Şu An Okunan
BodrumLokal’den Melis Birder: Burada Kaos Vardı

BodrumLokal’den Melis Birder: Burada Kaos Vardı

BodrumLokal ne zaman ve nasıl hayata geçti? Çıkış noktası neydi, nasıl bir grup tarafından yürütülüyor?

BodrumLokal üç sene kadar önce doğdu. Ben belgeselciyim ve BodrumLokal’in yönetmeniyim. Selva Bayyurt ise metin yazarlığından geliyor ve BodrumLokal’in prodüktörlüğünü yapıyor. Bunun yanında birçok Bodrumlu ve şehirli arkadaşla da işbirliği içindeyiz. Biz İstanbul’dan gelip burada olup bitenin içine girdikçe meseleleri burada yaşayanlarla birlikte çözmek adına bir kopukluk olduğunu gördük. Buraya gelen şehirliler ne yerel halk ile fazla iletişim içinde ne de onların hikâyelerinin, meselelerinin farkında. Tabii yerel halk ve şehirliler de genel kavramlar. Tek bir şemsiye altında toplayamayız fakat biz Bodrum’un yerel değerlerini korumaya çalışan insanların sesini duymak, buradan magazin hikâyelerinin ötesinde hikâyeler çıkarmak için yola çıktık. Kendi yağımızda bir şekilde kavrulalım, fon, sponsorluk bekleyerek vakit harcamayalım, mücadele vermemiz gereken konular acil dedik. Bu hikâyeleri basit ve kısa şekilde de olsa en azından anlatalım, bu süreçte de yeni ortaklıklar oluşturalım istedik.

Selva Bayyurt ve Melis Birder (BodrumLokal)

BodrumLokal olarak bugüne dek ne tür videolar ürettiniz, kısa belgesel üretiminde hangi konulara yöneldiniz? Videoların dolaşımı için kullandığınız kanallar neler?

Yaptığımız kısa videolarda haber veya tanıtım filmlerinin ötesinde belgesel tadını yakalamaya çalıştık. Yaptıkça aslında nasıl şeyler yapmamız gerektiğini ve bunları nasıl anlatacağımızı keşfettik.

Belgeseldeki “karakterlerimizle” dostluklar ve birliktelikler oluşturduk. Bodrum’da doğal hayatın kayboluşunun yanı sıra birçok tarihi değerin de hızla yok olduğunu gördük. Bu değerleri yaşatmaya çalışan insanların hikâyelerini ve deneyimlerini kaydedip, bir tür ‘nesli tükenmekte olan bilgi’ olarak geleceğe aktarılmasının önemli olduğunu düşündük. İlk yaptığımız video sadece Bodrum’da üretilen ahşap yelkenli tekne “Tirhandil”ler ile ilgiliydi. Daha sonra burada, bu üç bin yıllık tekneyi yaşatmak için mücadele veren denizcilerin düzenlediği Tirhandil Cup’ın belgeselini yaptık. Son yıllarda etrafı havuzlu sitelerle çevrilen Servet teyzenin bahçesindeki kenker, arapsaçı, radika gibi yabani otları ve bu otların Giritli göçmenler tarafından Bodrum’un tarihinde nasıl dönüştürüldüğünü öğrendik. Bu yabani otların iklim değişiklikleri ile öneminin de artacağını hissederek onlarca otu tanıyan Servet teyzenin bir öğleden sonrasına eşlik ettik. Bilge Deveci bölümümüzde ise Bodrumluların yüzyıllardır sadık dostları develerle olan ilişkisini son bilge deveci olarak adlandırılan Mustafa Akgün üzerinden anlattık. Şehirliler tarafından barbar bir eğlence biçimi olarak algılanan fakat yerel halkın bir tutkusu olan deve güreşlerini anlamaya çalıştık. “Develere özgürlük” sloganlarının gelinen şu noktada sağlıklı bir sonuç yaratmayacağını düşünerek, ne yapılması gerektiği konusunda bu hayvanları çok iyi tanıyan Mustafa abinin önerilerini paylaştık. Mahmut Kaptan’ın Yeri ise Bodrum’daki neredeyse tüm işletmelerin tersine yazın kapanıp kışın açılan Rum ve eski İstanbul meyhanlerinin ruhunu taşıyan bir meyhanenin hikâyesi oldu. Küdür bölümümüz ise Gerisli Halil Aktaş’ın, Bodrum’un denizkızları olarak adlandırılan son foklarının yaşam alanı olan Küdür yarımadasını koruma mücadelesini anlatıyor.

Ürettiğimiz belgeselleri YouTube kanalımızdan yayınlıyoruz. Bazı belgeseller 25 bin seyirciye ulaştı. Biz de nasıl oldu bilmiyoruz çünkü sosyal medyada dağıtım konusunda çok bilgimiz yok. Instagram hesabımızı da etkin kullanmayı beceremiyoruz sanırım. Yavaş yavaş öğreniyoruz. Ama bilen ve destek olmak isteyen arkadaşlar varsa da çok mutlu oluruz. Bunun yanında Açık Radyo, Medyascope gibi alternatif medya yayınlarında programlara katıldık; Yeşil Gazete’de yazılar yazdık; Bozcaada Ekolojik Belgesel Film Festivali’ne katıldık.

Mumcular-Fesleğen Yolunda adlı videodan (4 Ağustos 2021)

Geçen hafta boyunca yayınladığımız üç bölüm olan bitene sadece hızlı bir bakış. Sahada çok daha fazlasını yaşadık. Burada kaos vardı.

Bodrum ve çevresindeki yangınlar sırasında yaşananları takip etmek konusunda nasıl bir yol izliyorsunuz? Var olanın kayda geçirilmesi konusunda ne tür zorluklar gözlemlediniz? 

Ben bir hafta boyunca bir gün sahada bir gün kurguda olmak üzere çalıştım. Selva daha çok birebir yangın söndürme mücadelesi verdi. Bu sırada sahada çalışan diğer arkadaşlarımızla birlikte yapabildikleri kadar çekim yaptılar. Geçen hafta boyunca yayınladığımız üç bölüm olan bitene sadece hızlı bir bakış. Sahada çok daha fazlasını yaşadık. Burada kaos vardı. İnsan kaybının çok az olması büyük bir mucize. Ama bunun yanında ağaç, hayvan, bitki örtüsü kayıpları inanılmaz boyutta. Bu kayıpların çoğu da doğru ve zamanında müdahele edilememesinden oldu. Bunun yanında ise itfaiye orman ve gönüllülerin birlikte verdiği mücadele insanüstü idi. Hatalarımız çok oldu ama yine de başarıldı. Biz hem bu hataları hem de başarıları bulunduğumuz ortamlarda olabildiğince kaydettik ki ilerde daha doğru bir harita çizebilmek için bu görsel hafızamızı yoklayalım. Bu hafızayı da belgesel formuna dönüştürüp bu kaostan hikâyeler çıkaralım. Yüzümüzü yeni yaratacağımız yerel gerçeklere odaklanan hikâyelere çevirmenin değişim için bir tür lokomotif olacağını düşünüyoruz. Bilinmeyen ve zor zamanlara girerken yeni beraberlikler kurmanın önemini hissettirmek, umutsuzluğa düşmeden devam edebilmek için de bu hikâyeler değerli. Bu yaz başında kaybetttiğimiz Tirhandil ustası Kıvırcık Usta’nın da dediği gibi: “Birimizin hepimiz hepimiz birimiz için”

Var olanın kayda geçirilmesi konusunda yaşadığımız zorluk olarak ise İphone şarjinin devamlı bitmesini söyleyebilirim (gülüyor).

Melis Birder Yahşi’de, “son bilge deveci” Mustafa Akgün ve “Gara Ayşe” ile birlikte. (fotoğraf: Selva Bayyurt)

Melis Birder kimdir?
1994’de yerleştiği New York’un çeşitli semtlerindeki okullarda eğitmen olarak çalıştı ve video programları gerçekleştirdi. 1998’de Berke Baş ile birlikte New York’ta bağımsız medya projeleri gerçekleştiren inHouse Projects’i kurdu. Iraklı genç bir kadının rehberliğinde Bağdat’a bakan Onuncu Gezegen (2004) ve New York’taki hapishane ziyaretçileri ile ilgili belgeseli Ziyaretçiler’in (2009) ardından Berke Baş ile birlikte Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinin basketbol takımına odaklanan Bağlar (2016) belgeseline imza attı.