Şu An Okunan
Özgür Sinema Bülteni – Haziran 2023

Özgür Sinema Bülteni – Haziran 2023

TRT’den Osman Kavala dizisi: Karalama kampanyası

TRT, yeni dijital platformu tabii’de yayınlanan Metamorfoz (2023-) adlı diziyle, serbest bırakılması yönündeki AİHM kararına rağmen yaklaşık altı yıldır cezaevinde tutulan Osman Kavala’nın kişisel tarihini baştan yazmaya yeltendi. Kavala’nın yargılanması devam ederken böyle bir dizinin çekilmesi kamuoyunun tepkisine neden oldu.

Sosyal medyada pek çok kullanıcı diziyi eleştiren paylaşımlarda bulunurken Kavala’nın eşi Prof. Dr. Ayşe Buğra da dizi için “Karalama kampanyasının bir parçası,” ifadelerini kullandı. Akabinde Kavala da yazılı bir açıklama yaparak diziyle ilgili görüşlerini paylaştı: “Komplo teorileriyle suçlu olduğum algısı yaratmanın amaçlandığı anlaşılıyor.” Gerçeklerin saptırıldığı böyle bir proje için kamu kaynaklarının kullanmasına şaşırmadığını ifade eden Kavala, asıl genç sanatçıların “bu itibar suikastı projesinde” yer almaları ve bundan rahatsızlık duymamalarına üzüldüğünü belirtti.

Bu haberin tamamını okumak için tıklayınız.

Cannes’da ödülünü mücadeleci kadınlara adayan Merve Dizdar Türkiye’de düşmanlaştırıldı

Kuru Otlar Üstüne filmindeki rolüyle 76. Cannes Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu seçilen Merve Dizdar’ın ödülünü Türkiye’deki mücadeleci kadınlara adayınca, aralarında Kültür Bakanlığı ve RTÜK temsilcilerinin de olduğu bir kesim tarafından hedef gösterildi. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunun hemen öncesinde yaşanan olay, AKP’nin iktidar tarihine bir düşmanlaştırma vakası daha eklerken, kadın düşmanı siyasetin güç kazanmasına ve feminist mücadelenin önemine işaret eden sembolik bir vakaya da dönüştü.

Merve Dizdar, Nuri Bilge Ceylan imzalı Kuru Otlar Üstüne (2023) filminde 10 Ekim 2015 tarihinde IŞİD’in gerçekleştirdiği Ankara Garı Katliamı’nda ayağını kaybeden öğretmen Nuray karakterini canlandırıyor. Törende isminin anons edilmesiyle büyük bir şaşkınlık ve mutluluk yaşayan Dizdar, ödül konuşmasında filmde canlandırdığı Nuray karakterine vurgu yaparak “Yaşadığım coğrafyada bir kadın olmak, Nuray’ın ve Nuray’ların duygusunu doğduğum günden beri ezbere bilmeyi gerektiriyor,” dedi. Dizdar ödülünü “Nuray ve onun gibi kadınların mücadelesine güç verebilmek için ve kendisine layık görülenlere boyun eğmeyip eyleme geçen, bu uğurda her şeyi göze alan ve ne olursa olsun umut etmekten vazgeçmeyen tüm kız kardeşlerime ve Türkiye’de hak ettiği güzel günleri yaşamayı bekleyen tüm mücadeleci ruhlara,” armağan etti.

Dizdar’ın Cannes’daki büyük başarısı pek çok tartışmayı da beraberinde getirdi. Türkiye’de toplumun bir kesimi tarafından sahiplenilen Dizdar, bir kesim tarafındansa ödül konuşması üzerinden hedef alındı. İktidara yakın kurum ve kişiler “Batılılaşma ezikliği” sergilediğini söyleyerek Dizdar’ı “ülkesini şikâyet etmek ve aşağılamakla” suçladılar. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile RTÜK yardımcıları Dizdar’a ağır eleştiriler yöneltirken muhalefet kanadından Dizdar için tebrik ve destek mesajları geldi.

Altın Palmiye ödüllü yönetmen Nuri Bilge Ceylan’ın son filmi Kuru Otlar Üstüne’de Merve Dizdar’a Deniz Celiloğlu, Musab Ekici ve Ece Bağcı eşlik ediyor. Doğu Anadolu’nun taşrasında geçen film atama bekleyen bir öğretmeni odağına alıyor. Arte France Cinéma’nın ortak yapımcısı olduğu, prodüksiyonu TRT’nin ekip ve ekipman desteğiyle gerçekleştirilen film 12 Punto 2020’de TRT Ustaya Saygı Ödülü’nü kazanmıştı. Kuru Otlar Üstüne, bakan yardımcısı Merve Dizdar’ı düşmanlaştıran Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan da 2 milyon TL destek alarak, 2020’de bakanlıktan en büyük desteği alan kurmaca uzun metrajlı film olmuştu.

Bu haberin tamamını okumak için tıklayınız.

Yasaklarla Onur Ayı: Seyircilere bile gözaltı

Her sene Haziran ayında LGBTİ+’ların paylaştıkları ortak tarihi kutlarken sürdürdükleri hak mücadelesi ve dayanışmayı da güçlendiren Onur Ayı kapsamında düzenlenen etkinlikler bu sene de yasaklarla geçiyor.

İstanbul’da bir ilkokulda sınıfa kurulan süslemelerdeki renklerin LGBTİ+’ları çağrıştırdığı iddiasıyla Eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek tarafından hedef gösterilen öğretmen Emine Yahşi’yle okulun müdürü Emine Kızıldağ görevden alındı. Datça, Eskişehir, Aydın gibi illerin valilik ve kaymakamlıkları eylem ve etkinliklere yasak getirdi. Mor Dayanışma’nın Mor Mikrofon Falan adlı stand-up etkinliği afişinde yer alan “kadınlar ve LGBTİ+’lar” ibaresi nedeniyle yasaklanırken Onur Yürüyüşü düzenlenen illerden İzmir’de polis, eylemcilere şiddet uygulayarak gözaltına aldı. Onur Ayı etkinlikleri kapsamında gösterilmesi planlanan filmlerin seyirciyle buluşması da engellenmeye çalışıldı.

Bilim Estetik Kültür Sanat Araştırmaları Vakfı (BEKSAV) Sinema Kolektifi, Onur Ayı etkinlikleri kapsamında 7 Haziran’da Kadıköy’de Matthew Warchus imzalı Onur (Pride, 2014) filmini göstereceğini duyurdu. Film gösterimi Kadıköy Kaymakamlığı tarafından yasaklanırken BEKSAV’dan kararı tanımadıklarını bildiren bir açıklama geldi. “Çünkü, yasak ne ayol?! Çünkü film, yasaklanabilir mi?“ denilen açıklamada BEKSAV sinemaseverleri, LGBTİ+’ları ve dostlarını olası bir saldırıya karşı gösterime çağırdı. Bunun üzerine polis, vakfa baskın yaparak BEKSAV ve Sinema Kolektifi üyeleriyle filmi izlemek için bir araya gelenleri gözaltına aldı. Gözaltıların serbest bırakılmasının ardından yeni bir eylem geliştiren BEKSAV, “Pride filmini evimizde, iş yerimizde, yolda, vapurda nerede olursak orada izleyelim!” çağrısında bulundu. Sosyal medyada çok sayıda kullanıcı filmi izledikleri anı fotoğraflayarak #prideizliyorum etiketiyle paylaştı.

Bir diğer film gösterimi engeli ise Şişli’de yaşandı. Üniversiteli Feminist Kolektif’nin  6 Haziran’da Rüzgâr Buşki’nin #DirenAyol (2016) belgeselini göstereceği etkinlik Şişli Kaymakamlığı’nca yasaklandı. Yasağa gerekçe olarak belgesel gösteriminin “toplumda infial uyandıracağını”, “milli vicdani ve insani değerlere dokunacağını”, “toplumsal iç barışı tehdit edebileceğini” öne süren kaymakamlık, Şişli semti sınırları içinde bir günlük etkinlik yasağı getirdi. “Kadın ve LGBTİ+’ların bir araya gelip film izlemesinden bile korkuyorsunuz,” diyen Üniversiteli Feminist Kolektif, yasağı tanımadı ve film gösterimini gerçekleştirdi. Kolektif gösterim sırasında çekilen fotoğrafları “Yasağa rağmen alışın buradayız, alışın bir aradayız!” notuyla paylaştı.

1984 yılında muhafazakâr başbakan Margaret Thatcher’in yönetiminde olan İngiltere’de geçen Onur, eşcinsel aktivistlerin, Maden İşçileri Ulusal Birliği’nin grevini destekleme kararı vermesiyle iki grubun dayanışmasını konu alıyor. #DirenAyol ise LGBTİ+ bireylerin Gezi Direnişi’ndeki rolünü ve Gezi’nin onlar üzerinde bıraktığı etkiyi anlatıyor.

Zeynep Ünal, Boğaziçi Üniversitesi’ne açtığı işe iade davasını kazandı

Geçtiğimiz yıl Ağustos ayında “kayyım rektör” olarak anılan Naci İnci’nin kararıyla Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi’nin (MAFM) yöneticileri Zeynep Ünal ve Elif Ergezen’in görevlerine son verilmiş, kampüse girişleri engellenmişti. Konuyu yargıya taşıyan Ünal, Boğaziçi Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi Vakfı’na açtığı işe iade davasını kazandığını duyurdu. “Çünkü #kabuletmiyoruzvazgecmiyoruz,” diyerek mücadelenin önemine vurgu yapan Ünal, bu süreçte desteğini esirgemeyen herkese teşekkür etti.

Mithat Alam’ın desteğiyle kurulan MAFM’de Görsel Hafıza Projesi’nden Hisar Kısa Film Seçkisi’ne, Kısa Film ve Belgesel Destek Projesi’nden Sinema Söyleşileri’ne birçok projeye yıllarca emek veren Ünal ile Ergezen’in görevden alınmaları büyük tepkiyle karşılanmıştı. Müjde Ar, Nuri Bilge Ceylan, Reha Erdem, Hale Soygazi, Ahmet Rıfat Şungar, Hülya Koçyiğit, Emin Alper, Pelin Esmer, Tayfun Pirselimoğlu ve Ekin Koç’un da aralarında olduğu onlarca sinemacı MAFM’ye desteklerini açıklamışlardı. Sinemacıların açıklamalarında MAFM’nin Boğaziçi bünyesindeki mevcut özerk yapısının korunması vurgusu öne çıkarken merkezin geleceğiyle ilgili alınacak kararların en başta öğrencilerin ve ardından MAEV’in (Mithat Alam Eğitim VakfI) tasarrufunda olmasının gerekliliğine dikkat çekilmişti. 

Uçan Süpürge’nin seçim sonrası açılış töreni: İhtiyacınız olursa buradayız

Bu yıl 26. kez düzenlenen Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’nin 31 Mayıs gecesi gerçekleştirilen açılış töreni çeşitli sebeplerden gündem yarattı. Seçim gündeminin taze olduğu günlerde, umut ve gelecek vurgusunun güçlü biçimde yapıldığı bir ortamda gerçekleştirilen törende yapılan konuşmalarda hem Türkiye’de hem de dünyada gerçekleştirilen farklı direniş biçimlerine selam yollanırken törene dayanışma hissi damga vurdu.

Gecede Bilge Olgaç Başarı Ödülü’ne layık bulunan kadın sinemacılardan oyuncu Asiye Dinçsoy’un “karanlık günlere evet diyen” kadınlara yönelik olarak “İhtiyacınız olursa buradayız” ifadelerini kullanması bilhassa yandaş medyanın yönlendirmesiyle bir sosyal medya lincine sebebiyet verdi. Gecede ayrıca törenden birkaç gün önce benzer bir linç girişimine maruz kalan Merve Dizdar ve hâlâ cezaevinde bulunan Çiğdem Mater de anıldı. Onur Ödülü’nü kazanan oyuncu Tilbe Saran ise Nâzım Hikmet’in bir şiirini okuduğu konuşmasıyla salondan coşkulu bir tepki aldı. Bu yıl ‘Daha Fazlası, Daha Azı Değil’ temasıyla gerçekleştirilen festivalde dünyanın farklı noktalarından 64 film Ankara seyircisiyle buluştu.

Sibel Tekin’in yurtdışına çıkış yasağı kaldırıldı

‘Karanlıkta Başlayan Hayat’ adlı belgeseli için çekim yaptığı sırada polis aracının kadrajı girmesi üzerine tutuklanan ve hakkında “örgüt üyeliği” suçlamasıyla iddianame hazırlanan belgesel sinemacı, akademisyen Sibel Tekin’in yargılandığı davanın ikinci duruşması 8 Haziran 2023 tarihinde Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya İHD Ankara Şube, MLSA, 10 Ekim Barış Derneği gibi hak savunucusu kurum ve gazeteciler de katıldı.

MLSA’nın duruşmayla ilgili haberine göre Temmuz ayında Bulgaristan’da düzenlenecek 3. Rhodope Film Festivali’ne jüri olarak davet edildiğini belirterek davetiyeyi mahkemeye sunan Tekin, hakkındaki yurtdışına çıkış yasağının kaldırılmasını ve beraatını talep etti. Evrensel ise avukat Mehtap Sakinci’nin Tekin’e gönderilen jüri davetinin kariyeri açısından önemine dikkat çekerek “Müvekkilim film festivalinde jüri olarak belirlenmiştir. Mesleki açıdan önemli bir jüriliktir. Belki de ilk defa kariyerinde böyle bir imkânla karşılaşmıştır,” dediğini aktardı. Avukat Sakinci ayrıca, 7 Haziran’da tamamlanan bilirkişi raporunun içeriğini aktararak Tekin hakkında herhangi bir suç unsuru bulunmadığını söyledi. Tekin’in akademisyen kimliğini hatırlatan Sakinci, çalıştığı üniversitede açığa alınmasından dolayı sürecin hızlandırılması gerektiğini ifade ederek savcı mütalaası aşamasına geçilmesini talep etti. Mahkeme, Tekin’e yönelik adli kontrolünün ve yurtdışı yasağının kaldırılmasına, eksik unsurların giderilmesine karar vererek bir sonraki duruşmayı 3 Ekim 2023, saat 10:45’e erteledi.

Sibel Tekin’in davası, Emniyet Genel Müdürlüğü’nce yayımlanan, eylemlerde polislerin görüntü ve ses kaydı alınmasının engellenmesine ilişkin genelgeyi hatırlatması açısından da önemli. Anayasaya aykırı olduğu ve haberleşme özgürlüğünü hukuksuzca engellediği için uzun süre tartışma konusu olan genelgenin yürütmesi kesin olarak durdurulsa da bu dava, genelge etrafındaki tartışma ve uygulamaların sürdüğüne işaret eder nitelikte.

‘Benim Çocuğum’ Onur Ayı’nda MUBI’de

Geçtiğimiz ay görevinden uzaklaştırılmasına ilişkin açtığı davayı kazanan ve ikinci kez Boğaziçi Üniversitesi’ne geri dönen akademisyen, belgesel sinemacı Can Candan’ın yönetmenliği yaptığı Benim Çocuğum (2013) belgeseli Onur Ayı kapsamında MUBI’de gösteriliyor; 25 Haziran’da seyirciyle buluşan belgesel platformun LGBTQ+ filmlere özel hazırlanan ‘Onurlu ve Önyargısız’ adlı seçkisinde yer alan Türkiye yapımı tek film. LİSTAG (LGBT Aileleri İstanbul Grubu) üyesi anne babaların kişisel deneyimlerinden hareketle hayata geçirdiği belgeselinde Candan, LGBTİQ+ bireylerin ailelerinin evine konuk oluyor ve tecrübelerini aktarıyor.

Benim Çocuğum en son, Berlin’de Maxim Gorki Tiyatrosu’nda Gezi Direnişi’nin onuncu yılı vesilesiyle ‘Gezi: 10 Yıl Sonra’ temasıyla düzenlenen 6. Berlin Sonbahar Salonu (6. Berliner Herbstsalon) organizasyonunun GeZinema programında gösterildi.

Can Candan Boğaziçi’ne resmen geri döndü

Boğaziçi Üniversitesi’ndeki görevinden uzaklaştırılmasına ilişkin açtığı davayı kazanan Can Candan, işe iade işleminin 22 Haziran 2023 itibariyle resmiyet kazandığını duyurdu.

Akademisyen, belgesel sinemacı Can Candan, Boğaziçi Üniversitesi’ne cumhurbaşkanı tarafından rektör olarak atanan Naci İnci tarafından görevden alınmıştı. Konuyu yargıya taşıyan ve mahkemece haklı bulunmasına karşın kararı yok sayan İnci tarafından okulla ilişiği kesilen Candan, verdiği hukuk mücadelesinin ikinci kez lehine sonuçlandığını duyurmuştu. Candan son olarak mahkemeden çıkan kararla işe iadesinin 22 Haziran 2023 itibariyle gerçekleştiği bilgisini paylaştı. Candan, bundan sonraki süreçte boşalttırılan ofisinin eski hâline getirilmesini, yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarına ilişkin gerekli adımların atılmasını ve erişime kapatılan elektronik posta adresinin aktive edilmesini beklediğini ifade etti. Kayyım yönetime karşı açtığı üç davayı da kazandığını belirten Candan, hukuk mücadelesinden geri adım atmayacağının altını çizdi: “Haklarında haksız ve hukuksuz işlem yapılanların hukuki mücadeleyi sonuna kadar sürdürmelerinin ne kadar önemli olduğu umarım anlaşılıyordur.”

İmre Azem’in ‘Hatay: 17-24 Nisan 2023’ Belgeseli Vimeo’da

Belgeselci İmre Azem’in 6 Şubat’ta yaşanan deprem felaketinden en çok etkilenen illerden Hatay’da insanlarla yaptığı görüşmelerden oluşan belgeseli Hatay: 17-24 Nisan 2023 Vimeo üzerinden yayınlandı. Ekümenopolis: Ucu Olmayan Şehir (2011) başta olmak üzere kentleşme meselesine çok yönlü yaklaşan üretimleriyle dikkat çeken Azem, Hatay: 17-24 Nisan 2023 belgeselinde deprem felaketiyle tüm çehresi değişen Hatay’ı odağına alıyor. Hatay’da geçirdiği bir hafta boyunca onlarca Hataylıyla görüşerek Hatay’ı bir de onlardan dinleyen Azem, tüm bu tecrübeleri belgeseli vasıtasıyla seyirciye aktarıyor.

Hatay: 17-24 Nisan 2023 bu seneYaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe’ sloganıyla 10-15 Haziran tarihleri arasında 16’ncısı düzenlenen Documentarist İstanbul Film Günleri’nin Türkiye Panorama bölümünde yer aldı. Belgeseli izlemek için tıklayınız.

‘Osman Kavala – Cezaevinden Bir Ses’ belgeseli yayında

Kültür sanat ve sinemaya olan katkılarıyla tanınan, sivil toplum ve insan hakları savunucusu Osman Kavala, 25 Haziran 2023 itibariyle 2063 gündür hapiste. Gezi Direnişi davasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Kavala’nın tutukluluk sürecinde onunla dayanışma göstermek için düzenlenen kampanyalar kapsamında çok sayıda etkinlik, eylem, gösterim düzenlenirken belgesel ve video çalışmaları da üretildi.  

Kavala için hazırlanan son belgesel ise Deutsche Welle Türkçe’nin imzasını taşıyor. Belgeselde Kavala, tutukluluk sürecini ve nasıl bugüne gelindiğini bizzat cezaevinden anlatıyor. Kavala’nın eşi Prof. Dr. Ayşe Buğra’nın yanı sıra Anadolu Kültür Direktörü Asena Günal ile Kavala’nın avukatları da anlatımlarıyla belgesele katkı sunuyor. Temsili bir hücrede Kavala’yı canlandıran oyuncu Kemal Kocatürk, Kavala’nın beyanlarını da seslendiriyor.

YouTube’da Erdoğan Türkiye’sinde “bir masa ve hoparlör” hikâyesi başlığıyla yayınlanan belgeseli izlemek için tıklayınız.

‘Bakur’ davası yine ertelendi

Bakur (Kuzey, 2015) belgeselinin yönetmenleri Ertuğrul Mavioğlu ve Çayan Demirel’in “örgüt propagandası” suçlamasıyla yargılandığı davanın beşinci duruşması 20 Haziran 2023 tarihinde Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Bir önceki duruşmada Mavioğlu’nun temyiz incelemesi için Yargıtay’da bulunan bir başka dosyasının akıbetinin beklenmesi yönünde karar veren mahkeme, bir kez daha aynı gerekçeyle davayı erteledi. Bakur davasının altıncı duruşması 26 Ekim 2023 tarihinde görülecek.

Cinemascot: Sinema destekleri enflasyona bağlı yükseltilmeli

Yapımcı Rıfat Erkek’in yürüttüğü Cinemascot adlı Instagram hesabı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’ne hitaben yayımladığı açıklamada bakanlığa bağlı Sinema Genel Müdürlüğü’nce film projelerine verilen maddi desteklerin, enflasyona bağlı olarak artırılmasını talep etti. “Ayrıca bakanlıkça 2020 yılından bugüne kadar film projelerine verilen desteklerin sinema sektör temsilcilerine yeterli olmadığı görüşündeyiz,” denilen açıklamada bağımsız sinemacıların film üretebilmeleri için bakanlığın 2020 sonrası sağladığı desteklere ek bir ödeme daha yapması gerektiği vurgulandı. Bakanlık konuyla ilgili herhangi bir açıklamada bulunmadı.

Artan hayat pahalılığı seyirciyi salonlardan uzaklaştırdığı gibi sinemacıları da film üretmekten alıkoyar hâle geldi. Pandemiyle başlayan ve giderek derinleşen ekonomik krizde sinemacıların üretimlerinin sürdürülebilirliği için maddi kaygıların yaşanmadığı ve yaratıcılıklarına ket vurmayacak bir alana sahip olmaları önem arz ediyor. Sinema Genel Müdürlüğü sinemacıları destekleyen programlar oluştursa da günümüz şartlarında bunların yetersiz olduğu aşikâr. Döviz kurundaki artış da sinemacıların ortak yapım yönündeki imkânlarını sınırlandırıyor. Öte yandan, bakanlık desteği alan sinemacıların politik görüşlerinden dolayı kara listeye alınıp filmlerinin sansür engeline takılmasına da 2015 sonrası süreçte sıkça tanıklık ettik. Bunun en son örneği, Emin Alper’in dünya prömiyerini Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış bölümünde yapan filmi Kurak Günler’e (2022) uygulanan tartışmalı yaptırım oldu.  

Sinema Genel Müdürlüğü 2004 yılından bu yana yerli filmlere yapım desteği veriyor. Ancak 2019 yılında sinema yasasında yapılan yönetmelik değişiklikleri (bir diğer adıyla ‘yeni sinema yasası’) Sinema Destekleme Kurulu’nu bakanlığın, dolayısıyla devletin inisiyatifinde bir yapıya dönüştürmenin önünü açtı. Kamuoyunda ”sansür yasası”  olarak anılan yeni sinema yasasıyla daha önce sinema sektörü içinde faal meslek örgütlerinin birer temsilcisinden oluşan Sinema Destekleme Kurulu’nda sinema meslek birliği temsilcilerinin sayısı azaltılırken bakanlık tarafından belirlenen üyelerin oranında artışa gidildi. Yine bu yönetmelik değişikliğiyle birlikte bakanlık destek verdiği projelerin senaryosundaki değişiklikleri destekleme kurulu veya bakan onayına bağlamış oldu. Sonuç itibariyle, bakanlığın Kurak Günler’e verdiği finansal yapım desteği, proje geliştirme aşamasında senaryoda yapılan değişiklikler gerekçe gösterilerek yasal faiziyle birlikte geri istendi. Birçok değerli projeye hiç destek çıkmazken siyaseten muhafazakâr filmlere rekor seviyede destekler verildi.