Şu An Okunan
Gezi Davası: Adaletsizlik Onandı

Gezi Davası: Adaletsizlik Onandı

Çekilmemiş bir belgeselin, film festivallerinde yapılmış görüşmelerin, video kaydetmenin, yani sıradan ve meşru sinemacılık faaliyetlerinin aleyhte delil sayıldığı Gezi Davası’nda en yüksek mahkeme konumundaki Yargıtay kararını açıkladı. Kültür alanına katkılarıyla bilinen Osman Kavala’nın müebbet hapis cezası onandı. Mücella Yapıcı, Yiğit Ali Ekmekçi ve Hakan Altınay’ın mahkûmiyet hükümleri bozulurken, sinemacı Çiğdem Mater ile Mine Özerden’in, şehir plancısı Tayfun Kahraman ve avukat/milletvekili Can Atalay’ın 18 yıllık hapis cezaları onandı.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Gezi Direnişi davasında yargılanan sekiz kişiye ilişkin kararını açıkladı. Kültür alanına katkılarıyla bilinen iş insanı ve hak savunucusu Osman Kavala‘nın müebbet, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili, avukat Can Atalay, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) yöneticisi, şehir plancısı Tayfun Kahraman, film yapımcısı Çiğdem Mater ve sinemacı Mine Özerden‘in 18’er yıl ağır hapis cezalarını onadı. Daire mimar/kent hakları savunucusu Mücella Yapıcı, hak savunucusu/eğitimci Yiğit Ali Ekmekçi ile Açık Toplum Vakfı yöneticisi Hakan Altınay‘ın mahkûmiyet hükümlerini bozdu, tutuklu bulunan Yapıcı ve Altınay için adli kontrolle tahliye kararı verildi.

Osman Kavala, TRT Tabii yapımı Metamorfoz dizisi aracılığıyla da itibarsızlaştırılmaya çalışılmış, dizinin davayı etkileme amacı güttüğü dile getirilmişti.

25 Nisan 2022’de karara bağlanan Gezi Direnişi davasında Çiğdem Mater, Mine Özerden Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Hakan Altınay ve Yiğit Ekmekçi 18 yıl hapis cezasına, Osman Kavala ise ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 25 Nisan 2022’de verdiği karara ilişkin temyiz incelemesini tamamladı. Yüksek mahkeme, Kavala hakkında “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” iddiasıyla verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası kararını onadı. Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater hakkındaki 18 yıl hapis cezası şeklindeki mahkûmiyet hükümlerinin de onanması yönünde karar çıktı.

Türkiye’nin dört bir yanından milyonlarca yurttaşın katıldığı Gezi eylemleri sürecinde Taksim Dayanışması tarafında yapılan paylaşımlar ve eylem çağrılarının “eylemcileri tahrik ederek şiddet olaylarının tırmanmasına neden olduğu” iddia edildi. Kavala’nın eylemlerin gerçekleştirilmesinde “baş aktör” olduğu öne sürülen kararda Atalay ve Kahraman’ın, eylemlerinin başlamasına yönelik eylemlerde bulunduğu öne sürüldü. Kararda, “Gezi Parkı eylemleri sürecinde yaptıkları provokatif paylaşımlar ve eylem çağrıları ile eylemcileri tahrik ederek şiddet olaylarının tırmanmasına neden olan Taksim Dayanışması’nı yönlendirdikleri, Gezi Parkı eylemlerinin gerçekleştirilmesindeki organizasyonda baş aktör olan ve bu eylemleri finanse eden diğer sanık Mehmet Osman Kavala ile de irtibatlı olarak birlikte hareket ettikleri anlaşılmakla, bu şekilde vuku bulan eylemleri, TCK’nın 312/1. ve 37/1. maddeleri kapsamında hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçunu oluşturduğu halde, delillerin takdir ve değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etmeye yardım suçundan mahkûmiyetlerine karar verilmesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır,” denildi.

Mücella Yapıcı: İçerideki canlarımızı bir an önce çıkarmamız lazım


Kararda Hakan Altınay, Yiğit Ekmekçi ve Mücella Yapıcı’ya yöneltilen suçlamaların “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” kapsamında olmadığı; Altınay, Ekmekçi ve Yapıcı’nın eylemlerinin, “toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet” kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ifade edildi. Mahkûmiyet hükümleri bozulan Yapıcı ile Altınay’ın adli kontrol hükümleri uygulanarak tahliyesine karar verildi. Kararın ardından Mücella Yapıcı, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nden, Hakan Altınay ise Silivri Cezaevi’nden tahliye edildi. Yapıcı, tahliye edildikten sonra yaptığı ilk açıklamada “Hiçbirimizin suçu yoktu. Bu nasıl bir adalet anlayabilmiş değilim. Ben burada canlarımı bıraktım çıkıyorum. İçeride olan canlarımızı bir an önce çıkarmamız lazım. Böyle bir adaletsizliği hak etmiyor bu ülke,” dedi.

Karara tepki yağdı

İfade özgürlüğünün ve toplantı yürüyüş özgürlüklerinin yanı sıra kültür-sanat faaliyetlerini, video ve film üretimini de suç kapsamına dâhil eden dava pek çok hukukçu tarafından tarihte eşine az rastlanır bir hukuksuzluk olarak değerlendiriliyor. 28 Eylül’de akşam saatlerinde cezaların onandığına yönelik kararın çıkması kamuoyunda büyük tepki topladı. Siyasi partilerden sivil toplum kuruluşlarına, kültür sanat çevrelerinden yurttaşlara pek çok kişi ve kurum karara tepki gösterdi. Sosyal medyada “Gezi onurumuzdur, yargılanamaz”, “Hepimiz Gezi’deydik” etiketleriyle çok sayıda paylaşım yapıldı.

25 Nisan 2022’de karar açıklanırken; Tayfun Kahraman, Mücella Yapıcı ve Can Atalay.

Avukat Akın Atalay TİP’ten milletvekili seçilen Can Atalay için Yargıtay’a yapılan başvurunun reddedildiğini, ancak Anayasa Mahkemesi’nin Atalay’ın bireysel başvurusunu 5 Ekim’de görüşme kararı aldığını hatırlattı. Milletvekili seçildikten sonra tahliye olan Enis Berberoğlu’na dikkat çeken Atalay, kararı şöyle yorumladı: “Kararın haksızlığı, hukuksuzluğu, adaletsizliği bir yana, hadi diyelim ki, ‘biz suçlu bulduk ve kararı onadık’ dediniz… Peki ama, daha önce Enis Berberoğlu hapis cezası kararını onarken, Anayasanın 83/3. maddesini belirterek, ‘hükmün infazı milletvekilliği görevi sona erince yerine getirilebilir’ diyerek tahliye etmiştiniz. Şimdi Anayasanın 83/3. maddesini de mi fiilen kaldırdınız yani… Böyle bir yetkiniz de mi var? Anayasanın farklı bir yoruma olanak vermeyen apaçık ve net emrine rağmen Can Atalay için neden tahliye kararı vermediniz? Yargıtay gibi bir kurumun, Anayasa Mahkemesinin dosyayı gelecek hafta görüşeceğini ve tutukluluğun hukukiliği konusunda bir karar vereceğini duyurmasından saatler sonra, verilecek olası bir ihlal kararını boşa düşürmek için talebe rağmen duruşma da yapmadan hemen kararı onaması, Yargıtay tarihine kara bir leke ve büyük bir skandal olarak geçmiştir. Yargıtay, Anayasa Mahkemesinin incelemesinden hemen önce güya hükmü onayarak tutukluluk durumunu sona erdirmiş, Anayasa Mahkemesinin tahliyeyi gerektirecek olası bir ihlal kararını engellemeye çalışmıştır.”

Türkiye İşçi Partisi, TİP milletvekili seçilen Atalay’ın cezasının onanmasına ilişkin “seçme ve seçilme hakkının ihlali” dediği açıklamasında “Bu hukuksuzluğun, keyfiliğin, eziyetin üstüne özgürlüğümüz için yürüyeceğiz,” ifadelerini kullandı. TİP Genel Başkanı Erkan Baş da Atalay başta olmak üzere tüm Gezi tutsakları için 1 Ekim’de Hatay’dan Ankara’ya yürüyeceklerini duyurdu.

Yeşil Sol Parti cezaların onanma kararını “siyasi rehin almanın devamı” olarak yorumladığı açıklamada direniş mesajı verdi: “Gezi tutsaklarına verilen cezanın onanması rehin alma siyasetinin devamıdır. Rehin tutmak istedikleri Gezi tutsakları değil halkların özgür, eşit, insanca yaşama talebidir.  Bu karar aynı zamanda Can Atalay’ı Meclis’e gönderen Hatay halkının iradesini tanımamaktır. Adaletsizliğe ve irade gaspına karşı mücadelemizi sürdüreceğiz, tüm arkadaşlarımız özgür oluncaya dek direnmeye devam edeceğiz.”

Tayfun Kahraman’ın eşi Meriç Demir Kahraman, milyonlarca insanın katıldığı eylemlerin faturasının beş kişinin sırtına yüklendiğini ifade ederek Yargıtay kararına tepki gösterdi: “Herkes oradaydı! Hepimiz Gezi’deydik! Buramıza kadar gelmişti, nefes alamıyorduk, çığlık atmak istiyorduk, birbirinden farklı ama aynı derdi paylaşan milyonlardık! Bizim çocuklar dövüldü, bizim çocuklar yuhalatıldı, bizim çocuklar öldü! Anlamadılar, dinlemediler, kulak ardı ettiler. Komplo teorileriyle eşim de dahil bir grup insanı tutsak aldılar. Şeytanlaştırmaya çalıştılar, her gün üstümüze geldiler, bu insanların bir ailesi var mı demediler, çocukları olduğunu düşünmediler! Bugün de eşim, meslektaşım Tayfun Kahraman’ın 18 yıl hapis cezasını onadılar. Milyonluk Gezi’nin faturasını 5 kişiye kestiler. Yine nefes alamıyoruz, yine çığlık atmak istiyoruz! Ve ben Vera’ya ne diyeceğimi bilmiyorum! Arayan, soran herkese teşekkürler. Bu dava bitmedi. Adalet arayışımız bitmedi. Hepinize daha çok ihtiyacımız var bundan sonra, haklı çığlığımızı kimse susturamayacak!”

Adalet Nöbeti’nin 522. gününde TMMOB’un Karaköy binasının önünde buluşuldu ve karar protesto edildi. (Gezi Savunması, 29 Eylül 2023)

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Yargıtay, bir demokrasi mücadelesi olan Gezi Parkı Direnişinin, talimatla ‘suç” gösterilmesi utancına ortaklık etmiştir. Unutulmamalıdır ki; Gezi direnişi, demokrasi tarihimizde özgürlüğü haykıran gençlerin gür sesidir. Bu sesi hiçbir güç kısamaz! Bu karar büyük bir utançtır!” paylaşımında bulundu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu ise adalet arayışını sürdüreceklerini belirtti: “Yol arkadaşım sevgili Tayfun Kahraman’ın da aralarında bulunduğu Gezi Davası sanıklarına verilen cezanın onandığını üzülerek öğrendim. Demokratik hukuk devleti mücadelemizi ve adalet arayışımızı sonuna kadar sürdüreceğiz. Devletin dini adalettir.”

Susma Bitsin: Çekilmemiş belgesel delil sayıldı

Susma Bitsin’den yapılan açıklamada çekilmemiş bir belgeselin suç sayıldığı davada 18 yıl hapse mahkûm edilen Çiğdem Mater’le Mine Özerden başta olmak üzere tüm Gezi tutuklularıyla dayanışmanın süreceği aktarıldı: “Yargıtay’ın Gezi Parkı davasında, Osman Kavala’nın müebbet, milletvekili ve avukat Can Atalay, TMMOB yöneticisi şehir plancısı Tayfun Kahraman, film yapımcısı Çiğdem Mater ve sinemacı Mine Özerden’in 18’er yıl ağır hapis cezalarını onadığı haberiyle sarsıldık. Çekilmemiş bir belgeselin delil sayıldığı bir iddianame sonucu 18 yıla mahkûm edilen arkadaşımız Çiğdem Mater’in, Mine Özerden’in ve tüm Gezi tutuklularının yanındayız! Çünkü Gezi onurumuzdur.”

Yargıtay’ın kararı, koğuş arkadaşları Çiğdem Mater ile Mücella Yapıcı’yı ayırdı. Mater’in 6 Şubat depremleri sonrasında Yapıcı’yla gerçekleştirdiği söyleşi Deprem Dersleri (2023) adıyla filme aktarılmıştı.

İnsan Hakları Derneği’nden yapılan açıklamada, “Gezi Davası’nda çıkan karar Türkiye’de yargının siyasallaştığının ilanıdır.  İnsan hakları savunucuları susturulamaz!” denildi.

Mor Dayanışma “İktidara peşkeş çeken yargının adaletsizliğine karşı mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz! Mücella Yapıcı gibi Gezi’nin diğer direnişçileri serbest bırakılana dek takipçisiyiz!” dedi.

Hakikat Adalet Hafıza Merkezi ise dava sürecini ve yaşanan ihlalleri özetleyen kısa bir rapor sundu. Gezi Direnişi protestolarını kriminalize eden davanın önce beraatla sonuçlandığını ancak ikinci yargılama sonunda, dosyaya yeni bir delil sunulmadığı halde, ağır hapis cezaları verildiğine dikkat çekilen raporda, “Türkiye, Azerbaycan’dan sonra ihlal prosedürü işletilen ikinci ülke olarak tarihe geçerken, bu durum antidemokratik ve hukuk dışı uygulamaların uluslararası yükümlülükleri dahi tanınmayacak dahi tanımayacak düzeyde düşmanca bir tutumdan kaynağını aldığını bir kez daha gösterdi,” denildi.