Şu An Okunan
Feyzi Erçin: Haklıyım, Davamı Kazanmam Gerek

Feyzi Erçin: Haklıyım, Davamı Kazanmam Gerek

Boğaziçi Üniversitesi’nde ders vermesi engellenen Feyzi Erçin’in, güz dönemi derslerinin kapatılmasına karşı yürütmeyi durdurma istemiyle açtığı ve reddedilen dava üzerine yaptığı itiraz da İstanbul 13. İdare Mahkemesi’nde ikiye bir oyla ret cevabı aldı. Bir hâkimin yürütmeyi durdurma istemini hukuka uygun bulduğu davanın ardından derslerini açtırmaya ne kadar yakın olduğunu belirten Erçin ile konuştuk: “Davamı kazanmam gerek, haklı olduğumu düşünüyorum.”

Vekaleten Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne atanan Naci İnci tarafından üniversitede ders vermesi engellenen öğretim görevlisi ve avukat Feyzi Erçin, idarenin takdir yetkisinin doğru olmadığını ve “intikam hissiyle” karar alındığını belirterek konuyu yargıya taşımıştı. Yaz okulunda açılması engellenen dersine ilişkin davayı 28 Haziran’da, güz döneminde açılması engellenen üç dersine ilişkin davayı ise 4 Ağustos’ta açtığını duyuran Erçin’in, açtığı ikinci davada yürütmeyi durdurma istemi İstanbul 13. İdare Mahkemesi’nce reddedilmişti. Son olarak Erçin’in karara itirazı da ikiye karşı bir oyla ret cevabı aldı. Kararı kişisel Twitter hesabından duyuran Erçin, hâkimlerden birinin lehine karar verdiği davayı konu alan paylaşımında ikinci bir hâkimin de yürütmeyi durdurma istemini hukuka uygun bulması durumunda okula geri dönebileceğini belirterek şunları yazmıştı: “Bu kadar yakınız derslerimizi açtırmaya ve sadece bir kişiyi daha ikna etmek yetebilir, kampüse girmeye, çadırı tekrar kurmaya. Berke ve Perit’i almaya, kayyumsuz bir üniversiteye. Sadece daha kalabalık ve korkusuz, daha yüksek sesle ve inançlı, daha birlikte ve eylemli…”

Dava süreciyle ilgili görüşlerini almak istediğimiz Feyzi Erçin’le kısa bir sohbet gerçekleştirdik. Yürütmeyi durdurma davasında bir hâkimin daha lehine oy vermesi durumunda okula dönebilmesinin hukuken mümkün olduğunu ifade eden Erçin, Boğaziçi Üniversitesi’nde akademik özerklik için verilen mücadelede görünürlüğün ilgili davaları da etkilediğini düşünüyor. Erçin, dersleri için açtığı davaların İstanbul 13. İdare Mahkemesi’nde görülmeye devam edeceğini ve tahminen 2022 baharında karara bağlanacağını belirtiyor.

Boğaziçi’nde neredeyse bir yıla yaklaşan ısrarlı mücadelede belki de en umut verici gelişmelerden birini yaşıyoruz. İki hâkimin de yürütmeyi durdurmayı hukuka uygun bulması durumunda okula direkt dönebilecek misiniz?

Hukuken evet ama pratikte, KHK ve benzer davalarda çok yaşandı, işe iade kararları sonrasında üniversite veya idari birimler bir sürü bürokratik zorluk çıkartıyorlar. Bir devlet üniversitesinde, Boğaziçi Üniversitesi’nde böyle bir ihmalin olamayacağına ve dönebileceğime eminim ama.

Söz konusu davada yürütmeyi durdurmayı hukuka uygun bulmayan hâkimlerin gerekçelerini siz hukukçu kimliğinizle nasıl değerlendiriyorsunuz?

Davamı kazanmam gerek, haklı olduğumu düşünüyorum. Ama yürütmeyi durdurmanın gerekliliği hukuken tartışılabilir, mahkeme kararına saygımız sonsuz.  

Boğaziçi’ndeki mücadelede direnç ve görünürlüğün ilgili davalar üzerinde etkisi var mı sizce?

Hem de çok. Günümüzde birçok olay ve çekişmeye dair sosyal paylaşım ortamları, basın ve kamuoyu, olayla ilgili yargıyı ve idari birimleri etkileyebiliyor. Bunun sebebi de yargı ve idari makamların çoğu kararının zaten politik olması. Boğaziçi’yle ilgili çoğu idari ve yargı adımı da siyasi. Son yaşanan Berke ve Perit’in tutuklanması kararı mesela, tamamen öyle. Bu sebeple de görünürlük çok önemli oluyor kararlarında.

Eğitimciler Öğrencileriyle Bir Araya Gelebilmeli

Boğaziçi Üniversitesi’nde film müziği dersleri veren Feyzi Erçin’in yanı sıra belgesel dersleri veren Can Candan’ın, caz dersleri veren Seda Binbaşgil’in ve film kurgusu dersi veren Özcan Vardar’ın da derslerinin iptal edilmesiyle Film Çalışmaları Sertifika Programı’na bağlı FA (Fine Arts/Güzel Sanatlar) kodlu sekiz ders kapatılmış oldu. Kayyım rektör olarak anılan Naci İnci tarafından görevine son verilen Can Candan da meseleyi yargıya taşıyarak yürütmenin durdurulması ve işe iade talebiyle Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü’ne dava açmış, Eğitim – Sen’in de müdahil olduğu davada yürütmenin durdurulması talebi İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nce reddedilmişti. Bunun üzerine Candan’ın avukatları karara itirazı bölge idare mahkemesine taşımıştı. Bu dönemde derslerini üniversitesi kayıt sistemi dışında vermeyi sürdüreceğini duyuran Candan, öğrencileriyle sözleştiği 11 Ekim günü İnci’nin sözlü talimatıyla kampüse alınmamıştı. Candan’ın, sadece 14 yıldır eğitim verdiği kurumda öğrencileriyle buluşması değil, üniversite bünyesindeki aile sağlık merkezindeki doktoruyla görüşmesine ve müşterisi olduğu bankaya erişimine de müdahale edilmiş oldu.

Candan’la nöbet tutan ve ertesi gün bu engellemeyi kabul etmediklerini, Candan’ın kampüse serbestçe girmesi ve ardından da işine iadesinin sağlanmasını talep eden akademisyenlere geçen bir hafta boyunca rektörlükten herhangi bir cevap gelmemiş, bunun üzerine akademisyenler, taleplerini yineleyen imzalı bir açıklamayı kamuoyuyla paylaşmıştı. İki yüzü aşkın akademisyenin imzasıyla yayımlanan bildiride Candan ve derslerine son verilen diğer eğitimcilerin öğrencileriyle bir araya gelmesinin engellenmesiyle özgür ve özerk üniversitenin temel ilkelerinin ihlal, öğrencilerin eğitim hakkının da gasp edildiğine dikkat çekilerek Candan’ın göreve iadesi istenmişti. Metnin tamamına ve imzacılara şuradan ulaşılabilir.

Öte yandan atamış yönetime karşı öğrenciler, akademisyenler ve mezunların yürüttüğü mücadelede, üniversiteye seçim yapılmaksızın atanan rektörlerin yaptırımları paralelinde 8 Kasım 2021 itibariyle 45. haftaya girildi. Akademisyenler ‘Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz’ sloganıyla dün 209. kez rektörlüğe sırt çevirdiler. Yeni akademik yılın ilk haftasında tutuklanan Boğaziçili öğrenciler Enis Berke Gök ve Caner Perit Özen ise bir ayı aşkın süredir tek kişilik cezaevi hücresinde mahkûmlar.