifade özgürlüğü hatırlattı: “Sansür, oyuncuların çalışma hayatlarını doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle karardan vazgeçilmeli, sanatsal ifade özgürlüğünün önündeki engellemeler son bulmalıdır.”

Show TV avukatlarının itiraz etmesi üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemesi, RTÜK’ün aldığı kararı tekrar bozarak yürütmeyi durdurdu. Dizinin yönetmeni Hakan “Ketche” Kırvavaç, kararı oyuncularıyla birlikte çektirdği bir fotoğrafı paylaşarak kutladı. RTÜK üç hafta süren durdurma kararının seçim süreciyle ilişkili olduğu konuyla ilgili yapılan yorumlar arasında. Bu yoruma göre, Show TV’nin dahil olduğu Ciner Medya grubu muhalefet partilerinin mitinglerine yer verdiği için cezalandırıldı. Durdurmaya rağmen, dizinin tekrar yayınlanan bölümlerinin bile reyting sıralamalarında başlarda olduğu görüldü. AKP milletvekili adayı Bekir Bozdağ’ın “Şampanya mı seccade mi kazanacak?” sözleriyle birlikte seküler-dindar kutuplaşmasını anlatan Kızılcık Şerbeti iyiden iyiye seçim gündeminin merkezine oturan bir popüler kültür fenomeni haline geldi. Dizi bu akşam (28 Nisan 2023) saat 20:00’de yeni bölümüyle ekranlarda olacak.

Seçim öncesi Kürt sanatçılar gözaltında

Son operasyonda oyuncuları gözaltına alınan Amed Şehir Tiyatrosu, 2020’de belediyeye kayyım atanıp tiyatroda çalışanlar işten atıldıktan sonra kuruldu.

25 Nisan’ın sabah saatlerinde Diyarbakır merkezli bildirilen ve 21 ili kapsayan bir operasyonda 128 kişi gözaltına alındı. Ev baskınlarında gözaltına alınanlar arasında gazeteci, siyasetçi, hukukçu, sendikacı ve insan hakları yöneticilerinin yanı sıra tiyatro sanatçıları ve sinemacılar da bulunuyor. Diyarbakır 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin haklarında gözaltı kararı verdiği 216 kişi olduğu bildirilirken, dosyaya gizlilik kararı getirildiğinden gözaltı gerekçesi ile ilgili bilgi edinilemiyor. Bununla birlikte konuyla ilgili açıklama yapan dernek, baro ve sivil toplum örgütleri, gözaltına alınanların büyük çoğunluğunun Kürt gazeteci, avukat ve sanatçılar olduğuna vurgu yapıyorlar. Bu açıklamalarda, seçime 19 gün kala yapılan operasyonun Yeşil Sol Parti’nin bölgedeki seçim güvenliği yönündeki çalışmalarını sekteye uğratmayı hedeflediği belirtiliyor. Evrensel’den Fatih Polat operasyonu, Yeşil Sol Parti’nin mecliste kilit konumda olma ihtimaline karşı, Kürt sorununun çözümüne destek olabilecek tüm muhalefet bileşenlerine yapılmış bir gözdağı hamlesi olarak değerlendiriyor.

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eş Direktörü Veysel Ok ise gözaltına alınan gazetecilerin, 6 Şubat depremleri sonrasında “bölgedeki hak ihlallerini yazan gazeteciler” olduklarına dikkat çekiyor. Gözaltına alınanlar arasında, depremin ilk günlerinden itibaren Adıyaman’daki yardım çalışmalarına katılan, deprem bölgesinde yaptığı çekimlerden oluşacak bir belgesel hazırlığında olan sinemacı Çınar Koçgiri de var. Koçgiri memleketi Sivas’ta gözaltı alındı. Ayrıca, Amed Şehir Tiyatrosu oyuncularından Yavuz Akkuzu, Özcan Ateş, Elvan Koçer Yıldırım, Saadettin İnal ve Şahperi Alphan’ın da gözaltına alınan sanatçılar arasında bildiriliyor. Yavuz Akkuzu’nun Kürtçe Hamlet oyununda oğul Hamlet’i canlandıran isim olması sebebiyle, Shakespeare’in meşhur “olmak ya da olmamak” (Kürtçesiyle “bûn an ji nebûn”) repliği konuyla ilgili yapılan karikatürlere yansıdı.

Çizim: Ronî Battê

HDP, Yeşil Sol Parti ve TİP dışındaki partiler resmî hesaplarından konu hakkında açıklama yapmazken, sinema sektörü bileşenlerinden Oyuncular Sendikası tiyatro oyuncularının gözaltına alınmasıyla ilgili bir açıklama yayınladı ve meslektaşlarının bir an önce serbest bırakılmasını talep etti. Ayrıca, ŞanoWan tiyatro grubu ve Amed Şehir Tiyatrosu’nun yanı sıra Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM), Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Kültür ve Sanat Meclisi, Gölge Kültür ve Sanat Merkezi, Önder Babat Kültür Merkezi de açıklama yaparak seçim uğruna yapılan saldırılara boyun eğmeyeceklerini bildirdiler. Kürtçe feminist şarkılarıyla tanınan Devrim Demir’in de gözaltına alındığı operasyonları Aryen Kom ile Grup İsyan Ateşi adlı müzik grupları da protesto etti.

27 Nisan akşamı itibariyle tüm Amed Şehir Tiyatrosu oyuncularının serbest bırakıldığı öğrenilirken gazeteciler Abdurrahman Gök, Beritan Canözer, Mehmet Şah Oruç ve Remzi Akkaya tutuklandı. 2017’deki Newroz kutlamalarında Diyarbakır’da Kemal Kurkut’un polis kurşunuyla öldürülmesini fotoğraflayan Abdurrahman Gök, karara tepki gösterdi: “Kahrolsun faşizm, yaşasın özgür basın!” Sinemacı Çınar Koçgiri ise adliyedeki işlemlerinin ardından 28 Nisan’ı 29’una bağlayan gece saatlerinde serbest bırakıldı.

Diyar Galeria bataklığa yapılmış

Bir dönem Diyarbakır Sanat Merkezi (DSM) ve Avrupa Sineması’na ev sahipliği yapmış olan Diyar Galeria’nın 6 Şubat depremlerinde yıkılmasıyla ilgili bilirkişi raporu savcılığa sunuldu. Rapora göre, İstanbul’daki Emek Sineması’nın, yerine AVM yapılmak üzere yıkılmasına da neden olanlar arasında yer alan Mim Yapı Mimarlık ve İnşaat Ltd. binayı bataklık zeminde inşa etmiş. Raporda ifadesine başvurulan S.S.’nin, “Kısaca 23 yıldan beri bu binaları bilirim. Hatta bu site yapılmadan önce arazide Yıldız Otoparkı, Yıldız Yazlık Sineması ve Yıldız Havuzu vardı. Arazi o zaman bataklıktı,” sözleri de yer alıyor. “Binaların altındaki kolonlardaki konum değişikliği”, “mimari planda gösterilen duvarların kaldırılması” ve “döşemelerde merdiven boşluğu açılması” gibi sebeplerin de yıkıma zemin hazırladığı belirtiliyor. Diyarbakır’ın ilk alışveriş merkezi olarak 1999 yılında hizmete giren Diyar Sitesi’nin bir bloğu Kahramanmaraş merkezli depremlerde çökmüş, 89 kişi yaşamını yitirmişti.

Gişede büyük daralma: “Ayda üç filme giden şimdi tek filme gidiyor

6 Şubat depremleri sonrasında Türkiye’de sinema seyircisi sayısı giderek düştü. 2023’ün Mart ve Nisan aylarında, pandeminin başlangıcı olan 2020’yi saymazsak, son 15 yıldaki en düşük seyirci sayıları görüldü. Geçtiğimiz yılın aylarıyla kıyaslarsak Mart ayı sayılarında yüzde 200’ün üstünde bir gerileme olduğunu gözlemliyoruz. Box Office Türkiye’deki verilere göre, 2022’nin Mart ayında 7.5 milyon biletli seyirci sinemalara gitmişken, 2023’ün Mart ayında bu sayı toplamda 2 milyon olarak görülüyor. Ramazan’a denk gelen Nisan ayında ise 2022’de toplam seyirci sayısı 2.3 milyon iken, son hafta sayıları henüz açıklanmayan 2023’ün Nisan’ında bu sayı 1.4 milyon civarlarında olacak gibi görünüyor. Bu konuda iletişime geçtiğimiz Bir Film’den Kemal Ural, gişedeki bu daralmanın birçok faktörün bir araya gelmesiyle oluştuğu görüşünde.

Prestige grubuna ait sinemaların bulunduğu Antakya’daki Primemall AVM’nin dış cephesinde hasar olduğu görülüyor. Prestige grubu, bu AVM’deki salonlarının bir yıl içinde açılacağını duyurmuştu. (fotoğraf: Fırat Yücel)

Depremlerden sonraki iki haftadaki düşüşün deprem psikolojisi sonucu ülke çapında yaşandığını söyleyen Ural, deprem bölgesi ve çevresinde yer alan şehirlerin son derece önemli sinema şehirleri olduğuna dikkat çekiyor. Hatay, Antep, Diyarbakır, Adana, Mersin gibi depremden etkilenmiş birçok şehrin önemli bir seyirci potansiyeline sahip olduğunu söyleyen Ural, depremle birlikte bu potansiyelin büyük oranda yok olduğunu hatırlatıyor. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Kocaeli ve Antalya gibi diğer önemli sinema şehirlerinin ise depremden dolaylı olarak etkilendiğine dikkat çekiyor. Zira Ural’a göre Nefes-Yer Eksi İki ve Çok Aşk gibi gişe potansiyeli yüksek filmlerin vizyon tarihinin ertelenmesi dolaylı olarak bu şehirlerdeki seyirci sayılarını da olumsuz etkiledi.

Kral Şakir: Mikrop Avcıları Cumburlop, dört haftada 171 bin seyirciye ulaştı.

Ural deprem bölgesi dışında kalan kentlerdeki sinemaya gitme alışkanlığının esasında üçüncü haftadan sonra normalleşmeye başladığını, bu şehirlerde görülen düşüşteki temel faktörün vizyona giren filmlerin niteliği olduğunu söylüyor. “Tabii ki hep konuştuğumuz, bilet fiyatlarının artışı, ekonomik durum, inanılmaz fazla film yoğunluğu, içeriklerin hep umulduğundan zayıf çıkması gibi sorunlar var. Ama doğru içeriklerin iş yaptığını da görüyoruz,” diyen Ural, John Wick 4 (2023), Süper Mario Kardeşler Filmi (The Super Mario Bros. Movie, 2023), Kral Şakir: Mikrop Avcıları Cumburlop (2023) gibi filmlerin gişelerinin fena olmadığına dikkat çekti. “Bununla birlikte, hem sinemaların hem de insanların ekonomik durumu gişeyi tabii ki etkiliyor. Eskiden vatandaş ayda üç filme gidecekken, şimdi sadece John Wick’e gidiyor. Sinema fiyatları pahalı evet, ama ülkede her şey pahalı. Ülkedeki genel fiyatlara göre esasında sinema çok daha pahalı bir şey değil. Seyircinin azalması bilet fiyatlarının diğer ihtiyaçlara göre orantısız derecede pahalı olmasıyla ilgili değil, genel ekonomik durumla ilgili.”

Kavaklıdere Sineması yıllar sonra yeniden kapılarını açtı

2007’den bu yana kapalı olan Ankara’nın önemli kültür mekânlarından Kavaklıdere Sineması’nın yeniden işlevlendirilmesini amaçlayan Kült, bu kapsamda “Bir Zamanlar Kavaklıdere: Sinemada Buluşalım!” adlı bir etkinlik düzenledi. Kavaklıdere Sineması’nın Kült Kavaklıdere olarak kente geri kazandırılması hedefiyle yola çıkan kolektif, iki güne yayılan etkinliğinde film gösterimleri, tiyatro oyunları, stand-up gösterileri ve konserlere yer verdi. Ayrıca mekân, Kült Kavaklıdere olarak yenilenmeden önce son kez eski haliyle bir etkinliğe ev sahipliği yapmış oldu. Gelecek Haziran ayında açılması hedeflenen Kült Kavaklıdere’nin sinema, tiyatro, stand-up, konser, sergi gibi etkinliklerin yanı sıra akademi, sivil toplum ve bireysel katılımlarla desteklen söyleşiler ve atölyelere ev sahipliği yapacak yeni bir çehreye kavuşması planlanıyor.

Gezi tutsaklığının birinci yılı

Çiğdem Mater, bir yıldır Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde

İki sinemacı, Çiğdem Mater ve Mine Özerden bir yıldır Bakırköy Cezaevi’ndeler. 25 Nisan 2022’de karara bağlanan Gezi Davası’nda 18 yıl hapis cezasına çarptırıldılar. Aynı davada Osman Kavala ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı, tutukluluk süreci 2000 günü aşmış bulunmakta. Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Hakan Altınay ve Yiğit Ekmekçi gibi farklı alanlarda emek veren son derece değerli insanlarsa, Mater ve Özerden gibi 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Tutsaklığının birinci yılında, dostları Silivri ve Bakırköy cezaevindeki Gezi tutuklularını ziyaret ederken avukatlar da Çağlayan Adliyesi’nde adalet nöbetindeydi. Yapımcı Çiğdem Mater, Bianet için hapishanede geçen bir yılın muhasebesini yapan bir yazı kaleme alırken Osman Kavala’ysa cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği ‘helalleşme’ kavramı üzerine T24’e yazdı ve Cumhuriyet’ten Barış Terkoğlu’na yargı süreciyle ilgili bir söyleşi verdi.

Fatih Pınar, Kültür ve Doğa Buluşmaları #5, 25 Nisan 2023, Postane.

Altyazı Sinema Dergisi olarak biz de, bu bir yıl içinde Gezi tutsakları için yapılan eylemleri, Amsterdam Belgesel Film Festivali (IDFA) 2022’deki ‘afiş eylemi’ni merkeze alarak hatırlatan bir video yayınladık. Ayrıca 25 Nisan’da Postane ile işbirliği içinde gerçekleştirdiğimiz Kültür ve Doğa Buluşmaları’nın 5’incisinde Çiğdem Mater’in Mücella Yapıcı’yla cezaevinde yaptığı söyleşiyi filmleştiren Deprem Dersleri ile Osman Kavala’nın 2000 günü aşan mahpusluğunu anlatan Silivri’den Mektuplar (2019) ve Dear Osman (2022) filmlerinin gösterimi gerçekleştirdik. Çiğdem Mater’in cezaevinden gönderdiği mektubun da okunduğu etkinlikte, neoliberal şehirleşme modelini anlatan Deprem Dersleri‘nde Maraş depreminden etkilenen şehirler ve kentsel dönüşüm bölgelerinde çektiği görüntüler kullanılan Fatih Pınar‘la da kısa bir sohbet yapıldı.

Hasan Karatay Davası: Yapım sorumlusunun hapsi istendi

Set işçisi Hasan Karatay’ın ölümüne ilişkin yapım sorumlusu Onur Güvenatam’la sanat yönetmeni Deniz Kobanbay‘ın yargılandığı davada, Güvenatam’ın ‘taksirle ölüme neden olmak’ suçundan 6 yıla kadar hapsi, Kobanbay’ın beraatı istendi.

Hasan Karatay

Netflix Türkiye’nin orijinal dizisi Atiye’nin (2019-2021) setinde boyacı olarak çalışan Hasan Karatay, 2019 yılında merdivenlerden düşerek hayatını kaybetmişti. Sinema Oyuncuları Meslek Birliği (BİROY), Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği (ÇASOD), İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi), Kamera Asistanları Derneği (KAD), Oyuncular Sendikası, Sinema TV Sendikası ve Sinema Emekçileri Sendikası’nın (Sine-Sen) ortak açıklamalarında sette iş güvenliği uzmanı ve sağlık personeli olmadığına dikkat çekilerek “Ciddi tehlikeler ve riskler barındıran, binlerce ‘iş kazası’ yaşanan setlerde, yapım şirketlerinin büyük sorumluluğu vardır. Gerek yasal mevzuata aykırı ve insanlık dışı çalışma saatleri, gerekse alınmayan güvenlik önlemleri sebebiyle tüm set çalışanların can güvenliği yok sayılmaktadır. Bu vahim olayın gerçekleşmesiyle bir kez daha anlıyoruz ki sektörde çok ciddi denetim ve yaptırım eksiği vardır,” denilmişti.

Yapımcı Onur Güventam’la sanat yönetmeni Deniz Kobanbay’ın yargılandığı davanın 12. duruşması İstanbul 50. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mütalaada sanıklardan Güvenatam’ın yerine getirmekle yükümlü olduğu önlemlerde ihmali bulunduğu belirtilerek, ‘taksirle ölüme neden olmak’ suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapsi istenirken, diğer sanık Kobanbay’ın olayda kusuru tespit edilemediğinden beraatı talep edildi. Dava 13 Eylül 2023’e ertelendi. Davanın takipçisi olan Sinema-TV Sendikası, #İşCinayetleriKaderDeğildir! etiketiyle tüm işverenlere seslenerek işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin dikkate alındığı güvenli çalışma ortamlarının sağlanması konusundaki yükümlülüklerini hatırlattı.

Ezgi Mola’dan sonra Hazal Kaya: Hapis istemi

Hazal Kaya

Oyuncu Hazal Kaya hakkında 18 yaşındaki İpek Er‘e cinsel saldırıda bulunmak ve intihara sürüklemekle suçlanan uzman çavuş Musa Orhan‘a hakaret ettiği gerekçesiyle 2 yıl 4 aya kadar hapis cezası istendi. Hazal Kaya, 2020 yılında Batman’da İpek Er’e tecavüz edip intiharına sebep olduğu suçlamasıyla yargılanan uzman çavuş Musa Orhan’a ‘hakaret ettiği’ gerekçesiyle hakkında dava açılan ve para cezasına çarptırılan oyuncu Ezgi Mola’ya destek için paylaşım yapmıştı. Orhan’ın avukatı Mehmet Erkan Akkuş da paylaşımından dolayı Kaya hakkında Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu. Kaya hakkında “sesli, yazılı veya görüntülü bir ileti ile alenen hakaret” suçundan 2 yıl 4 aya kadar hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandı. Kaya, iddianamede yer verilen ifadesinde İpek Er’in intiharının herkes gibi kendisini de etkilendiğini, kamu vicdanını yaralayan bu olayda Orhan’ın serbest kalmasının adalete olan inancını sarstığını belirtiyor. “Tecavüzcüye tecavüzcü demenin de suç olduğu bir hukuk sistemine dâhil olduğumu düşünmüyorum,” ifadelerini kullanan Kaya, suçlamaları reddediyor. İddianamede yer alan uzlaştırmacı raporuna göre taraflar arasında uzlaşma sağlanamadı.

FST, Murat Uçan’ın üyeliğini askıya aldı

Ata Demirer’in yazıp başrolünü üstlendiği, Hakan Algül’ün yönetmenliğinde çekilen Bursa Bülbülü (2021) filminin setinde yapım tasarımcısı olarak görev alan Murat Uçan, aynı sette kostüm asistanı olarak çalışan Cansu Tabak’a karşı cinsel saldırı ve nitelikli olarak konut dokunulmazlığını ihlal etme suçlarını işlediği gerekçesiyle yargılanıyor. 28 Mart 2023’te Bursa 39. Asliye Ceza Mahkemesi’nde ilk duruşması görülen dava Murat Uçan ve avukatının duruşmaya katılmaması sebebiyle 2 Haziran 2023 tarihine ertelendi.

Sosyal medyada pek çok kullanıcı #CansuTabakınYanındayız etiketiyle Tabak’a destek verdi. Film ve Sahne Tasarım Ekipleri Derneği (FST) bir açıklama yayımlayarak Murat Uçan’ın üyeliğinin askıya alındığını duyurdu. FST’nin açıklamasında “Her türlü tacizin karşısında ve mağdurun yanında olacağız” ifadelerini kullanıldı. Susma Bitsin “Cansu Tabak’ın, tacize, mobbing’e ve saldırıya maruz kalan tüm kadınların, LGBTİ+’ların yanındayız” ifadelerine yer verirken davaya katılma talepleri kabul edilen ve sürecin takipçisi olan Sinema-TV Sendikası da Cansu Tabak’a desteğini açıkladı: “Her türlü taciz ve şiddet karşısında kadınların mücadelesini desteklediğimizi ve yanlarında yer alacağımızı bildirmek isteriz.”

Görüntü yeniden!

Boğaziçi Üniversitesi Sinema Kulübü BÜ(s)K tarafından yıllardır aralıklı olarak yayımlanan ve son üç yıldır çevrimiçiblog olarak yayınlarına devam eden Görüntü dergi formatına geri döndü. Yazı İşleri Sorumlusu Feyzullah Ünnü, kendi içinde bir yaklaşıma ve geleneğe sahip olan Görüntü için yeniden alan yaratma amacıyla yürütülen tartışmalar sonucu dergi formatına dönüş kararı aldıklarını ifade etti. Dijital olarak yayımlanan derginin Mart-Nisan tarihli ilk sayısı yönetmenlerin ilk filmlerini odağına alıyor ve röportajlardan dizi ve belgesel seçkilerine zengin bir içerik sunuyor. Görüntü Dergi’nin ilk sayısına ulaşmak için tıklayınız.

Netflix filmi ‘Boğa Boğa’nın festivalde yarışmasına itiraz

Yönetmen, senarist Ali Aydın, senaryosunu Hakan Günday’ın kaleme aldığı, Onur Saylak imzalı Boğa Boğa (2023) filminin 42. İstanbul Film Festivali’nin Ulusal Yarışma bölümünde yarışmasının haksız rekabet ortamı yarattığını ifade ederek İKSV yetkililerine seslendi.

Boğa Boğa

Başrollerini Kıvanç Tatlıtuğ ve Funda Eryiğit’in paylaştığı Boğa Boğa, İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nca (İKSV) bu sene 42’ncisi düzenlenen İstanbul Film Festivali’nin Ulusal Yarışma seçkisinde yer aldı. Prodüksiyonunu Ay Yapım’ın üstlendiği film prömiyerini festival kapsamında, 17 Nisan’da Atlas Sineması’nda yaptı. Festivalin 19 Nisan’da sonlanmasının ardındansa 21 Nisan itibariyle Netflix kataloğundaki yerini aldı. Ali Aydın’ın eleştirisi, ticari vizyona girmeden doğrudan dijital platformda yayınlanacak bir filmin festivalde yarışmasının, filmlerin eşit şartlarda yarışma koşullarını ihlal ettiği fikrine dayanıyor. Aydın, bir Netflix filminin İstanbul Film Festivali’nde yarışmasının rekabet kurallarına aykırı olduğunu ifade ediyor. Bilindiği üzere, dijital platformda gösterime giren filmler, yönetmelik gereği festivallerin ulusal yarışmalarında yer alamıyor. Örneğin, Mubi’de yayınlanan Cehennem Boş, Tüm Şeytanlar Burada (2022) adlı kısa film bu sebeple 42. İstanbul Film Festivali’nin Ulusal Kısa Film Yarışması’nda yer alamadı. Boğa Boğa ise Netflix’te yayınlanmasının birkaç gün öncesinde festivalde galasını yaparak yarışmaya dahil oldu.

Ali Aydın Instagram hesabından yaptığı açıklamada, fabrikasyon üretimleri desteklemekle eleştirdiği Netflix Türkiye sinema direktörüne, önüne Tabutta Rövaşata (1996), İki Dil Bir Bavul (2008), Çoğunluk (2010) gibi filmler gelse bunları müdahale etmeksizin destekleyip desteklemeyeceğini sordu. “Ben fabrikasyon filmler yapan, müdahaleler açık ve metazori yolu ile kendi isteklerini dikte eden bir anlayış yerine özgürlüğün, çok sesliliğin, çok kültürlülüğün yaşamasını istiyorum. Bütün derdim bu,” diyen Aydın, 14 Mayıs seçimlerinde hâkim siyasi iklimin değişmesi durumunda ilgili kurumlara gerekli başvurularda bulunacağını ifade etti.   

‘En Uzun Şubat’ belgeselinin görüntüleri çalındı

Gazeteci Canan Kaya, En Uzun Şubat (2023) adlı belgesel serisinin Hatay bölümüne ait görüntülerin çalındığını duyurdu. Kaya, 6 Şubat’ta meydana gelen ve Türkiye’nin on ilini ağır biçimde etkileyen depremlerle ilgili bir belgesel hazırlıyordu. En Uzun Şubat | Bizi Unutmayın (Hatay) belgeseli 26 Mart’ta Kaya’nın YouTube kanalında yayımlandı, ancak 10 Nisan’da ‘çalındığı’ için platformdan kaldırıldı. Kaya, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla belgeselin Hatay bölümüne ait görüntülerin kameraman Ergin Avcı tarafından izinsiz olarak kullanıldığını duyurdu. Kaya, CHP Hatay Milletvekili Suzan Şahin röportajının yer aldığı bu kısmın belgesel henüz montaj aşamasındayken Avcı tarafından Mavi Medya isimli YouTube kanalına yüklendiğini belirtti. Bu izinsiz kullanımın, YouTube’un sistemi üzerinden kendi videosuna telif ödemesi yapılarak gerçekleştiğini ifade eden Kaya, konuyu telif belgesiyle birlikte yargıya taşıyacağını ifade etti.