Şu An Okunan
Özcan Vardar: Boğaziçi Üniversitesi’nin Kültür Dersleri Geleneğine Darbe Vuruluyor

Özcan Vardar: Boğaziçi Üniversitesi’nin Kültür Dersleri Geleneğine Darbe Vuruluyor

Söyleşi: Fırat Yücel

Önce 17 yıldır belgesel dersleri veren Can Candan’ın görevine son verildi, ardından Feyzi Erçin’in film müziği ve Seda Binbaşgil’in caz dersleri kaldırıldı. Öğrencilerin ders seçimi yapmasına iki gün kalmıştı ki Boğaziçi Üniversitesi’nden bir ders iptali haberi daha medyaya yansıdı. Melih Bulu’nun görevden alınmasının ardından rektörlüğe atanan Naci İnci, Özcan Vardar’ın Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümü bünyesinde verdiği Film Dilinin Grameri: Film Kurgusu başlıklı dersini de kaldırmıştı. Dersin iptaliyle birlikte, Boğaziçi Üniversitesi’nde birçok sinemacı ve film akademisyeninin yetişmesini sağlayan Film Çalışmaları Sertifika Programı’na bağlı FA (Fine Arts/Güzel Sanatlar) kodlu sekiz ders kapatılmış oldu. Vardar’ın dersinin kaldırılmasına rektörlüğün gösterdiği gerekçeyse “ders verdiği alanda formal eğitim almamış olması”, yani akademik unvanının olmaması.

Özcan Vardar, Deniz Seviyesi (2014) filmine yaptığı kurguyla 21. Adana Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Kurgu ödülünü de kazandı.

Özcan Vardar’ın, Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, çalışanları ve öğretim kadrosunun gözünde, yıllardır sürdürdüğü kurgu pratiği, aldığı eğitim ya da ödüllerle de açıklanamayacak bir değeri var. Vardar, Tepenin Ardı (2012), Kumun Tadı (2014), Deniz Seviyesi (2014) ve Benim Varoş Hikayem (2017) gibi birçok filmin kurgusuna imza attı. Boğaziçi Üniversitesi’nde 2001 yılında açılan Mithat Alam Film Merkezi’ne önemli katkılar sundu, kamerası ve kurgusuyla Türkiye Sineması Görsel Hafıza Projesi’nin hayata geçirilmesinde rol oynadı. Sekiz yıl boyunca ‘Oral History Documentary on Turkish Cinema’, ‘Grammar of Film Language: Film Editing’ ve ‘Advanced Dramatic Film Editing’ başlıklı dersleri verdi. Ama tüm bunların da ötesinde, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki kampüs hayatının önemli bir parçası oldu. Birçok öğrencinin okudukları alanlarla sınırlı kalmayıp sinema pratiğine yönelmesinde Vardar’ın Mithat Alam Film Merkezi’nde verdiği “informal” eğitimin büyük rolü var: Vardar, yolu merkezin ‘kurgu odası’ndan geçen birçok öğrencinin kurguyla ve genel anlamda sinemayla tanışmasını sağlamış olan bir isim.

Kararı duyar duymaz, Altyazı Sinema Dergisi, Mithat Alam Film Merkezi bünyesinde çıkartıldığı dönemde yıllarca aynı çalışma ortamını paylaştığımız Özcan Vardar’a bağlandık. Sadece kararla ilgili konuşmadık, üniversitede yaşanan sürece dair de kendisinden bilgi aldık.

Film Kurgusu dersin önümüzdeki hafta başlayacaktı. Fakat rektör yardımcısı Fazıl Önder Sönmez imzalı bir notla iletilen karar sonucunda dersi açamayacaksın. Bu kararı nasıl değerlendiriyorsun?

Akademik kararlarda esasında bölüm kararları etkilidir. Hatta fakültenin bile değil bölümün kararının geçerli olduğu söylenir. Bölüm de, fakülte de bu dersi açtı. Şu an hâlâ açık görünüyor ders. Fakat bu teknik bir durum. Dün beni Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümü başkanı Aslı Tekinay bizzat aradı. Ders açma sürecinde bir görevlendirilme yazısı oluyor ve bu imzalanıyor rektörlükçe. O yazı imzalanmadan geri gönderilmiş. İliştirilen notta da benim formal eğitimim olmadığı bildirilmiş. Yani resmî bir yazı olarak verilmemiş, sadece bir yazıya not iliştirilip geri gönderilmiş dekanlığa. Ders sistemde, takvimde hâlâ görünüyor. Açılsaydı yarından (30 Eylül 2021) itibaren öğrenciler dersi alabiliyor olacaklardı.

Batı Dilleri ve Edebiyatları’nın tüm bölümlere sunduğu seçmeli derslerin birçoğu, akademik özerklik için verilen mücadelede yer alan hocaların derslerinin rektörlük tarafından engellenmesi sonucu artık verilemiyor.

Bölümün kararı akademik süreçlerde esastır. Rektörlüğün hiçbir şekilde akademik yetkinlik ölçme durumu yoktur. Bu idari hukukçulardan aldığımız bilgiye göre esasında hukuka da aykırıymış. Bölüm akademik kararı verir, bölümün kararı fakülteye gönderilir ve fakülte bunu onaylar. Rektörlüğün onaylama sürecinde akademik yetkinlik ölçülmez, hiçbir zaman bu yapılmadı. Üniversitenin geçmişine baktığımızda da, söz konusu alanda formal eğitimi olmasa da ders veren birçok etkin hocamız oldu. En başta da Mithat beyi (Alam) sayabiliriz. 25 yıl önce bugünkü gibi bir anlayış olsaydı Mithat Alam ders veremezdi. O zaman bu yönetim anlayışı olsaydı Mithat Alam Film Merkezi kurulamazdı, dolasıyla belki Altyazı dergisi de olmazdı, belki Boğaziçi Üniversitesi’nden birçok isim de şu an sinema sektöründe olmazdı… Sırf Mithat bey de değil, bir sürü başka örneği de var. Burada yapılan, Boğaziçi Üniversitesi’nin kültür dersleri geleneğine de darbe vurmak.

Bu süreç asıl olarak Can Candan’ın işten çıkartılması ve Feyzi Erçin’in yaz okulundaki derslerinin iptal edilmesiyle başladı. Seda Binbaşgil’in ve benim derslerimin kaldırılması da bu sürecin devamı.

Boğaziçi akademisyenlerinin işten çıkarılan ve ders vermesi için başlattıkları nöbet devam ediyor. 29 Eylül 2021. (fotoğraf: Ali Aktaş)

Bölüm ya da fakülte rektörlüğün bu kararına direnebilir mi? “Biz bu dersi açıyoruz” diyebilirler mi?

Ne öyle bir takatleri ne de yetkileri var. Sadece kınama mailları atılıyor. Destek mesajları yayınlıyorlar ama “biz rektörlüğe rağmen dersi açacağız,” demiyorlar, diyemiyorlar. Kararı aktarırken zaten bölüm başkanı bana desteğini iletti ve hocaların olduğu mail grubuna kınama maili gönderdi. Dersin iptal edilmesi ve bölümün içişlerine karışılmasının kabul edilemez olduğunu ifade etti. Benim dersimin ne gibi bir önemi olduğunu ve üniversitenin bu dersin iptaliyle birlikte neyi kaybettiğini anlatan bir maili bu, basına da yansıdı.

Şu an formal eğitimi olmayan birçok başka hocanın dersleri açılmış durumda, değil mi?

Benim dersim de açılabilirdi, hatta ben düne kadar açılacak zannediyordum. Akademik personel kartım sekreterliğe gitmiş ve 2025 yılına kadar geçerli. Buradan çıkan anlam, benim dersimin onaylandığıydı. Belki diğer hocaların derslerini de önümüzdeki dönem iptal edecekler, belki gözden kaçırdılar bazılarını. Çok büyük bir keyfiyet var. Bu dediğim gibi üzerinde ciddi bir kontrol mekanizması olan bir şey değil normalde; rektörlükte sadece imza atılır.

Özcan Vardar’ın gitarist olarak yer aldığı Bulu’suzluk Özlemi grubunun akademik özerklik için başlatılan direnişin 100. gününde verdiği konserden. (fotoğraf: Can Candan)

Protestoların görünür bir yüzü olman ve Bulu’suzluk Özlemi grubunda yer alman bu kararda etkili olmuş mudur?

Mutlaka bir etkisi vardır. Gerek Bulu’suzluk Özlemi gerekse de diğer eylemlerle bu kayyumluk düzenine karşı tavrımızı belirttik. Etkisi muhakkak çünkü hadi diyelim Feyzi’nin (Erçin) ya da benim formal eğitimim yok, peki Can Candan için ne diyecekler? Onu bambaşka bir sebep uydurarak işinden çıkarttılar. Bu isimlerin derslerinin ardı ardına iptal edilmesi tabii ki bir rastlantı değil.

Bir başka sebep de şu olabilir: Hâlâ İletişim Fakültesi’ni kurmak istiyorlar. Belki bir şekilde bunun altyapısını kurmaya çalışıyorlar. İlk önce bu kültür derslerini kaldırıp sonra “bir iletişim fakültesi ihtiyacı oluşmuştur” diyecekler belki. Son haftalarda sit alanlarının imara açılması da konuşulmaya başlandı çünkü. Kurmak istedikleri iletişim ve hukuk fakültelerine yer açmak için üniversitedeki, güney kampüsteki yeşil alanlara yeni binalar yapma gibi bir planları olduğu konuşuluyor. Bunlar hep birbirine paralel gidiyor. Kültür derslerini birer birer kapatıp, sonra belki Film Çalışmaları Sertifikası’nı da komple kaldırıp “size iletişim fakültesi kuracağız,” diyerek yine kendi yandaşlarını üniversiteye sokacakları bir yapıya doğru gitmek istiyorlar belki de. Uzun vadede yapmaya çalıştıkları şeyin bu olduğunu tahmin ediyorum.

Bulu’suzluk Özlemi grubunun üniversitede ders vermekte olan bir elemanı kaldı mı?

Aslında Alaz zaten bu kayyım sürecinde istifasını vermişti, başka üniversitede işe başladı. Benim ve Feyzi’nin dışındaki üyelerimizin dersleri devam ediyor. Sonuçta onlar tam zaman çalışan, kadrolu hocalar. Zaten ellerinde olsa rektörlüğe sırtını dönmüş, eylem yapmış herkesi işten atarlar. Ama özellikle tam zaman çalışan kadrolu personeli atmaları çok zor. O yüzden bizim gibi yarım zamanlı olanlardan başlıyorlar işe. Can Candan’ın durumu ise farklı bizden. FA kodlu derslerin tek kadrolu hocasıydı. Fakat sözleşmeli çalışıyordu ve her zaman yenilenen sözleşmesini bu yıl çeşitli bahanelerle feshettiler. Can bunun peşini bırakmıyor, dava açılmış durumda.

Derslerle ilgili belirsizlikten dolayı öğrencilerin sisteme girerek programı öğrendiğini duyduk. O nasıl oldu?

Dersler online mı olacak, yüz yüze mi olacak, bu durum tam bir fiyaskoya dönüştü bizim üniversitede. Kimse dersinin nasıl açılacağını bilmiyor ve bunlar bize tekrar tekrar soruldu. Bana da soruldu. Benim de dersim açılıyordu sonuçta. Bölümün açtığı derslerin yüzde 30’u yüz yüze olmak zorunda dediler. Hibrid, yani hem yüz yüze hem online olabilir mi diye konuşuldu vs. Birtakım Covid kısıtlamalarını uygulamaya çalıştılar ama üniversitenin koşulları buna uygun değil, imkân sağlamıyor. Bütün yurtlara tam kapasite öğrenci almak istediler ama olamadı. Bunlarla ilgili kararları bir türlü alamadılar.

Mesela, şehir dışından gelen 300 kadar öğrenciyi yerimiz yok diyerek geri göndermişler. Şimdiye kadar Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul dışından gelen öğrencilerine yurtta mutlaka yer sağlardı. Öğrenciler şimdi mağdur kaldı. En önemlisi öğrencilerin durumu. #Barınamıyoruz hareketinin ortaya çıkmasının nedenlerinden biri de kiraların aşırı derecede pahalanması. Mesela Hisarüstü’nde inanılmaz kiralar konuşuluyor. Ev yok. Sosyal medyada görüyorum, “odanızı paylaşır mısınız?” diye ilan verenler var. Öğrenciler sokakta kalmış durumda.

Kimisine yurt hakkı çıkmıyor, yurt hakkı çıkan öğrenci de bakıyor, tek dersi dışında hepsi online olmuş, o da haklı olarak, “ben niye geldim o zaman?” diyor. Yönetim bu konularda sürekli karar değiştirdiği için (mesela ders saatleri de son anda değiştirildi), öğrenciler de zeki oldukları için bulmuşlar bir yolunu ve sisteme girip derslere bakmışlar. Düşünün, biz hocalar olarak hangi ders online hangisi yüz yüze öğrencilerden öğreniyoruz. Ondan sonra sisteme düşüyor.

Şu an ne üzerine çalışmaktasın?

Emin Alper’in yeni filminin kurgusundayım. Emin, Antalya’ya gitmeden önce kurguyu belli bir seviyeye getirmeye çalışıyoruz.