Şu An Okunan
Salonlar Karantinada, Destekler Yetersiz

Salonlar Karantinada, Destekler Yetersiz

Yazı: Enis Köstepen

Türkiye’de de pandemiyle birlikte salonların geleceği bir süredir tartışılmakta. Fakat başta bağımsız salonlar olmak üzere sinema sektörünün desteklenmesi konusunda etkin politikalar gündeme gelmemekte. Sinema salonlarının bir sene içinde kaybettiği seyirci sayısını ne zaman geri kazanacağını kimse bilmiyor. 30 Ekim 2020 tarihinde, Açık Radyo’da yayınlanan Fasikül programımızın konuğu olan yapımcı Serkan Çakarer’in belirttiği üzere sinema salonları 16 Mart 2020 tarihli İçişleri Bakanlığı genelgesinin ardından Temmuz 2020’ye kadar kapalı kaldılar. Temmuz’da başlayan kısmi açılma sonrasında, salonlar 17 Kasım 2020’deki kısıtlamalar doğrultusunda yıl sonuna kadar tekrar kapatıldı. İlk kapanmanın ardından, salonların açıldığı Temmuz-Eylül 2020 döneminde önceki seneye kıyasla %93’lük bir küçülme görüldü. Çakarer’in belirttiği üzere aynı dönemde Fransa’daki küçülme ise %60 civarındaydı. Benzer bir bilgiyi yakın zamanda Sinema Salonları Yatırımcıları Derneği (SİSAY) Genel Sekreteri Fevzi Genç de dile getirdi. Genç’in ifadelerine göre Avrupa genelinde sinema seyircisinde gerileme yüzde 50-60 civarındayken, Türkiye’de ise yüzde 90’larda gerçekleşti. Türkiye sinema sektöründeki küçülmenin daha büyük olmasının sebepleri arasında AVM’lerdeki salonların sayısının yüksekliği ve sinema seyircisinin pandemide AVM’lere gitmeye çekinmesi, Türkiye’de zaten bir süredir devam eden ekonomik krizin pandemiyle ağırlaşması ve hem büyük ABD yapımlarının hem de yerli popüler yapımların vizyon tarihlerini ertelemesi sayılıyor. 

Sinema salonlarının böylesi zor bir süreci atlatmasını sağlayacak yeterli destek mekanizmaları geliştirilmezken, bir yandan da global dağıtım sistemi dönüşüyor. 

Sinema salonlarının böylesi zor bir süreci atlatmasını sağlayacak yeterli destek mekanizmaları geliştirilmezken, bir yandan da global dağıtım sistemi dönüşüyor. Pandeminin başladığı ilk dönemde Altyazı Fasikül’ün düzenlediği Sinema Nereye? tartışmasında dağıtımcı-yapımcı Ersan Çongar ve yapımcı Serkan Çakarer’in belirttikleri üzere, pandeminin en büyük etkisi dağıtım süreçlerindeki ‘pencere’ sisteminin dönüşümünün hızlandırılması olacaktı. Bu öngörü yakın zamanda Warner Bros’un açıklamasıyla doğrulanmış oldu. Warner Bros., 2021 için dağıtmayı planladığı tüm filmleri aynı anda hem sinemalarda hem de yine Warner Bros.’un da bağlı olduğu Warner Media’a ait HBO Max’ta göstereceğini duyurdu. Pencere sistemine göre bir film genelde önce salonlarda, sonra satılık DVD’de, ardından kiralık DVD’de ve dijital kirala-izle platformlarında (TVOD), daha sonra üyelik ile izlenen TV’lerde (Pay TV) ve üyelik ile izlenen  platformlarda (SVOD), son olarak da ücretsiz TV kanallarında erişime açılıyor. Böylece her mecra bir diğerini bekliyor. Pencerelerin süresi bazı ülkelerde katı regülasyonlarla bazı ülkelerde ticari teamüllere göre belirleniyor. Artık bu pencerelerin birbirlerini bekleme süreleri ya azalıyor ya Warner Bros. örneğinde olduğu gibi senkronize dağıtım yaygınlaşıyor ve salonlar önceliklerini yitiriyorlar. Warner Bros.’un açıklamasıyla tüm dünyada hızlanması beklenen dönüşümden salonların ne ölçüde etkileneceği, nasıl uyum sağlayacağı büyük bir soru işareti. Hele ki sinema salonlarının pandemi öncesi doluluk oranlarına ne zaman dönebileceği belirsizliğini korurken. 

Türkiye’deki Pencereler

Pandeminin biraz öncesine gidersek Türkiye’de salonlara dair tartışmaları geniş bir kamuoyu bir süredir takip ediyor. 2018’nin sonunda “popcorn krizi” olarak gündeme oturan sinema salonlarının promosyon yöntemlerine yapımcıların itirazı, akabinde çıkan yeni sinema yasası ile yapımcıların isteği doğrultusunda çözülmüştü. Aynı sürecin devamında BKM’nin Organize İşler 2: Sazan Sarmalı’nı (2019) Netflix, film vizyonda ikinci haftasındayken göstermeye başlayınca yerli ‘pencere’ tartışması başlamış, 22 Ekim 2019’da Resmi Gazete’de yayınlanan ‘Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’ ile bir sinema filminin gösterime çıktıktan sonraki 5 ay içinde TV veya dijital platformlarda yayınlanamayacağı belirtilmişti.

Türkiye’de sinema sektörü pencere tartışmasında yeni bir aşamaya pandemide Başka Sinema ve Blu TV’nin işbirliği ile geçti. Başka Sinema salonlar kapanınca gösterime sokamadığı bazı filmleri doğrudan Blu TV’de öde-izle seçeneğiyle gösterime sundu. Burada yaratılan gelirin bir bölümü de Başka Sinema ağında yer alan salonlara aktarıldı. Fakat bu yöntem beklentileri karşılamamış olmalı ki bu işbirliği sinemaların kapalı olduğu diğer aylarda devam etmedi. Fakat etkisinin ötesinde, yöntemin kendisi bile sinema salonlarının itirazına sebep oldu ve İrfan Demirkol’un başkanlığındaki SİSAY salonlarda gösterilmemiş filmlerin bu şekilde seyirciyle buluşmasının salonların zararına olacağını belirtti. Salonların akıbeti, pandeminin henüz başında Başka Sinema ve BluTV’nin bu ortaklığına itirazlarla gündem yaratırken, Avrupa’da sinema salonları için çeşitli destek planları açıklanıyor, Türkiye’de ise Kültür ve Turizm Bakanlığı bir destek planı açıklamıyordu. Ancak geçtiğimiz günlerde, salonlar tekrar kapatıldıktan sonra 15 milyon TL’lik bir destek açıklandı. Bunun salonlara ne ölçüde destek olacağını, salonları etkileyen diğer dinamiklerle ele almak kaçınılmaz. 2020 Mart’ında vizyona girmeyi planlayan Ezel Akay’ın 9 Kere Leyla’sı da önce vizyon tarihini erteledi, ardından da sinemalara girmeden doğrudan Netflix’te 4 Aralık 2020’de yayına girdi: Bir sinema filmi olarak planlanmış iken bir Netflix filmi oldu. İstanbul, Adana ve Antalya Film Festivallerinde Türkiye galalarını yapan filmlerin ne zaman ve nasıl sinemalarda gösterileceği, gerek popüler gerek bağımsız yapımların önümüzdeki dönemde ne zaman ve nasıl vizyona gireceği belirsizliğini koruyor.  

Nuri Bilge Ceylan’ın Uzak (2002) filminde Beyoğlu Sineması fuayesi.

Sinema Sektörü ve Pandemi Destekleri 

Bu şartlar altında, Aralık ayında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sinemalara vereceği desteğe dair açıklaması basında yer almaya başladı. 15 Milyon TL olacağı duyurulan bu destek bir pandemi desteği gibi sunulsa da, esasında Sinema Genel Müdürlüğü’nün geçtiğimiz sene vermeye başladığı Yerli Film Gösterim Desteği bütçesinin ona katlanmış hali. 2020’de 10 salon işletmesine verileceği açıklanan 1.3 Milyon TL’lik destek 2021 için 15 Milyon TL’ye çıktı. Eğer geçen seneki salon başına verilmesi planlanan ortalama 80.000 TL’lik destek miktarı devam ederse bu sene de yaklaşık 200’e yakın sinema salonu desteklenmiş olacak.

Sinemaların ne zaman açılacağı dahi belli değilken, Yerli Film Gösterim Desteği’nin salonların gerçek ihtiyaçlarına denk düşmediğine dair itirazlar oldukça anlaşılır.

Sektörde bu desteklerin zincirlere değil, özellikle de Anadolu’daki bağımsız salonlara verileceği konuşuluyor ve bakanın açıklamaları da bu yönde. Ancak henüz destek kararları açıklanmış değil, başvurular yapılmakta. Ayrıca, her ne kadar pandemi bütçeyi artırmış olsa da, bu desteği almanın bürokratik süreci değişmemiş durumda: Destek yerli filmlerin gösterimine dönük kurgulandığı için desteği alan salonların bir yılda 12 hafta boyunca, 12 adet Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteklediği yerli filmi gösterimde tutması gerekiyor. Her hafta sadece bir adet bakanlık destekli film gösterebiliyorlar. Üstelik, günde en az üç seans gösterilmesi şart koşulan bu filmlerin seanslarının iki tanesi de 16:00 sonrası olmak durumunda. 2020’de sinemaların kapalı olduğu dönemde bu 12 filmi göstermek desteğe hak kazanan kimi salonlar için zaten mümkün olmamış. Kendilerine taahhüt edilen 2020 desteğini bile yıl içinde alamamışlar. 2020’de yarım kalan destekleri 2021’de tamamlamaları için ek süre verilecek. Fakat bu durumda da hem 2020’den yarım kalan desteği, hem de 2021 için verilecek desteği almak için sinema salonlarının programlaması gereken yerli film sayısı artacak. Salonların ne zaman açılacağı da belirsizliğini koruduğu düşünülünce, tıpkı 2020’de olduğu gibi 2021 desteğinin de yıl içinde tamamının alınamama ihtimali yüksek. 2021’de sinemaların ne zaman açılacağı ve en az 12 filmlik programların yapılıp yapılamayacağı dahi belli değilken, bu desteğin salonların gerçek ihtiyaçlarına denk düşmediğine dair itirazlar oldukça anlaşılır.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı beyoglu-1024x683.jpg
Pandemi koşullarında Beyoğlu Sineması fuayesi, 2020.

Pandemi sürecinde salonlara yapılan tek destek 2020 sonuna kadar sinema biletlerine uygulanan KDV oranının %1’e düşürülmesi oldu. Salonların bu indirimi bilet fiyatlarına yansıtıp yansıtmadıkları bilinmiyor; iki durumda da KDV indiriminden ne ölçüde bir yarar sağladıklarına dair bir veri elimizde yok. Fakat bu indirimin Temmuz’da açıklandığını ve salonların Kasım’da tekrar kapandığını düşünürsek etkisinin sınırlı olacağını öngörmek zor değil. Desteklerden bahsederken, sinemanın emekçilerine dönersek de, sinema-TV sektöründe çalışanlara dönük maddi destek ise Sinema TV Sendikası ve İKSV’nin girişimiyle Netflix’in sağladığı 4 milyon TL’lik kaynak oldu. Bu kaynak seçilen başvuru sahiplerine 2.500 TL verilerek aktarıldı. 

Her ne kadar 17 Kasım 2020’de duyurulan ikinci kapatılmayı cumhurbaşkanı “sektörün talebi doğrultusunda” diye ifade etmiş olsa da, sektörün bütün aktörlerinin  talepleri ve durumu konusunda veriye dayalı analizler ve politika önerilerinin tartışıldığını görmüyoruz. Henüz sektör, set çalışanından dağıtımcısına, salon işletmecisinden yapımcısına bir araya gelip ortak taleplerini yüksek sesle dile getirmiş değil.