Şu An Okunan
Vertov’un Kayıp Filmi: İç Savaş’ın Tarihi

Vertov’un Kayıp Filmi: İç Savaş’ın Tarihi

Sovyet Montaj Sineması’nın öncülerinden Dziga Vertov on günde kurguladı. Sinema tarihçisi Nikolai Izvolov kayıp filmin parçalarını bir araya getirdi. Vertov’un Rus İç Savaşı’nı anlattığı The History of the Civil War (1921) yapımından tam yüz yıl sonra 34. Amsterdam Belgesel Film Festivali’nde (IDFA) tekrardan seyirciyle buluştu. Izvolov ile filmin rekonstrüksiyon süreci ve tarihteki boşlukları doldurmak üzerine bir söyleşi.

Söyleşi: Aslı Özgen, Floris Paalman

Dziga Vertov’un 1921’de sadece bir kez gösterildikten sonra kayıplara karışan filmi Istoriya grazhdanskoi voiny (The History of the Civil War) tam yüz yıl sonra Amsterdam’da 34. Amsterdam Uluslararası Belgesel Film Festivali’nde (IDFA) seyirciyle buluştu. Sinema tarihçisi Nikolai Izvolov, bundan dört yıl kadar önce Vertov’un günlüklerinde rastladığı bu filmin peşine düşmüş. Toplamda iki yıl süren uzun ve meşakkatli bir arşiv araştırmasında, filmin irili ufaklı kısımlarının arşivlerde izini sürmüş. Ulaşabildiği parçacıkların Vertov’un filmine ait olduğundan emin olduktan sonra bu parçacıkların dijital restorasyonu ve taranması gerçekleşmiş. Bu sayede topladığı parçacıkları, filmin 1920’lerden kalan ayrıntılı bir tarifine dayanarak bir araya getirmiş. Filmin bugün izleyebildiğimiz kopyası bu nedenle bir restorasyon değil, bir rekonstrüksiyon.

Nikolai Izvolov, Vertov’un ilk uzun metrajlı filmi Godovshchina revolyutsii‘yi (Anniversary of the Revolution, 1918) de devlet arşivlerinde bulmuş ve 2018’de dünyayla paylaşmıştı. İlk yıldönümünde Ekim Devrimi’ni anlatan bu filmde Vladimir Lenin.

Üçüncü Komintern Kongresi sırasında Moskova’da gösterilmek üzere, on gün kadar kısa bir sürede Vertov’un kurguladığı The History of the Civil War, Kızıl Ordu’nun savaştığı çeşitli cephelerde (farklı zamanlarda) çekilmiş ve İç Savaş’ın dönüm noktası olarak kabul edilen olayları yansıtan haber görüntülerinin bir derlemesi. Filmde Leon Troçki, Fyodor Raskolnikov, Filipp Mironov gibi İç Savaş’ın kilit isimlerinin yanı sıra Kronstadt Ayaklanması gibi kimi kilit olayları görüyoruz. Kullanılan haber görüntüleri 1915 ila 1920 yılları arasında çekilmiş. Filmi Vertov’un çektiği doğru değil. Vertov, bu görüntüleri kurguladığı için bu filmi onun adıyla anıyoruz. Bugün elimizdeki rekonstrüksiyon, 1921’de Moskova sokaklarında gösterilen filmin tıpatıp aynısı değil. Stalin’in göründüğü bir haber görüntüsüne ulaşamamış Izvolov. Haber görüntülerinin sıralamasına dair ve kimi kayıp arayazıların yeniden yerleştirilmesinde de, ulaşabildiği belgelerin tıkandığı durumlarda kendisi bazı kararlar almış.

Hem 1921’deki üretim, gösterim ve kaybedilme öyküsü hem de bugün yeniden izlenilmesini mümkün kılan araştırma süreciyle The History of the Civil War, sinemaya dair yerleşik birçok bilgiyi derinden sarsan bir film. Arşivlerin sinema bilgisini kurmadaki rolünü kavramamızı, arşivlerdeki boşlukları ve sessizlikleri konuşmamızı, biricik bir belgenin peşine düşmenin tarihi yeniden yazabileceğini görmemizi sağlayan bir öykü bu. Tüm bunları Nikolai Izvolov ile enine boyuna konuştuk. Filmin öyküsünü anlatmaktan büyük heyecan duyduğu her halinden belliydi.

Nikolai Izvolov (fotoğraf: Friso Spoelstra)

Bize anlatır mısınız, bu filmle ilk nasıl ve nerede karşılaştınız?

Bundan dört sene kadar evvel, Vertov’un 1918 tarihli Godovshchina revolyutsii (Anniversary of the Revolution) filmini restore ederken denk geldim bu filmin izine. 1921 tarihli olduğunu görünce hem ulaşması hem restorasyonu daha kolay olur diye düşünüp peşine düştüm. Fakat tam tersine çok daha uzun ve karmaşık bir serüvenin içinde buldum kendimi. Çünkü film kayıptı, tek bir kopyası bile yoktu. Vertov da 1930’larda böyle yazmıştı günlüklerine. Filmin bir kopyasını bulamayacağımdan emin oldukça, ondan geriye kalmış olabilecek irili ufaklı parçaların peşine düştüm. Tıpkı yüzyıl başında kutuplara açılan keşifçiler gibi, bir vaatle yola çıkmıştım ama nereye varacağımı, vardığım yerin nasıl bir şey olacağını bilemiyordum. Son derece enigmatik bir süreçti. Bazen çıkmaz sokaklara sapıp ümitsizliğe kapılıyordum bazense tek bir belge inanılmaz ufuklar açıyordu.

Film kayıptı, tek bir kopyası bile yoktu. Vertov da 1930’larda böyle yazmıştı günlüklerine. Tıpkı yüzyıl başında kutuplara açılan keşifçiler gibi, bir vaatle yola çıkmıştım ama nereye varacağımı bilemiyordum.

Filmin parçacıklarının izini nasıl sürdünüz? Vertov ardında filmin kurgusunu veya akışını anlatan bir döküman mı bırakmıştı?

Evet böyle bir belge vardı, ama Vertov değildi bunu kaleme alan. Belgesel film meraklısı bir bürokrat, Grigori Boltyanski film komisyonunda Vertov ile görev yapmıştı. 1920’lerin sonunda bir Rusya Devlet Foto Film Arşivi (RGAKFD) kurulmasına ön ayak oldu. Bu girişimde, özellikle belgesel sinemanın tarihine ilişkin çok sayıda malzeme, belge ve görüntü topladı. Filmin detaylı bir tarifini de Boltyanski yazmıştı 1928 yılında. Elime bu belgeyi alıp başka başka kaynaklardan, belgesel sinema üzerine yazılardan, tarihçilerin metinlerinden bulabildiğim diğer tariflerle karşılaştırdım. Bu sayede, filmi oluşturan haber görüntülerinin bir sırasını çıkarabildik. Bu bilgileri bir tabloya girdim. Tabloda her bir haber görüntüsü için bulabildiğim tarifleri, tariflerin yer aldığı kaynakları, haber görüntüsünün filmdeki yerini, içeriğini, hangi arşivde bulunabildiğini vs. gibi detayları, karşılaştırmak amacıyla yan yana koydum.

The History of the Civil War‘un tanıtım broşürü. “Efsanevi Yönetmenin Kayıp Filmi”

Bu uzun araştırma sürecinin sonunda karşımdaki tablodan güvenebileceğim bir tarif çıkarabildim. Elime bu tarifi alıp arşivlere ulaşmaya başladım. Ellerinde bu dönemden, bu tariflere uyan malzeme var mı ve görebilir miyim diye sordum. Çok sayıda görüntü taradım bu sayede. Kendimce birtakım işaretler, izler arıyordum. Tıpkı bir dedektif gibi…

Ne gibi izler mesela?

Boltyanski’nin filmi tarif ettiği metnin ne kadar kilit olduğunu söylemiştim. Bu belge ışığında ilk anda elimizde, yani Boltyanski’nin kurduğu Rus Devlet Foto Film Arşivi’nde kesin bu filme ait olduğunu bildiğimiz dört haber görüntüsü vardı. Bu görüntüleri izleyip, o belgede çok net görebiliyordum tarifin hangi kısmına oturduklarını. Tüm görüntülerin ortaklaştığı bir görsel unsur arayazılardı. İlk etapta arayazılar kilitti: Çünkü arayazılarda anlatılan olayların tarifte nereye tekabül ettiğini görebiliyordum. Bir de arayazılar tipografik değildi, el yazısıydı. Vertov bu filmi on günde derlediği için ve bütçe kısıtlamalarından dolayı çok yüksek ihtimalle tipografik arayazı üretecek vakti ve parası olmamıştı. Fakat bu benim için çok önemli bir ipucu oldu. Arşivlerde bu dönemde çekilmiş ve tarife uyan görüntüler buldukça, eğer aynı stilde arayazılar karşıma çıkıyorsa, emin oluyordum ki bu Vertov’un filminin bir parçası… Birkaç başka teknik detay daha vardı ama sizi ayrıntılara boğmak istemiyorum.

Kaç arşivi ziyaret ettiniz bu süreçte?

Görüntülerin çok büyük bir kısmını tek bir arşivde bulabildik: Rus Devlet Foto Film Arşivi’nde. Fakat bir makarayı Danimarka Film Müzesi’nden aldık. 1918 yılından bir haber filmi bu, Rusya arşivlerinde saklanmamış. Danimarka’da saklanmasının hikâyesi de şöyle: 1920’lerde ünlü bir kadın diplomat vardır, Aleksandra Kollontai. İsveç’e geçerken Kollontai yanında birtakım Sovyet belgeleri ve filmler de getirmişti. Hangi amaçla, söylemek zor. Belki bilgilendirme belki propaganda amaçlı. Fakat şurası kesin, bu sayede birçok haber filmi Avrupa’daki arşivlere ulaşabildi ve oralarda saklanarak günümüze ulaştı. İşte bunlardan biri de Vertov’un filminde kullanılan haber filmlerinden biri… Bense bu haber filmine Avusturya Film Müzesi’nde rastladım. Üzerinde Danimarka Film Müzesi’nin amblemi vardı… Çok şanslıyız çünkü çok iyi durumda bu görüntüler, çok iyi korunmuş.

Anniversary of the Revolution‘ın (1918) pelikülünden kareler. Izvolov, filmlerin üzerindeki izleri restorasyonda “temizlememe” taraftarı.

The History of the Civil War bir rekonstrüksiyon. Bu süreci biraz açabilir misiniz? Restorasyondan nasıl farklı?

Restorasyon ve rekonstrüksiyon bambaşka süreçler, kendi içlerinde de hiç homojen değiller. Her restorasyon ve rekonstrüksiyon süreci farklıdır. Örneğin kimilerine göre restorasyon, filmin üzerindeki lekeleri, çizikleri falan temizleme işidir. Oysa ben bu tip müdahalelerde de biraz temkinliyim. Erken dönem sinemaya dair şunu akılda tutmak gerekiyor: Her filmin kopyası, tıpkı Gütenberg’in matbaayı icadından önce elle çoğaltılan kitapların kopyaları gibi, biriciktir aslında.

Filmin 1921’de ilk kez gösterildiğinde de bayağı kötü durumda olma ihtimali epey yüksek. Dijital restorasyon sürecinde pürüzsüz bir görüntü elde etmeyi hedeflemeli miyiz gerçekten? Bence hayır.

Vertov’un filmine geldiğimizdeyse, karşımızda farklı kamera operatörlerinin farklı zamanlarda ve farklı coğrafyalarda çektiği bir grup haber filmi var. Bunları Vertov çekmedi. Bu filmler, çeşitli koşullarda gösterildikten sonra film arşivine (burada bahsi geçen 1920’de kurulan Ekim Devrimi Arşivi) geldiğinde her biri birkaç yıllık filmlerdi. Bu nedenle şu an elimizdeki filmde kimi görüntüler hayli yıpranmış vaziyette. Çünkü birçok kez kopyalanmış; dördüncü beşinci jenerasyon kopyalardan bahsediyoruz.

Burada şöyle bir soru doğuyor restorasyon açısından: Bu görüntüleri temizlemeli miyiz, yahut ne kadar temizlemeliyiz? Çünkü biliyoruz ki o dönem ne pelikül ne kameralar kusursuz durumdaydı. Pelikül bulmak çok zordu. Cephelerde ordan oraya taşınan kameralar sıklıkla arızalanıyordu ve idareten tamir ediliyordu. Buna ilaveten cephede, toz duman içinde ne kadar pürüzsüz bir görüntü elde edebilirsiniz… Bana sorarsanız bu film 1921’de ilk kez gösterildiğinde de pürüzsüz değildi. Hatta bence baya kötü durumda olma ihtimali epey yüksek. Kusursuz bir görüntü üretilmediyse, hatta o kusurlar bizzat o dönemin izini taşıyorsa, dijital restorasyon sürecinde bunları temizleyip müthiş keskin ve pürüzsüz bir görüntü elde etmeyi hedeflemeli miyiz gerçekten? Bence hayır.

Benim bu filmin parçacıklarını birleştirmem iki sene sürdü, fakat belki de halihazırda orijinal bir kopyası bir ihtimal İsveç’te ya da hatta Türkiye’nin arşivlerinde bile olabilir (gülüyor). Çünkü Sovyet sinemacılar Türkiye’yle o dönem çok sıkı bağlara sahiptiler. Bu film veya parçacıkları Türkiye’ye de getirilmiş veya orada da gösterilmişse şaşırmam. Burada şunu da hesaba katmamız gerekiyor: Bir sinema tarihçisi veya arşiv araştırmacısı o dili bilmiyorsa bu malzemelere erişim de zorlaşıyor. Fakat eğer bana sorarsanız yüzde yüz emin misin bu ortaya çıkan film, Vertov’un bizzat yaptığı gibi mi diye… Elbette değilim. Yüzde doksan emin olabilirim ama tamamen değil…

Sovyet sinemacılar Türkiye’yle o dönem çok sıkı bağlara sahiptiler. Bu film veya parçacıkları Türkiye’ye de getirilmiş veya orada da gösterilmişse şaşırmam.

Peki bu film neden kaybolmuş? Filmde Troçki’yi çok sık görmemize rağmen, Stalin’in yokluğu dikkat çekiyor. Filmin ortadan kaybolması bir iktidar savaşının sonucu olabilir mi?

Bunun tam sebebini hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Kayıp öyküsüne geçmeden evvel Stalin’le ilgili sorunuza değineyim. Bu soruyu çok sık duyuyorum. Aslında Stalin’in göründüğü bir kısım var, fakat bulamadık. Belki ilerde bulabiliriz.

Film nasıl kaybolmuş sorusunun birkaç muhtemel yanıtı var. İlki çok basit: Sessiz dönemden günümüze ulaşan filmlerin sadece yüzde yirmi civarında olduğu kabul ediliyor. O dönemin sinema üretiminin yüzde sekseni nasıl kaybolduysa bu filmin kaybolma öyküsü de çok benzer. Yani kısa yanıt: Bu filmi kimse arşivlememiş. Rusya’da film ve fotoğraf arşivinin kurulması 1926. Yani Vertov’un filminden beş yıl kadar sonra. Peki bu film beş sene boyunca neredeydi, nerde tutuldu, nerden nereye taşındı? Bilmiyoruz. O dönem filmler saklanması, arşivlenmesi gereken sanatsal ürünler gibi görülmüyordu. Hatta filmlerin kesilip biçilip başka filmlerde kullanılması yaygın bir pratikti. Arşivlerde toplanan görüntüler kimsenin özel malı değildi, kolektif bir film üretim anlayışı hakimdi o dönem. Görüntüler herkesin kullanımına açıktı. Bu izlediğimiz film de bu saikle yapılmıştır. Bu da bizi ikinci ihtimale getiriyor.

The History of the Civil War‘dan kareler

Vertov, eski filmlerini kesip yeni filmlerine malzeme olarak kullanıyordu. Bu yüzden günümüze ulaşmış filmlerinde, kaybolmuş filmlerinin kimi kısımlarına rastlarız. Vertov’un bizzat kendisi de bu filmi parçalara ayırmış, kesip biçmiş, sağa sola dağıtmış, yeni filmlerinde kullanmış olabilir. Bir diğer önemli nokta da şu: Bu film yaygın olarak gösterilmek üzere yapılmadığından dağıtımı gerçekleşmemiş, birden fazla kopyasının da bu nedenle üretilmemiş olması çok muhtemel. Moskova’daki Üçüncü Komintern Kongresi esnasında halka gösterilmek üzere yapılmış, sadece ve sadece tek bir kopyasının bulunması beni şaşırtmaz.

Vertov’un bu filmi on gün gibi kısa bir sürede, elinin altındaki haber görüntülerinden derleyerek kurguladığını söylediniz. Bu görüntülerin neye göre seçildiğini, elendiğini biliyor muyuz? Bir diğer deyişle, İç Savaş’ın tarihini temsil etme iddiasındaki bu film nasıl bir tarih yazıyor?

Kuşkusuz bu film İç Savaş’ın bütün bir tarihini anlatmıyor, öyle bir görev edinmiyor kendine. Daha ziyade İç Savaş’ın öne çıkan olaylarını, cephelerini, karakterlerini taşıyor perdeye. Örneğin Kızıl Ordu’nun Polonya cephesinin görüntüleri yok, oysa bu çok önemli bir cepheydi. Askeri birlikler, kumandanlar kendi kamera ekipleriyle dolaşıyordu. Örneğin Troçki her daim kendi kamera ekibini yanında taşıyordu. Filmdeki görüntülerin bu şekilde toplanmış olduğunu kavramalıyız. Bununla birlikte yine de İç Savaş’ın birçok cephesi filme alınamamıştır.

O dönem arşivlerde toplanan görüntüler kimsenin özel malı değildi, herkesin kullanımına açıktı. Bu izlediğimiz film de bu saikle yapılmıştır.

Bu filmin eksenine baktığınızda daha çok Beyaz Ordu’ya karşı savaşa odaklanıyor. Bir de karşı devrimci ayaklanmaların bastırılmasına yer verilmiş. Bunun sebebi, filmin Komintern için yapılmış olması olabilir. Odağı tamamen Çarlık Ordusu’na karşı verilen mücadele ve Rusya olan bir film uygun görülmüş olabilir.

Bir diğer gerekçe de olayları nasıl anlatabildiğiniz. İç Savaş’ın tarihi çok karmaşık, bunu hatırlamamız gerekiyor. Bugünden bakınca kavraması zor birçok olay yaşanmış, bunları nasıl konuşur, nasıl aktarırız. Sadece bu birkaç yıla ömrünü adamış araştırmacılar var mesela. Şu gibi soruları düşünmelisiniz: Diyelim ki Kızıl Ordu, Beyaz Ordu birliklerini esir aldı. Ne yapacaklar bu askerleri? Öldürecekler mi hepsini? Çoğunlukla öldürmezlerdi çünkü adama ihtiyaç vardı. Bir anda beyaz ordu komutanlarının Kızıl Ordu için savaşmaya başladığı bir geçişlilik söz konusuydu.

Kurgucu Yelizaveta Svilova (sağda) ve eşi, yoldaşı Dziga Vertov. 1925.

Filmde birçok çelişki ve tartışmalı mevzu da var aslında. Filmin dağıtılmamasında bunun bir etkisi olmuş olabilir mi? Hızla değişen, dönüşen bir gerçekliğin ortasında bu mevzular kırılgan veya kışkırtıcı olmalı…

Evet, tabii ki. O dönem bu gibi haber görüntülerinin gösterildiği koşulları da şöyle hayal etmeliyiz: Özellikle halka açık sokak gösterimlerinde bu görüntüleri izleyenler arasında farklı politik görüş veya gelenekten insanlar olurdu. Elbette kimi görüntüler karşısında izleyenler arasından itirazların yükseldiği, yorumların yapıldığı, kavgaların patlak verdiği, yani siyasi tartışmaların yaşandığı oluyordu. Örneğin filmde Mironov’un yargılandığını ama devrime katkılarından dolayı affedildiğini görüyoruz. Fakat film Haziran 1921’de gösterildiğinde, Mironov Mayıs ayında infaz edilmişti. Yine de böyle bir derleme filmden, örneğin Mironov’un yargılanması ve affedilmesi görüntülerini isterseniz çok kolay çıkarabilirdiniz. Fakat çıkarılmamış. Bu görüntülerin o dönemin izleyicileri tarafından nasıl karşılandığı bir merak konusu.

Bu film sizce Vertov’un sinema pratiği ve kuramında nereye oturuyor?

Bu filme baktığımda, Vertov’un sonradan geliştirdiği montaj kuramına en yaklaşan kısmın en baştaki Beyaz Ordu Terörü (White Terror) olduğunu düşünüyorum. Bu kısımda bir montaj anlayışı var. Bence Vertov bu kısımda epey vakit harcamış olmalı, vakit daralınca da böyle ince montaj işinden uzaklaşıp uzun parçaları birbirine eklemeye başlamış sanki, çünkü özellikle sonlara doğru uzun uzun haber görüntüleri izliyoruz, montaj fikri giderek kayboluyor.

Vertov, 1918-1919 yıllarında çektiği Kinonedelja ve 1922-1925 arasında çektiği Kino-Pravda isimlerindeki haber filmi serilerine Avusturya Film Müzesi’nin Dziga Vertov Koleksiyonu’ndan ulaşmak mümkün.

Vertov günlüklerinde bu filmi sinemacılığında çok önemli bir adım olarak anar. Bu filmden sonra Kino-Pravda’ları çekmeye başladı, kurgu yapısını, arayazı stilini değiştirdi. Bu film, Vertov’a göre, Kino-Pravda’dan önceki evrenin son filmiydi. Bana sorarsanız bu filmde de Vertov’un kurguculuğunun giderek ustalaştığını sezebilirsiniz. Tabii bence bu sorunun yanıtı henüz verilmedi. Kino-Pravda’ları biliyoruz, izleyebiliyoruz. Ancak bu filme erişimimiz yoktu şu ana kadar. Şimdiyse sinema tarihçileri bu filmi de izleyerek Vertov’un sinemacılığına dair birtakım izlenimler ve çıkarımlar yapabilirler. Belki de bu sayede yepyeni bulgulara erişilir, hatta belki bu rekonstrüksiyonun da birtakım hataları olduğu ortaya çıkar, belki kayıp görüntüler bulunur. Ben yine de bu rekontsrüksiyonun önemli bir adım olduğunu düşünüyorum. Yine de bir şekilde, mükemmel olmasa da, bu filmin izlenebiliyor olması bir sürecin sonu değil, başlangıcı benim için. İyi veya kötü bir başlangıç; bundan sonra sinema tarihçileri bunu sadece ve sadece ileriye götürebilir.

Filmin projeksiyonunu Vertov bizzat kendisi gerçekleştirmiş bile olabilir. Güzel bir yaz akşamında Moskova sokaklarından birinde Vertov’u projeksiyonun başında hayal edebiliyorum.

Filmde savaşın yol açtığı yıkım kadar bir inşa teması da var. Kızıl Ordu, özgürleştirdiği kentlerin kasabaların yeniden kurulmasında bir rol oynuyor: Yeniden açılan fabrikalar ve bir üretim güzellemesi de var yer yer.

Bununla birlikte, Vertov bu filmde yer bulmuş bazı görüntüler çekilirken oradaydı muhtemelen. Propaganda trenleriyle ülkeyi dolaştığını biliyoruz, bir süre Kozhevnikov’un partizan ordusuyla birlikte hareket ettiğini, Güney Cephesi’nde çekim yaptığını biliyoruz. 

Vertov o dönem Gezgin Sinema Birimi’nin (Mobile Cinematography Unit) başındaydı. Belki de filmin projeksiyonunu Vertov bizzat kendisi gerçekleştirmiş bile olabilir. Güzel bir yaz akşamında Moskova sokaklarından birinde Vertov’u projeksiyonun başında hayal edebiliyorum.