Şu An Okunan
Gezi Tutukluları İçin Dayanışma Uluslararası Boyut Kazandı

Gezi Tutukluları İçin Dayanışma Uluslararası Boyut Kazandı

Gezi Davası tutukluları için dayanışma giderek genişliyor. Dava sürecinde yapımcı Çiğdem Mater’in sinemacılık faaliyetinden dolayı suçlanmış olması, sinemacıların güvenliği ve özgürlüğüne yönelik ciddi bir tehdit olarak görüldü, dayanışma kısa süre içinde uluslararası boyut kazandı.

Gezi Direnişi davasında mahkeme heyetinin verdiği mahkumiyet kararlarına tepkiler giderek büyüyor. Türkiye’de sinemacılar, aralarında meslektaşları Çiğdem Mater’in de olduğu sekiz kişi için verilen karara itiraz ettiler ve “protesto hakkının şeytanlaştırılması”nı sert ve kararlı bir dille eleştirdiler. Sinemacıların paylaşıma açtığı imza metni, kısa sürede büyük bir karşılık buldu. İki gün içinde beş binden fazla sinemacının metne imza attığı bildiriliyor.

Saat yönünde: Çiğdem Mater (üstte, ortada), Tayfun Kahraman, Mücella Yapıcı, Mine Özerden, Ali Hakan Altınay, Yiğit Ali Ekmekçi, Osman Kavala, Can Atalay.

Söz konusu sekiz kişi arasında, yapımcı Mater’in yanı sıra Türkiye’deki sinema kültürüne önemli katkılar sunmuş başka isimler de var. Yeni Film Fonu aracılığıyla Türkiye’deki bağımsız belgeselciliğe fayda sağlayan Anadolu Kültür yönetim kurulu başkanı Osman Kavala ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırıldı. 18 yıl hapis cezası alan isimler arasındaysa, Mater’in yanı sıra, belgeselci kimliğiyle de tanınan Mine Özerden ve başta Emek Sineması olmak üzere birçok kültür mekânının kamusal fayda doğrultusunda korunması için verilen mücadelelerde aktif rol oynamış Mücella Yapıcı, Can Atalay ve Tayfun Kahraman da var.

Çiğdem Mater’in mahkemede Gezi Direnişi üzerine -çekilmediği ortaya çıkan- bir belgeselden dolayı suçlanmış olması, davada verilen kararı sinemacıların güvenliğini ve özgürlüklerini tehdit eden bir boyuta taşıyor. Türkiye’deki sinemacılar ve sinema kurumları tarafından yapılan açıklamalarda bunun altının özellikle çizildiği görülüyor. Mater de cezaevinden gönderdiği mesajda hakkında verilen kararın bu yönüne vurgu yapmıştı.


Bir Adalet Parodisi

Öte yandan, Gezi Davası tutuklularının serbest bırakılması yönünde birçok uluslararası kurum da çağrı yaptı. 25 Nisan’daki kararın ardından Uluslararası Af Örgütü hızla bir rapor yayınladı ve davadaki usulsüzlüklere dikkat çekti. Davayı en başından beri yakından takip eden Af Örgütü, Osman Kavala’nın ağırlaştırılmış müebbete çarptırılmasının “insan haklarına büyük bir darbe” olduğunu yazdı. Aralarında Çiğdem Mater’in de bulunduğu yedi sanığın 18 yıla mahkum edilerek tutuklanmalarını örgütün Avrupa direktörü Nils Muižnieks bir “adalet parodisi” olarak andı.

İlerleyen günlerde mahkumiyet kararının yankıları uluslararası alanda büyüyerek devam etti. Özellikle sinema camiasından Çiğdem Mater ve diğer sanıklarla dayanışma mesajları yağdı. Karara tepki gösteren sinema basını, film endüstrisi kurumları ve meslek örgütleri, karara çeşitli mecralarda tepki göstererek tüm Gezi sanıkları ile dayanışma mesajları yayınladılar.

Variety dergisi yaptığı haberde Mater’in uluslarası film festivallerinde büyük başarılara imza atan ödüllü filmlerin yapımcısı olduğunun altını çizdi. Mater, Kaan Müjdeci’nin yönettiği ve Venedik’ten iki ödülle dönen Sivas (2010) Ahu Öztürk’ün büyük başarı getiren filmi Toz Bezi (2014) Seren Yüce’nin ilk uzun metrajı Çoğunluk (2015) gibi filmlerin ve Ai Weiwei’nin Human Flow (2017) belgeselinin Türkiye çekimlerinin yapımcılığını üstlenmişti. İddiaların asılsızlığına ve yargılanma sürecindeki usulsüzlüklere değinen makalede, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 2019 tarihinde verdiği Osman Kavala’nın derhal salıverilmesi yönündeki kararı hatırlatıldı.

Risk Altında Bir Sinemacı

Avrupa Film Akademisi (European Film Academy) yaptığı haberde Risk Altındaki Sinemacılar Uluslararası Koalisyonu’nun (ICFR) yaptığı çağrıya yer vererek, Çiğdem Mater’in derhal salınması talebini yineledi. Metinde, Mater’in gerek ulusal gerek uluslararası düzeyde bir yapımcı olarak sinema sanatına katkıları vurgulandı. ICFR’nin kaleme aldığı dayanışma mesajında ayrıca Mater’in duruşmaya bizzat katılmak için Almanya’dan Türkiye’ye geldiğinin altı çizildi ve mahkemenin kaçma ihtimali gerekçesiyle Mater’i tutuklanmasının absürtlüğüne vurgu yapıldı.

Çiğdem Mater

Sinemacıların kişisel güvenliklerine yönelik tehdit durumunda harekete geçen bir kurum olan ICFR’in açıklama yapması, Mater’in sinemacılık faaliyetinden dolayı cezalandırıldığı bilgisinin uluslararası alanda dolaşıma açılması anlamına gelmekte.

ICFR’in metninde ayrıca Mater’in savunmasından şu sözlere yer verildi: “Gezi Parkı protestolarına, parkın park olarak korunmasının yanında, bir sinemacı olarak da yer aldım. İddianamede yer aldığı gibi bununla ilgili film yapmadım ama yapmış da olabilirdim. Bunun konuşulacağı yer mahkeme değil sinema salonlarıdır.”

ICFR’nin çağrısı sosyal medyada sinema camiasının önde gelen isimleri ve kuruluşları tarafından yaygın olarak paylaşıldı. Uluslararası Rotterdam Film Festivali, Cineuropa ve Uluslararası Amsterdam Belgesel Film Festivali IDFA direktörü Orwa Nyrabia da çağrıya katılarak Mater’in derhal salınması çağrısında bulundu.

Uluslararası Berlin Film Festivali Berlinale de bir destek mesajı yayımlayarak, Çiğdem Mater’in tutuklanmasından duydukları endişeyi dile getirdi. Festival, sosyal medya hesaplarında şöyle yazdı: “Çiğdem Mater, Berlinale’nin dostudur. 2016 yılında Forum seçkisinde gösterilen Toz Bezi filminin yapımcısıdır. Berlinale, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin çağrısına katılarak sekiz sanığın acilen tahliyesini talep etmektedir.”

Uluslararası İnsan Hakları kuruluşu Article 19 de yayınladığı raporda İngiltere ve Galler İnsan Hakları Baro Komitesi (BHRC) ile birlikte, Kavala’nın ağırlaştırılmış müebbete ve yedi sanığın 18 seneye mahkum edildiği mahkeme kararını kınadığını duyurdu. Davayı, Türkiye’nin giderek vahimleşmekte olan insan hakları ihlallerinin son perdesi olarak anan Article 19, iddianamedeki boşluklara ve kanıt yetersizliğine vurgu yaptı ve bu yargı sürecini, insan hakları savunucularının susturulması maksatlı bir dizi girişimin bir parçası olarak yorumlayarak, sanıkların derhal salıverilmesi çağrısında bulundu.

“Çiğdem Mater’in Çekeceği Filmleriz”

Mahkeme kararını protesto etmek, Gezi mücadelesinin kitleselliğini ve temel taleplerini anımsatmak, Gezi tutsaklarıyla dayanışmak için dünyanın birçok kentinde eylemler düzenlendi. Amsterdam, Barcelona, Berlin, Paris ve New York’ta bir araya gelen kalabalıklar, tutukluların derhal tahliyesi talebini haykırdı. Amsterdam’daki bir pankartta Çiğdem Mater’in çekmediği bir filmden dolayı cezalandırılmasına vurgu yapılıyor ve sinemanın suç sayılması eleştiriliyordu: “Çiğdem Mater’in Çekeceği Filmleriz!” Dünyanın çeşitli kentlerindeki 1 Mayıs yürüyüşlerinde de Gezi pankartları göze çarptı.

Ayrıca Gezi tutsaklarıyla dayanışma için bir mektup kampanyası başlatıldı. Geziye Özgürlük sosyal medya hesabından yapılan çağrıyla, Bakırköy Kadın Ceza İnfaz Kurumu’nda tutulan Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater ve Mine Özerden’e, Silivri’de tutulan Tayfun Kahraman, Can Atalay, Hakan Altınay ve Osman Kavala’ya mektuplar gönderiliyor. Çiğdem Mater’e Özgürlük hesabı şöyle yazdı: “Yazıyoruz, çiziyoruz, Çiğdem’e postalıyoruz. Aramıza duvarlar, demir parmaklıklar koysalar da vazgeçmiyoruz.”