Şu An Okunan
Sinemacılar Yargılanıyor

Sinemacılar Yargılanıyor

Sibel Tekin

16 Ocak 2024: ‘Karanlıkta Başlayan Hayat’ adlı belgeseli için yaptığı çekimler nedeniyle yargılanan Sibel Tekin‘in davası beşinci duruşmada MİT’e kadar uzandı. Önceki duruşmalarda Tekin’in çekimlerinde ‘örgüt için keşif yaptığına dair bulgu olmadığını’ söyleyen bilirkişi raporları mahkemeyle paylaşılmıştı. Bu duruşmada da Tekin’e ait bilgisayardaki görüntülerin gazetecilikle ilgili olduğu avukatları tarafından belirtildi. Buna karşın beraat kararı yine çıkmadı. Savcının isteğini mahkeme heyetinin kabul etmesi üzerine, Sibel Tekin’e dair MİT’te bir rapor olup olmadığı incelenecek, mahkeme bu konuda MİT’ten yazı bekleyecek. Bir sonraki duruşma 5 Mart 2024 günü, saat 11.15’te.

5 Aralık 2023: Sibel Tekin, gün aydınlanmadan işe gidenleri konu alan belgeseli için yaptığı çekimler öne sürülerek “örgüt talimatıyla keşif yapmak” suçlamasıyla yargılanıyor. “Keşfe yönelik bulgu olmadığı” yönündeki bilirkişi raporlarına rağmen dördüncü duruşmada da karar çıkmadı.

Gün aydınlanmadan işe giden insanları konu alan ‘Karanlıkta Başlayan Hayat’ adlı belgeseli için çekim yaparken gözaltına alınıp 17 Aralık 2022’de tutuklanan Sibel Tekin hakkındaki iddianame hazırlandı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede Tekin’in “karanlıkta çekim yapması” olağandışı bulunuyor, hakkında örgüt üyeliğinden ceza istenirken hangi örgüt olduğu belirtilmiyor. İddianamade, bu çekimlerde infaz koruma memurlarının olduğu servis aracı ile yoldaki polis noktasının da görüntülediği söylenerek, Tekin’in “örgüt talimatıyla keşif yaptığı” iddia ediliyor.
Davanın ilk duruşması 23 Şubat’ta Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmayı Tekin’in çok sayıda belgeselci arkadaşı, Disk Basın-İş, BSB, ÇGD, İHD, MLSA, Eğitimsen No.5, Ankara Kadın Platformu, Uçan Süpürge temsilcileri ve HDP milletvekili Erol Katırcıoğlu da takip etti. Duruşmada varılan ara kararda, bilirkişi incelemesi yapılacak dijital materyallerin dışındaki materyallerinin Tekin’e iade edilmesine, adli kontrol imza şartının kaldırılmasına ve yurtdışı çıkış yasağının devamına karar verildi.
MLSA’nın duruşmayla ilgili haberine göre Tekin yaptığı savunmada, yaz saatinin kalıcı olmasıyla ilgili bir belgesel yapmak istediğini, ancak pandemi nedeniyle çekimlere geç başlayabildiğini belirterek şu ifadeleri kullandı: “Karanlık başlayan hayat beni de etkiliyor, pek çok kişi gibi. İnsanların yüzünü çekmemek için arkası dönük olanları çektim. Işıkla aydınlatılmış okul binalarını çektim.” Hâkimin, “Çekim yaparken üniformalı kimseyi çektiniz mi?” sorusu üzerine ise Tekin, “Üniformalı kimseyi çekmedim, karanlıkta olduğu için de üniforma görmedim. Görsem çekmezdim. Ben kalabalığı işe giden insanları çekmeye çalıştım. TEM sağlık muayenesine götürülene kadar neyle suçlandığımı dahi bilmiyordum” dedi.
Sibel Tekin’in hafızasını yaşattığı, Ölüm Ne Yana Düşer Usta (2019) adlı belgeselinin de önemli bir parçası olan 10 Ekim Katliamı davasının da görüldüğü Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerçekleşen dava, 8 Haziran 2023 tarihine ertelendi.


Çayan Demirel / Ertuğrul Mavioğlu – Bakur

14 Aralık 2023: İstinaf mahkemesinin yönetmenler Çayan Demirel ve Ertuğrul Mavioğlu’na verilen 4 buçuk yıl hapis cezası hükmünü bozmasının ardından yeniden görülemeye başlanan Bakur davasında karara varıldı. Çayan Demirel’in SEGBİS yoluyla Çağlayan Adliyesi’nden bağlandığı duruşmada, Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesi, filmin yönetmenleri Ertuğrul Mavioğlu ile Çayan Demirel’e “örgüt propagandası yapmak” suçlamasından 1 yıl 13 ay hapis cezası verdi.

Çayan Demirel (ortada önde), arkasında annesi ve etrafında sinemacı dostları.

Böylelikle ilk davada verilen karar, azaltılarak tekrar edilmiş oldu; belgesel yapmak mahkeme tarafından suç kabul edildi. 2015’te geçirdiği kalp krizi sonrasında hayatını yüzde 99 engelli durumda sürdüren ve tedavi süreci devam eden Demirel’e tekrardan hapis cezasının verilmesi tepki uyandırdı. Mahkemenin verdiği ceza, Demirel’in hapis yatmamasını mümkün kılacak limitin üstünde. Kararı istinafa taşıma yolu açık. Ayrıntılar için: MLSA

28 Mart 2023: Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesi, belgeselin yönetmenlerinden Ertuğrul Mavioğlu’nun temyiz incelemesi için yargıtayda bulunan bir diğer dosyasının akıbetinin beklenmesine karar verdi. Dava, 20 Haziran 2023 tarihinde görülmeye devam edilecek.

26 Mayıs 2022: İstinaf mahkemesinin bozma kararının ardından yeniden görülmeye başlanan Bakur davasının ilk duruşmasında mahkeme davayı 22 Eylül 2022 tarihine erteledi. Yurtdışına çıkış yasağı kaldırılan yönetmen Çayan Demirel’in avukatı Meral Hanbayat Yeşil duruşma çıkışı değerlendirme yaptı. Yargıtaydaki diğer dosyasının Bakur dosyası ile irtibatı henüz incelenmeyen Ertuğrul Mavioğlu’nun yurtdışı yasağı devam ediyor.

Çayan Demirel’in avukatı Meral Hanbayat Yeşil duruşma çıkışı süreci değerlendirdi.

Bakur (2015) belgeselinin yönetmenleri Çayan Demirel ve Ertuğrul Mavioğlu’nun “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla yargılandıkları dava yedinci duruşmasında, 18 Temmuz 2019 tarihinde karara bağlanmıştı. Davanın görüldüğü Batman 2’inci Ağır Ceza Mahkemesi, Demirel ve Mavioğlu’na 3’er yıl hapis cezası verdi, “suçun basın yayın yoluyla işlendiği” gerekçesiyle cezayı 4’er yıl, 6’şar aya çıkardı. Ayrıca yönetmenler hakkında yurt dışına çıkış yasağı getirildi. Demirel ve Mavioğlu’nun son savunmalarını yapmalarını beklemeksizin mahkemeden çıkan kararın ardından 20 Temmuz 2019 tarihinde İstanbul Hill Otel’de düzenlenen basın açıklamasına sinema sektörünün önde gelen isimleri ve milletvekillerinin yanı sıra çok sayıda destekçi katılmıştı. Oyuncu Nur Sürer, Bakur Belgeseliyle Dayanışma Platformu adına okuduğu basın açıklamasında kararın “Türkiye’de üretimde bulunan tüm sinemacılara yönelik doğrudan bir ifade özgürlüğü ihlali ve tehdit niteliğinde” olduğunu belirtmişti.

İstinaf mahkemesinin Şubat 2022’de medyaya yansıyan hükmü bozma kararı sonrasında Bakur davası Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yeniden görülmeye başlandı.


Özay Şahin


Sinemacı Özay Şahin, “propaganda-ajitasyon çalışmaları yürütmek” ve “yardım-yataklık” gibi iddialarla 2012’den beri tutuksuz yargılanmaktaydı. İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada dokuz yılın ardından karara varıldı ve Şahin’e “terör örgütüne yardım”dan 1 yıl 13 ay hapis cezası verildi. Şahin, karara itiraz ederek istinaf mahkemesine taşıdı. 2023’un Aralık ayında erişilen karara göre istinaf mahkemesi (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi) Şahin’e verilen 25 ay hapis cezasını onadı. Karar Yargıtay’a taşınacak.

İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği, istinaf mahkemesinin onadığı hükümde, Şahin’in, “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte”, “örgüte bilerek isteyerek yardım etmek suçunu işlediği” belirtiliyor. Buna gerekçe olarak Şahin’in “terör örgütü lehinde veya örgütün propagandasının yapıldığı filimler çekmesi” de gösteriliyor fakat filmlerin isimleri belirtilmiyor.

Savcının mütalaasında Şahin’e yöneltilen suçlamalar arasında Ben Uçtum Sen Kaldın (2012) belgeselinin çekimleri de yer almaktaydı. 2012’deki KCK operasyonları esnasında Ben Uçtum Sen Kaldın (2012) belgeselinin yönetmeni Müjde Mizgin Arslan ve görüntü yönetmeni Özay Şahin de gözaltına alınmış, daha sonra delil yetersizliğinden serbest bırakılmışlardı. Sonrasında Şahin’in yargılanmasına tutuksuz olarak devam edildi. Şahin, alt limit 4 yıl 8 ay, üst limit 15 yıl hapis cezası talebiyle yargılanıyordu. Yargı sürecinin yedinci yılında, o güne kadar yaşadıklarını Altyazı Fasikül’ün Serbest Kürsü köşesine anlatan Özay Şahin, savcının mütalaasında Ben Uçtum Sen Kaldın (2012) belgeselinin çekimlerinden söz edildiğini, yani sinemacılık faaliyetinin suça delil olarak gösterildiğini not düşüyordu.

Ben Uçtum Sen Kaldın, Türkiye’de İstanbul Film Festivali ve Sinemardin gibi festivallerde gösterilmiş bir film. Çekimlerinin 2012’deki KCK soruşturmasına konu olması dışında film hakkında bir yargılama ya da yasak bulunmuyor. Şahin’in aleyhinde delil gösterilen filmlerden bir diğeri de, Katalan görsel sanatçı Tere Recarens ile birlikte Dersim’deki HES’lere karşı Uluslararası Alternatif Sanat Yürüyüşü’nün videosu. The River Follows Its Course adlı bu videoya da internetten erişilebiliyor.

Özay Şahin’in konuyla ilgili kaleme aldığı yazıyı Serbest Kürsü köşemizde okuyabilirsiniz.


Erhan Örs

Kurgucu Erhan Örs, 5 Haziran 2022 tarihinde ‘örgüt üyeliği’ suçlamasıyla gözaltına alındı ve hakkında tutuklama kararı verildi. Silivri Cezaevi’nden üyesi olduğu Kurgucular Dayanışması’na (KUDA) gönderdiği mektupta kendisine çalıştığı bir belgeselin içeriğine dair suçlamalar yöneltildiğini, projeden aldığı ödemelerin ise suça kanıt sayıldığını belirten Örs, “Daha önce bir kurgucunun böyle bir durumda cezai olarak suçlandığı bir örnek bilmediğini” ifade ederek hakkındaki suçlamaları reddetti.

Örs’ün de yargılananlar arasında olduğu Göçizder davasının 5 Ocak’ta görülen ikinci duruşmasının ikinci oturumunda tüm tutuklu sanıklar adli kontrol şartı ve yurtdışı yasağıyla tahliye edildi. Üyesi olduğu Kurgucular Dayanışması, Silivri’de (İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi) görülen duruşmalarda Erhan Örs’ü yalnız bırakmadı. Örs, 4 Ocak’taki oturumda yaptığı savunmada, Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki sokağa çıkma yasaklarını konu alan Sûr: Ax û Welat (2018) isimli belgeseldeki kurguculuk faaliyetinin yargılandığını belirtmiş, hiçbir belgesel ya da sanat eserinin yargılanmasını kabul etmediğini ifade etmişti. 

3-4 Mayıs 2023 tarihlerinde yargısına devam edilecek olan Erhan Örs’ün konuyla ilgili Altyazı Fasikül’le paylaştığı mesaj şöyle:

“2018’te kurgusunu yaptığım bir belgeselin yasaklanmasıyla başlayan soruşturmanın devamında 3 Haziran 2022’de gözaltına alınıp 7 ay tutuklu kaldım. Kurgu ve sinema faaliyetlerim bir suç olarak tarafıma yöneltildi. Bu süreçte kurgucu arkadaşlarımın ve sinemacıların büyük desteği oldu. Türkiye’de ve birçok ülkede bazı kampanyalar yapıldı. Tutuklu bulunduğum Silivri’de gelen mektuplardan ve gazetelerden yapılan kampanyaları öğrendiğimde güç ve moral buldum. 2012 yılından bu yana sektörde kurguculuk yapmakta, insan hakları odaklı belgesel film ve özelde Kürtçe filmlerde çalışmaktayım. Maalesef Türkiye’de hâlâ Kürt sorununu temel meselesi olarak gören filmler yapmak ve bu filmlerde yer almak ateşten gömlek gibi. Yargılama devam ediyor ve ben de yarım kalan çalışmalarıma, yeni projelerin hazırlıklarına devam ediyorum.”


Ezgi Mola ve Hazal Kaya

Oyuncu Hazal Kaya hakkında 18 yaşındaki İpek Er‘e cinsel saldırıda bulunmak ve intihara sürüklemekle suçlanan uzman çavuş Musa Orhan‘a hakaret ettiği gerekçesiyle 2 yıl 4 aya kadar hapis cezası istendi. Hazal Kaya, 2020 yılında Batman’da İpek Er’e tecavüz edip intiharına sebep olduğu suçlamasıyla yargılanan uzman çavuş Musa Orhan’a ‘hakaret ettiği’ gerekçesiyle hakkında dava açılan Ezgi Mola‘ya destek için paylaşım yapmıştı. Mola, Musa Orhan’a karşı ‘hakaret’ suçundan yargılandığı davada 6 bin 960 TL adli para cezasına çarptırılmıştı.

Orhan’ın avukatı Mehmet Erkan Akkuş da paylaşımından dolayı Kaya hakkında Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu. Kaya hakkında “sesli, yazılı veya görüntülü bir ileti ile alenen hakaret” suçundan 2 yıl 4 aya kadar hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandı. Kaya, iddianamede yer verilen ifadesinde İpek Er’in intiharının herkes gibi kendisini de etkilendiğini, kamu vicdanını yaralayan bu olayda Orhan’ın serbest kalmasının adalete olan inancını sarstığını belirtiyor. “Tecavüzcüye tecavüzcü demenin de suç olduğu bir hukuk sistemine dâhil olduğumu düşünmüyorum,” ifadelerini kullanan Kaya, suçlamaları reddediyor. İddianamede yer alan uzlaştırmacı raporuna göre taraflar arasında uzlaşma sağlanamadı.



Gezi Direnişi Davası

İki sinemacı, Çiğdem Mater ve Mine Özerden, bir yılı aşkın süredir Bakırköy Cezaevi’ndeler. 25 Nisan 2022’de karara bağlanan Gezi Davası’nda 18 yıl hapis cezasına çarptırılan Mater ve Özerden için sinemacı dostları harekete geçti; özellikle de film festivallerinde kararı protesto eden birçok eylem yaptı.

Aynı davada 2000 günden fazla süredir hapiste olan Osman Kavala ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı; Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Hakan Altınay ve Yiğit Ekmekçi gibi farklı alanlarda emek veren son derece değerli insanlar 18’er yıl hapis cezası aldı. Yargı sürecini hatırlayalım.

28 Aralık 2022: İstinaf mahkemesi, Gezi Direnişi davası sanıklarına verilen cezaları onadı. 657 sayfalık iddianameye karşılık sanık avukatlarının itirazlarının, “delillerde ve işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığını” dile getirilen 6 satırlık tek bir cümle ile reddedilmesi dikkat çekti.

25 Nisan 2022: Gezi Direnişi davasının 22 Nisan Cuma günü görülmeye başlayan karar duruşması tamamlandı. Davanın tek tutuklu sanığı, beş yıla yakın süredir cezaevinde bulunan Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet cezası verildi. Kavala tutuklu olduğu ‘casusluk’tan beraat etti; daha önceden beraat ettiği ‘hükümeti devirme’den ise TCK‘de idam cezasının yerine getirilen en ağır ceza olan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

Tayfun Kahraman, Mücella Yapıcı ve Can Atalay kararın açıklanmasının ardından mahkemede.

Tutuksuz yargılanan ‘sanıklar’ Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi ve Can Atalay hakkında ise 18 yıl hapis cezası ve tutuklama kararı verildi. Söz konusu isimlerin daha önce beraat ettikleri ‘hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçlamasından ceza almaları, birçok hukukçu tarafından tarihte eşine az rastlanan bir adaletsizlik olarak görülüyor ve siyasi bir karar olarak değerlendiriliyor.

Gezi Direnişi’yle ilgili belgesel yapma fikri iddianamede suç unsuru sayılan film yapımcısı Çiğdem Mater, cuma günü yaptığı savunmada şu ifadeleri sarf etmişti: “Bir filmle hükümetleri zor durumda bırakmak mümkün değil ama iktidarlar kendilerini zor durumda bırakabiliyor.”

Çiğdem Mater

Çoğunluk (2010), Sivas (2014) ve Toz Bezi (2015) gibi pek çok filmin yapımcıları arasında yer alan Çiğdem Mater, karar duruşması için yurtdışından Türkiye’ye gelmişti ve 18 yıl hapis cezası almasının ardından “kaçma şüphesi olduğu” gerekçesiyle tutuklandı.

Gezi davasında verilen mahkumiyet kararları 1’e karşı 2 üyenin oyuyla alındı ve son duruşmada karara imza atan üye hakimlerden Murat Bircan’ın 2018’de AKP’nin Samsun milletvekili aday adayı olduğu bilgisi avukatlar tarafından kamuoyu ile paylaşıldı.

Mahkumiyetlere karşı çıkan üye hakim Kürşad Bektaş ise karara şerh düştü: “Sanıkların üzerlerine atılı suçlardan cezalandırılmalarına yeter her türlü kuşkudan uzak, somut, kesin ve inandırıcı başkaca delil de bulunmadığından beraati, tutuklu sanık Osman Kavala’nın tahliyesi ile diğer sanıkların tutuklanmaması gerektiği görüşündeyim.”

Alınan karara tepkiler yağarken, avukatların kararı protesto etmek için Çağlayan Adliyesi’nde nöbet başlatacakları, ilk nöbetin 26 Nisan Salı saat 11:00’de gerçekleştirileceği duyuruldu, birçok şehirde de kararı protesto etmek için eylem çağrıları yapıldı.

21 Mart 2022: Gezi Direnişi davasının beşinci duruşması İstanbul Çağlayan Adliyesi 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Belgesel ve videoların suçlama konusu sayıldığı dava, demokrasi mücadelesinin yanı sıra sanatsal ifade özgürlüğü ve sinema açısından da önem kazanmış durumda.

Gezi Davası sanıklarından Tayfun Kahraman, Mücella Yapıcı, Can Atalay, Gezi Direnişi’nde polisin gaz kapsülüyle vurularak hayatını kaybeden Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan ile (en sağda).


Hatırlanacağı üzere, davanın tek tutuklu sanığı Osman Kavala hakkında hazırlanan casusluk iddianamesinde Kavala’nın flash belleğindeki belgeseller suç unsuru olarak yer almıştı. çArşı dosyasıyla birleştirilip ardından tekrardan ayrılan Gezi Davası’nın beşinci duruşması öncesi açıklanan savcı mütalaasında ise film yapımcısı Çiğdem Mater‘in çekimleri gerçekleştirilmeyen belgesel fikri ve Gezi Direnişi’ni kayıt altına alan videolar “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etme” suçlamasına konu edilmişti. Savcı mütalaasında Kavala’nın yanı sıra, Emek Sineması’nın yıkımına karşı mücadelede de önemli rol oynayan mimar Mücella Yapıcı hakkında da ağırlaştırılmış müebbet hapis istenmesi tepkiyle karşılanmış, Emek Bizim İstanbul Bizim inisiyatifi Mücella Yapıcı ve Can Atalay‘a destek mesajı yayınlamıştı.
Bu duruşmada Çiğdem Mater’in avukatı Hürrem Sönmez, söz alarak belgesel ve video üretimiyle ilgili suçlamalara yanıt verdi. “‘Ermenistan Erivan film festivaline götürülen ve hükümeti yıkmak için çektiği’ iddia edilen videonun ne olduğunun tespit edilmesi ve iddia makamının iddiasını somutlaştırması” talebinde bulunan Sönmez, çekilmeyen belgeselle ilgili ise şu sözleri sarf etti: “Mütalaada ‘Gezi kalkışmasının başarısız olması sonucu belgeselin yarım kaldığı anlaşılmıştır’ denilmiş. Ben avukatı olarak neden çekmediğini bilmiyorum. Siz nereden anladınız?”
Ara kararını açıklayan mahkeme başkanı Mesut Özdemir, beş yıla yakın süredir hapiste tutulan Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına ve esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanda bulunmadıkları için sanıklara “son kez süre verilmesine” karar verdiklerini belirtti.

21 Şubat 2021: Gezi Direnişi davasının, çArşı davasıyla birleştirilmesinin ardından görülen dördüncü duruşmasında, çArşı davası dosyasının ayrılmasına hükmedildi. Osman Kavala’nın ise dört buçuk yılı aşan tutukluluk halinin devamına karar verildi.

“Gezi Parkı protestolarında, parkın park olarak korunmasının yanında, bir sinemacı olarak da yer aldım. İddianamede yer aldığı gibi bununla ilgili film yapmadım ama yapmış da olabilirdim. Bunun konuşulacağı yer mahkeme değil sinema salonlarıdır.” – Çiğdem Mater

Duruşmada mahkeme heyeti karşısına çıkan yapımcı Çiğdem Mater, TCK’nın 312. maddesinden (Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya teşebbüs) ikinci kez yargılandığının altını çizdi. Silivri’de defalarca çeşitli mahkeme heyetlerinin önüne çıktıklarını, beraat ettiklerini hatırlatan Mater, iddianamede film çekerek suç işlediğinin yazıldığını söyledi ve bu konuya ilişkin şu sözleri sarf etti.

“30’lu yaşlarımdan itibaren sinemacılık yapıyorum. Sinema sanatının günümüze ve yaşadığımız dünyaya dair söyleyecek sözü olması gerektiğini düşünüyorum. Yer aldığım çalışmalarda da buna özen gösteriyorum. Gezi Parkı protestolarına, parkın park olarak korunmasının yanında, bir sinemacı olarak da yer aldım. İddianamede yer aldığı gibi bununla ilgili film yapmadım ama yapmış da olabilirdim. Bunun konuşulacağı yer mahkeme değil sinema salonlarıdır. Henüz fikir aşamasındaki bir belgeselin proje toplantılarından önce tamamlanarak internete konmuş olması takdir edeceğiniz üzere olağandışıdır. Hakkımızda düzenlenen iddianameye konu olan dinleme kararlarının altında imzası olanlar , 17-25 Aralık soruşturması kararlarında da imzası olan hakimlerdir. Hakkımdaki suçlama, karanlık bir dönemin insanları olan hakimler tarafından alınmış kararlara, çekilmemiş bir filme dayanmaktadır.”

17 Ocak 2021: Yargıtay’ın bozduğu çArşı Davası ile İstinaf Mahkemesi’nin bozduğu Gezi Parkı Davası’nın birleştirildiği davanın üçüncü duruşması İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada davanın tek tutuklu sanığı olan Osman Kavala yine tahliye edilmedi. Karar oy çokluğuyla alındı.

Türkiye’de belgesel yapımına önemli destekler sunan Yeni Film Fonu’nu da hayata geçiren Anadolu Kültür’ün yönetim kurulu başkanı Osman Kavala’nın avukatlarından İlkan Koyuncu duruşmada şu sözlerle müvekkilinin tahliyesini talep etti: “Osman Kavala’nın 4.5 yıldır cezaevinde tutulabilmesi casus olmadığının, arkasında dış güçlerin olmadığının en büyük kanıtıdır. Siyasi iklim daha uygun gözüküyor, bu duruşmada ev hapsi ile de olsa tahliyesini talep ediyoruz.” 

Taksim Dayanışması üyesi olan sanıklardan Can Atalay, Mücella Yapıcı ve Tayfun Kahraman savunma yapmayacaklarını, bunun yerine Gezi Direnişi’ni anlatacaklarını söylediler ve Gezi’yi anlattılar. Gezi’nin Onur Yürüyüşlerinin yasaklanması, internet yasaklarına karşı protesto yürüyüşleri ve Taksim meydanının 1 Mayıs İşçi Bayramı’nın mekânı olmaktan çıkartılması gibi gelişmelerden bağımsız düşünülemeyeceğini söyleyen Can Atalay, Emek Sineması’nın yıkımına karşı yükseltilen sesleri de hatırlattı: “Emek Sineması’nın yıkımına itirazı, mekânda süren sınıf mücadelesinin en yüksek kürsüsüne dönüştüren direnci unutarak Gezi Direnişi’nden bahsetmeyeceğiz.”

26 Kasım 2021: Osman Kavala’ya yöneltilen casusluk suçlaması ve ardından çArşı dosyası ile birleştirilen Gezi Direnişi davası, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam edildi. Dört yıldır tutuklu olarak yargılanan Osman Kavala duruşmaya katılmadı. Kavala, önceki duruşmada Anadolu Kültür’ün Kürt ve Ermeni yurttaşlarla ilgili kültürel çalışmalarının casusluğa delil gösterilmesini Nazi Almanyası’ndaki yargılamalara benzetmiş, “savunma yapmam anlamsız” demişti. Duruşmada dava, çArşı grubu avukatlarından Yıldız İmrek tarafından “çuval dava” olarak nitelendirildi. Mahkeme heyeti tarafından davanın tek tutuklu sanığı Osman Kavala’nın tutukluluğunun devamına karar verildi.

8 Ekim 2021: Gezi Direnişi davasının, çArşı davası ile birleştirilmesinden sonraki ilk duruşması görüldü. Sekiz yıldır kapanmayan dava, dört dosyanın birleştirilmesiyle ‘torba dava’ boyutu kazanarak sil baştan görülmeye başlandı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 8 Ekim 2021’de yapılan duruşmada mahkeme, oyçokluğuyla Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar verdi.

Duruşma öncesi Taksim Dayanışması’nın yaptığı açıklama sinema referanslıydı: “Sonunu bildiğimiz bir film, aynı kurgu iddialar ve figüran tanıklarıyla yeniden gösterime alınmak isteniyor. Gezi yargılanamaz.”

Dört yıldır tutuklu olarak yargılanan Osman Kavala yaptığı savunmada, yönetim kurulu başkanı olduğu Anadolu Kültür’ün Kürt ve Ermeni yurttaşlarla ilgili kültürel çalışmalar yürütmesinin iddianamede casusluğa delil olarak gösterildiğini ve bunun Nazi Almanyası’ndaki casusluk suçlamalarını hatırlattığını ifade etti. Belgesel sinemaya katkılarıyla da bilinen Kavala’nın savunmasının tam metni için tıklayınız.

Film yapımcısı Çiğdem Mater’in avukatı Hürrem Sönmez ise Mater’in çalışmalarını yurtdışında sürdürdüğünü söyleyerek, birleştirme kararına ilişkin beyanlarını daha sonradan açıklayacaklarını dile getirdi.

Önceki Taksim Dayanışması ve Gezi Direnişi yargılamalarında verilen beraat kararlarını hatırlatan mimar Mücella Yapıcı ise savunmasında şu sözleri sarf etti: “Aynı iddianame ile 2 kez yargılandım. Beraat ettim, beraatim kesinleşti. Sonra aynı iddianame ile yine yargılandım. Yine beraat ettim, ama yine buradayım. Bu davayı geldiği bu hâliyle hukuken ve vicdanen kabul etmiyorum.”

Beşiktaş taraftar grubu çArşı’nın 35 üyesi ile birlikte toplamda 52 kişinin başta “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” olmak üzere birçok suçlamayla yargılandığı davanın bir sonraki duruşması 26 Kasım 2021 Cuma günü saat 10.00’da görülecek.

2 Ağustos 2021: Yeniden görülmeye başlanan Gezi Direnişi davasının 6 Ağustos 2021’de yapılmasına hükmedilen ikinci duruşması, birleştirmeye onay verilmesi ve Kavala’nın tutukluluğunun bu bağlamda değerlendirilmesi gerekçesiyle hakim Mahmut Başbuğ’un kararıyla 2 Ağustos 2021’de yapıldı. Duruşmada çArşı davasıyla Gezi Direnişi davasının birleştirilmesine karar verildi. Ayrıca Kavala’nın tutukluluğunun devamına hükmedilirken, yargılamanın ilk sürecinde Kavala’nın ev hapsi şartıyla tahliye edilmesi gerektiğini savunan hakim Başbuğ’un bu kez tutukluluğun devamı kararına muhalefet etmemesi dikkat çekti. Birleşen davaların ilk duruşması 8 Ekim 2021’de İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlanacak.

21 Mayıs 2021: Beraat kararlarının istinaf mahkemesi tarafından bozulmasının ardından Gezi Direnişi Davası tekrar görülmeye başlandı. Mahkeme ikiye karşı bir oyla Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına hükmetti. Karara muhalefet şerhi koyan mahkeme başkanı oldu. Dosyanın Çarşı davası dosyası ile birleştirilmesi talebi konusunda bir karar çıkmadı. Duruşmada Osman Kavala’nın avukatı Köksal Bayraktar, Kavala’nın tam 1811 gündür tutuklu olduğuna dikkat çekti ve ekledi: “Müvekkilim sadece fiziken değil ruhen de yıpranmış durumdadır. Her gün hastalıkla yüz yüze yaşamaktadır. Bir kişinin cezaevinde tek bir odada tek başına bırakılması daha ne kadar sürecek?” 

Duruşmaya SEGBİS aracılığıyla katılan Kavala ise Gezi iddianamesinin FETÖ üyeliğinden yargılanan Emniyet ve Yargı mensuplarına ait olduğunu hatırlatarak hakkındaki casusluk suçlamasıyla ilgili de hiçbir bulgu olmadığını söyledi. Kavala yeni iddianamedeki casusluk tanımının “muğlaklığı ve keyfi uygulamalara müsait olması bakımından” Nazi Almanya’sındaki casusluk suçlamalarını akla getirdiğini ifade etti: “O dönem Almanyasında halkın vicdanına uygun biçimde hareket etmediği için cezalandırılması düşünülen kişinin eylemi yasalardaki suç tanımına girmiyor ise yargıcın görevi en kullanışlı yasayı seçerek o kişiyi cezalandırmaktı. Siyaset yargı sürecinin her aşamasında etkiliydi, halkın vicdanının ne olması gerektiğini belirlemekte, hatalı bulduğu mahkeme kararlarını düzeltmekteydi.”

Bir sonraki duruşma 6 Ağustos 2021’de.

1 Şubat 2021: İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, beraat kararları istinaf mahkemesince bozulan Gezi Eylemleri Davası’nda, aralarında Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater’in de olduğu 8 sanık hakkında yurt dışına çıkış yasağı kararı verdi.

22 Ocak 2021: İstinaf Mahkemesi, Gezi Eylemleri Davası’nda aralarında Osman Kavala ve film yapımcısı Çiğdem Mater’in de bulunduğu dokuz kişi hakkında verilen beraat kararını bozdu. İstanbul Bölge Adliye Mah. 3. Ceza Dairesi’nce “eksik delillerin sağlanması ile yargılamanın devamı”na hükmedildi.

Ne olmuştu?

Türkiye’de belgesel yapımını destekleyen sayılı fonlardan biri olan Yeni Film Fonu dahil birçok kültür projesini hayata geçiren Anadolu Kültür’ün yönetim kurulu başkanı Osman Kavala’nın, sinemacı Çiğdem Mater, oyuncular Memet Ali Alabora ve Ayşe Pınar Alabora gibi isimlerin de aralarında bulunduğu 16 kişinin yargılandığı Gezi Eylemleri Davası’nın 18 Şubat 2020’de Silivri’de görülen altıncı duruşmasında Kavala ve yapımcı Çiğdem Mater’in de aralarında bulunduğu 10 sanığın beraatine karar verilmişti. Tutuklu yargılanan Kavala, daha önce tahliye edildiği 15 Temmuz darbe girişimiyle ilişkili bir soruşturmadan dolayı yeniden tutuklanmıştı.

Film yapımcısı Çiğdem Mater ikinci duruşmada yaptığı savunmada, sadece film çekmek istediği için darbeye teşebbüsle suçlandığını ve söz konusu filmin çekilmemiş olduğunu ifade etmiş; “Bu iddianame eğer bir film senaryosu olsaydı mantıksız hataları nedeniyle reddedilirdi ama burada hayatın sinemadan daha kurgu olduğunun göstergesidir,” ifadelerini kullanmıştı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, davanın tek tutuklu sanığı olan Kavala’nın, makul şüphe olmadan siyasi sebeplerle tutuklanmış olduğunu vurgulayarak derhal serbest bırakılmasını istemişti.


Veysi Altay / Dicle Anter

Veysi Altay‘ın Nûjîn (Yeni Yaşam, 2014) belgeselinin afişinin “terör örgütü propagandası” sayıldığı davanın 7 Ekim 2021 tarihinde yapılan duruşmasında Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesi karara vardı. Hükmün bozulmasının ardından yeniden görülmeye başlanan davada filmin Ekim 2015’te gösteriminin yapıldığı Batman Yılmaz Güney Sineması’nın müdürü Dicle Anter de yargılanıyordu. Mahkeme, Dicle Anter’e 10 ay 5 gün hapis cezası vererek cezayı 6000 TL para cezasına çevirdi. Filmin yönetmeni Altay ise 1 yıl 15 gün hapis cezası aldı. Suç işlediğini düşünmediği için hükmün geri bırakılmasını kabul etmeyen Altay’ın cezası bir yıl ertelemeli olarak uygulanacak. Altay’ın bu süreçte kararı istinaf mahkemesine taşıyarak itiraz etme hakkı bulunuyor. Mahkeme ayrıca, Altay ve Dicle’nin yurtdışı yasağı ve adli kontrol şartlarını da kaldırdı.

Veysi Altay (fotoğraf: Haydar Taştan)
“Türkiye’nin dışında yaşanan bir savaşa yönelmiş bir kameranın, bir belgeselin cezalandırılması hem ifade özgürlüğü, hem demokrasi adına yanlış. (…) Afiş filmin bir parçası, içinden bir kare. (…) Bu filmin kimsenin propagandasını yapmaya niyeti yok.” – Veysi Altay

Hatırlanacağı üzere, Şubat 2019’da sonuçlanan davada Veysi Altay aynı suçtan 2 yıl 6 ay, Dicle Anter ise 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırılmış, istinaf mahkemesi filmin suç unsuru sayılan afişlerinin “denetime elverişli olmadığı” gerekçesiyle hükmü bozmuştu. Yeniden görülen davada Altay ve Dicle’nin cezaları yarı yarıya indirilmiş oldu.

3 Haziran 2021: Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam eden davada Dicle Anter ve Veysi Altay’ın yurtdışına çıkış yasağı kaldırılmazken avukatların süre talep etmesi üzerine dava 7 Ekim 2021 tarihine ertelendi. İstinaf Mahkemesi, suç unsuru ihtiva ettiği iddia edilen afişler “denetime elverişli olmadığı” gerekçesiyle hükmü bozmuş, yeniden görülmeye başlanan davada afişlerin orijinalleri mahkemeye iletilmişti.

17 Kasım 2020: Belgeselci Veysi Altay’ın Nûjîn (Yeni Yaşam, 2014) adlı filminin Batman’da gösteriminin yapılması sonrasında açılan dava Şubat 2019’da sonuçlanmıştı. Altay “terör örgütü propagandası”ndan 2 yıl 6 ay, sinemanın o dönemki sorumlusu Dicle Anter ise aynı suçtan 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Kobanê’de IŞİD’e karşı verilen mücadelede yer alan üç kadının hikâyesine odaklanan belgeselin afişi, üzerinde YPG bayrağı bulunması nedeniyle mahkemede “suç unsuru” olarak kabul edilmişti. Gaziantep İstinaf Mahkemesi’nin “suç unsuru yazıları ihtiva ettiği belirtilen afişlerin dosya arasında bulunan renkli suretinin denetime elverişli olmadığı” gerekçesiyle hükmü bozmasının ardından dava, Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde tekrar görülmeye başlandı. 16 Temmuz 2020’de yapılan ilk duruşmada Anter ve Altay’ın adli kontrol kararının kaldırılması yönündeki talepleri reddedildi. 17 Kasım 2020 tarihinde gerçekleşen ikinci duruşmada, Anter ve Altay’ın yurtdışına çıkış yasağının kaldırılması talebi mahkeme tarafından reddedilirken, dava 18 Şubat 2021 tarihine ertelendi. Dicle Anter’in avukatı İzzet Kurtbaş, Anter’in bir belediye çalışanı olduğunun kabul edilmesi gerektiğini yinelerken, İstinaf Mahkemesi’nin hükmü bozma nedeni olan afişlerin orijinalleri mahkemeye iletilerek incelendi.

Dicle Anter’in Yılmaz Güney Sineması’nın hikâyesini anlattığı yazısını Serbest Kürsü köşemizde okuyabilirsiniz.

Veysi Altay ile yeni filmi Kuyu (Bîr) üzerine yaptığımız söyleşiyi Ses köşemizde okuyabilirsiniz.


İlyas Salman

İlyas Salman sosyal medya hesabından Türk milletini aşağılayan ifadeler kullandığı iddiasıyla yargılandığı davada beraat etti. Karar, Anadolu 54. Asliye Ceza Mahkemesi’nce 2 Aralık 2022’de yapılan duruşmada açıklandı.

23 Ocak 2021 tarihinde Yol TV’den Onur Toper’in hazırlayıp sunduğu ‘Açık Konuşalım’ adlı programa konuk olan İlyas Salman, cumhurbaşkanı Erdoğan’dan gelecek herhangi bir ödülü kabul etmeyeceğini şu sözlerle açıklamıştı: “Recep Tayyip Erdoğan bana bir ödül verse, dünyanın en büyük ödülünü verse, yanında da dağlar dolusu para koysa, ben gidip Recep Tayyip Erdoğan’dan ödül almam. Çünkü o ödülü, bu akılsız halkın verdiği oylarla aldı zaten. Ama ödülü kötü kullandı.”

Bu sözleri sarf ettiği videoyu sosyal medya hesabından paylaşması üzerine “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni (TBMM), Türkiye Hükümeti’ni ve devletin yargı organlarını alenen aşağılamaya yönelik sözler söylediği” öne sürülerek Salman’la ilgili soruşturma başlatılmıştı.


Genco Erkal

14 Nisan 2022: “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçundan 4 yıl 8 aya kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davada Erkal için beraat kararı verildi. Savcı mütalaasında, sanığın dava konusu sosyal medya paylaşımlarının Türkiye Cumhuriyeti anayasası ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre eleştiri kapsamında değelendirilmesi gerektiği belirtilmiş, sanığın beraati talep edilmişti.

25 Kasım 2021: Erkal hakkında 1 yıldan 4 yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın ilk duruşması İstanbul 16. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme esas hakkındaki savunmasını sunması için dosyanın savcılığa gönderilmesine karar vererek davayı 11 Mart 2022 saat 09.30’a erteledi. Davaya konu edilen tweet’lerinde herhangi bir hakaret unsuru olmadığını dile getiren Genco Erkal, yaptığı savunmada şu sözleri sarf etti: “Türk usulü Başkanlık sistemi ülkemiz için felaket oldu bence. Benim asıl eleştirdiğim budur.”

“Türk usulü Başkanlık sistemi ülkemiz için felaket oldu bence. Benim asıl eleştirdiğim budur. (…) İnsanlar hapse atılmaktan korkup sussunlar, bu mudur amaçlanan?” – Genco Erkal

23 Ağustos 2021: Sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek hakkında soruşturma açılan Genco Erkal’la ilgili ‘cumhurbaşkanına hakaret’ iddiasıyla dört yıl sekiz aya kadar hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandı. İstanbul başsavcılığı basın suçları bürosu onayıyla birlikte iddianame İstanbul 16. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Usta oyuncu Twitter hesabından konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Paylaşımlarımda hakaret yoktur. Hiçbir zaman olmadı. İddianame kabul edilirse mahkemede sadece kendimi değil, başta Cumhuriyetin temel değerleri olmak üzere, doğayı, demokrasiyi, insan haklarını, ifade özgürlüğünü savunacağım. Bana bu fırsatı verdikleri için teşekkür ediyorum.”

Ne olmuştu?

Hakkında “cumhurbaşkanına hakaret”ten soruşturma açılan usta oyuncu Genco Erkal savcılığa davet edildi. Erkal’ın 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra attığı tweetlerin Emniyet Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’na ihbar edildiği ve söz konusu ihbarın beş yıl sonra işleme konulduğu öğrenildi. Bunun üzerine, 20 Ocak 2021’de Erkal’ın Twitter hesabında araştırma yapılmış ve cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik eleştiri içeren, 2016 ve 2020 yıllarından paylaşımları tespit edilerek hakkında soruşturma açılmış. Gazeteci İsmail Saymaz’a “Benim işim bu, 60 yıldan beri politik tiyatro yapıyorum. Çevremde gördüğüm bozuklukları tabii ki eleştireceğim,” şeklinde açıklama yapan Erkal, 19 Nisan 2021’de Çağlayan Adliyesi’ne ifade vermeye gitti. Oyuncular Sendikası gün içinde bir açıklama yayınlayarak, Erkal’ın “sosyal medya hesabından yaptığı eleştirilerin suç olarak görülüp ihbar edilmesini” kabul etmediklerini duyurdu. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı Basın Bürosu’na giderek ifadesini veren Erkal, başkanlık sistemine, insanların düşünceleri yüzünden hapis yatmalarına, doğanın katledilmesine ve yoksulları daha yoksul kılan ekonomik düzene karşı olduğunu dile getirdiğini söyledi ve ekledi: “Paylaşımlarımın neresinde cumhurbaşkanına hakaret görülmüş anlayabilmiş değilim.”


Levent Üzümcü

Levent Üzümcü, bir hafta içinde iki kez ifadeye çağrıldığını duyurdu. Ünlü oyuncu, 11 Haziran 2021’de Twitter hesabından yaptığı açıklamada, mali şubeden ifadeye çağrıldığını bildirmişti. Üç yıl önce yaptığı bir sosyal medya paylaşımı vasıtasıyla “doların fiyatını yükselttiği” gerekçesiyle kendisi hakkında bir şikâyette bulunulduğunu dile getiren Üzümcü, 18 Haziran 2021’de bu kez İstanbul Anadolu Adliyesi’ne ifadeye çağrıldığını duyurdu. Twitter’dan yaptığı bir paylaşımı üç nokta ile bitirmesi ifadeye çağrılmasına gerekçe olarak gösterilmişti. Hatırlanacağı üzere, Levent Üzümcü‘nün Gezi Direnişi’ne verdiği destek, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Yüksek Disiplin Kurulu tarafından 2015’te Şehir Tiyatroları’ndaki görevinden ihraç edilmesinin nedenleri arasında gösterilmişti. Üzümcü katıldığı programlarda Gezi Direnişi sonrası sanatçılara yönelik kurumsal baskılara dair eleştirilerini dile getiriyor.


Nilüfer Aydan

1955’ten beri pek çok film ve dizide rol alan tecrübeli oyuncu Nilüfer Aydan, sosyal medya paylaşımları gerekçesiyle hakkında açılan davada 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı (30 Mart 2021). 80 yaşındaki Aydan’ın, Türkiye’nin 12. cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaretten yargılandığı davada mahkeme hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi. Aydan savunmasında bir vatandaş olarak eleştiri hakkını kullandığını söylemiş, avukatı ise müvekkilinin yaşı ve sosyal konumunun dikkate alınmasının gerektiğini belirtmişti. Anadolu 37. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın savcısı Aydan’ın 1 yıl 2 aydan 4 yıl 8 aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasını istemişti. 1958’de Zeki Müren’le birlikte rol aldığı Altın Kafes filmiyle dikkatleri üzerine çeken Aydan, Yasak Aşk (1961), Şehirdeki Yabancı (1962), Düş Gezginleri (1992), Eğreti Gelin (2004) gibi filmlerdeki rolleriyle tanınıyor.


Ruhi Karadağ

Gölge Oyunu (1998) ve Simurg (2011) gibi ödüllü belgesellerin yönetmeni, gazeteci-yazar-fotoğrafçı Ruhi Karadağ annesinin rahatsızlığı sebebiyle geldiği İstanbul’da, Sabiha Gökçen Havalimanı’nda 25 Mart 2021 tarihinde gözaltına alındı. Londra’da yaşamını sürdüren Karadağ’ın ‘terör örgütü propagandası yapmak’ iddiasıyla açılan soruşturma kapsamında gözaltına alındığı öğrenildi. Karadağ’ın gözaltına alınmasına gerekçe olarak, Faruk Balıkçı ile birlikte yaptığı röportajlardan oluşan ‘Yaralı Yonca’ (2015) adlı kitabının gösterildiği söyleniyor. 25 Mart gecesi emniyet işlemleri tamamlanan Karadağ, çıkarıldığı savcılık tarafından yurtdışı çıkış yasağı şartıyla serbest bırakıldı.


Osman Kavala

23 Mart 2021: Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’nun Osman Kavala’nın “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine” ilişkin 29 Aralık 2020 tarihli kararı Resmî Gazete’de yayınlandı. Gezi Direnişi’ne ilişkin davada tahliyesi ve beraatine karar verilmesinin hemen ardından casusluk suçlamasıyla tutuklanan Kavala, Anayasa Mahkemesi’ne bu hukuksuz uygulamanın iptali için bireysel başvuruda bulunmuştu.

5 Şubat 2021: İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “siyasal ve askeri casusluk” suçlamalarıyla Osman Kavala’ya açılan davanın, beraat kararları istinaf mahkemesince bozulan Gezi Eylemleri davasıyla birleştirilmesine karar verdi. Davaya, beraat kararından sonra üyeleri de değişen İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi bakacak.

Kavala’nın tutukluluğuna devam kararı verilen duruşmada, tanık olarak dinlenen Leyla Alaton’a, Osman Kavala’nın avukatı Deniz Tolga Aytöre “Henri Barkey ile Osman Kavala arasında bir ilişkiye şahit oldunuz mu?” diye sordu. Alaton, “Şahit olmadım. İkisini hiçbir zaman bir arada görmedim de duymadım da” dedi. Boğaziçi Üniversitesi’ndeki öğrenci protestolarıyla ilişkili olarak, cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından hedef gösterilen Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi, Kavala’nın eşi Prof. Dr. Ayşe Buğra ise duruşma sonrası şu açıklamayı yaptı: “Bu olan biteni bir hukuk süreci olarak yorumlamak imkânsız. 3,5 yıldır süren ve gittikçe ağırlaşan bir eziyet süreci. Cumhurbaşkanının açıklamalarını esefle karşılıyorum, memleketim adına üzülüyorum.” 

18 Aralık 2020: Yeni Film Fonu ile Türkiye’deki belgesel sinemacılara destek sağlayan Anadolu Kültür’ün yönetim kurulu başkanı Osman Kavala’nın 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili suçlandığı davanın ilk duruşması görüldü. Hatırlanacağı üzere, Gezi Eylemleri Davası’nın 18 Şubat 2020’de görülen son duruşmasında beraat eden 10 sanık arasında yer alan Kavala, daha önce tahliye edildiği 15 Temmuz darbe girişimiyle ilişkili bir soruşturmadan dolayı yeniden tutuklanmıştı. Kavala’nın “siyasal ve askeri casusluk” ile suçlandığı bu davanın 18 Aralık 2020 tarihinde, İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmasında, mahkeme Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı 5 Şubat 2021’e erteledi. Kavala savunmasında, casusluk suçlamalarının öne sürülmesi için beraat ettiği Gezi Davası’ndaki iddiaların yeniden kullanıldığına dikkat çekti: “Yirmi yıldır ülkemizin çeşitli şehirlerinde gerçekleşen Anadolu Kültür etkinlikleriyle ilgili olarak, bugüne kadar, Valilik, Emniyet, MİT yetkilileri ve savcılar casusluk faaliyeti yapıldığından şüphe etmediler. Buna rağmen iddia makamının bu faaliyetlerde casusluk amacı güdüldüğünü iddia etmesi, ülkemizin devlet kurumlarının işleyişini ve denetim kapasitelerini hafife almak anlamına da gelmektedir.” Kavala savunmasında ayrıca, davada birlikte yargılandığı ABD Dışişleri Bakanlığı eski çalışanı Henri Barkey’le yoğun temasta olduğuna dair hiçbir bulgu olmadığına dikkat çekti. Hatırlanacağı üzere, hakkında yakalama kararı bulunan Barkey, DW Türkçe’ye verdiği söyleşide, Kavala ile sadece ayaküstü sohbet etmişliklerinin olduğunu; herhangi bir proje için bir araya gelmediklerini, telefonda bile görüşmediklerini dile getirmişti. Kavala’nın yargılandığı davaları öncesinde, A Haber ve Yeni Şafak gibi yayın organlarında yapılan haberlerde Kavala ile birlikte kültür dünyasından birçok ismin yanı sıra sinemacılar da hedef gösterilmişti. 

Kavala’nın 18 Aralık 2020’deki duruşmada yaptığı savunmanın tam metni için tıklayınız.


Metin Akpınar ve Müjdat Gezen

Usta oyuncular Müjdat Gezen ve Metin Akpınar hakkında, bir televizyon programında sarf ettikleri sözler vasıtasıyla “cumhurbaşkanına hakaret” suçunu işlemekten 4’er yıl 8’er aya kadar hapis cezası istemiyle dava açılmıştı. 1 Mart 2021 tarihinde yapılan duruşmada iki usta oyuncunun ayrı ayrı beraatlerine karar verildi.


Kutbettin Cebe

Roza – İki Nehrin Ülkesi (2016) belgeselinin yönetmeni Kutbettin Cebe‘nin, söz konusu film vasıtasıyla “terör örgütü propagandası” yapmakla suçlandığı dava 4 Kasım 2020 tarihinde sonuçlandı. Cebe hakkında mahkeme 2 yıl 4 ay hapis cezası verdi. Yönetmenin avukatı kararı İstinaf Mahkemesi’ne taşıyacaklarını ifade etti.

Kutbettin Cebe’nin konuyla ilgili kaleme aldığı yazıyı Serbest Kürsü köşemizde okuyabilirsiniz.


Fatih Pınar

Bağımsız gazeteci/belgeselci/video-aktivist Fatih Pınar, 2014 Newroz bayramında çektiği bir fotoğrafı #NewrozPirozBe etiketiyle paylaştığı nedeniyle kendisine açılan davada beraat etti. Instagram hesabından konu hakkında açıklama yapan Pınar, 24 Aralık 2019 günü evine sivil polislerin geldiğini, ertesi sabah Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü’ne gittiğinde önüne fotoğraf ve video çalışmalarının ekran görüntülerinden oluşan bir dosya konulduğunu belirtti. Çağlayan Adliyesi 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın, 7 Ekim 2020 tarihinde yapılan duruşmasında mahkeme heyeti, “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan yargılanan Pınar’ın beraatine karar verdi.


Sırrı Süreyya Önder

Anayasa Mahkemesi, “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan hapis cezasına çarptırılan ve 6 Aralık 2018’den bu yana cezaevinde bulunan Sırrı Süreyya Önder’in ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi. Sinemacı, yazar ve eski HDP milletvekili Önder, kararın ardından 4 Ekim 2019 tarihinde tahliye edildi.

Sırrı Süreyya Önder, 2013’te Kazlıçeşme’de düzenlenen Newroz etkinliği esnasında yaptıkları konuşmalar nedeniyle eski HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’la birlikte hapis cezasına çarptırılmıştı. 6 Aralık 2018’den 4 Ekim 2019 tarihine kadar cezaevinde tutulan Önder, 25 Eylül 2020 sabahı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, 2014’te düzenlenen Kobanê eylemlerine ilişkin soruşturması kapsamında gözaltına alınan 82 kişi arasında yer alıyordu.

Cezaevinde tutulduğu sırada Önder’le sinema ve siyaset üzerine mektuplaşarak yaptığımız söyleşiye şuradan ulaşabilirsiniz. 


Defne Halman

İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nın, ‘İsimsizler Hareketi’ soruşturması kapsamında hakkında gözaltı kararı verdiği gazeteci, yazar ve sanatçıların arasında, Hayatboyu (2013) ve Masum (2017) gibi yapımlardaki rolleriyle bilinen, tiyatro, sinema, dizi oyuncusu Defne Halman da yer alıyor. Halman daha önce de, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın Ankara’da Yüksel Caddesi’nde başlattıkları ‘İşimizi Geri İstiyoruz’ eylemine destek verdiği için 7 Ekim 2017’de gözaltına alınıp serbest bırakılmıştı.


Kazım Öz

Yönetmen Kazım Öz‘ün “silahlı terör örgütüne üye olmak” iddiasıyla yargılandığı davanın 28 Nisan 2020’de yapılması kararlaştırılan üçüncü duruşması, adliyelerin Corona önlemleri çerçevesinde kapalı olması nedeniyle 1 Eylül 2020 tarihinde görüldü. Üçüncü duruşmada karara bağlanan davada Tunceli 2. Ağır Ceza Mahkemesi, suçu oluşturacak yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle yönetmen Kazım Öz’ün beraatine karar verdi. Savcılık ise beraat kararına karşı istinaf başvurusunda bulundu. Bir paragraftan oluşan bir istinaf dilekçesi sunduğu bildirilen savcı kararın bozulmasını talep ediyor.

Son filmi Zer’in (2017) bazı sahneleri filme yapım desteği de vermiş olan Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca sansürlenen Kazım Öz hakkında “silahlı terör örgütüne üye olmak” iddiasıyla dava açılmıştı. Öz’ün, 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapsi isteniyor. Yönetmen, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen “terör soruşturması” kapsamında Kasım ayında memleketi Dersim’de gözaltına alınmış, adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. Öz’ün 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davası 1 Ekim’de Dersim’de görülmeye başlandı. İddianamede Öz’ün 2010 yılında yasal bir siyaset akademisinin bazı eğitimlerinde konuşması ve Gezi Parkı’nın yıkılmasına karşı protestolara katılması delil olarak gösterilmekteydi. Kazım Öz, 1 Ekim 2019’da görülen ilk duruşmanın öncesinde sosyal medya hesaplarından bir açıklama yayınlamış, iktidarın başlattığı “cadı avı”nın sanatçıları kapsayacak şekilde büyüdüğünü belirterek “örgüt üyeliği” ile suçlanmasının yaptığı filmlere kesilmek istenen bir ceza olduğunu ifade etmişti. 2010 yılında BDP siyaset akademisi ve Gezi Direnişi’ne katılmakla suçlanan Öz’ün 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapis cezası istenmekteydi.


Çayan Demirel – Malulen Emeklilik 

Bakur (Kuzey, 2015) filmiyle ilgili açılan davada %99 Sürekli Engelli Raporu dikkate alınmayarak 4 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan yönetmen Çayan Demirel’in malulen emeklilik hakkı davasının ilk duruşması 27 Şubat’ta görüldü. Duruşma öncesi adliye önünde Çayan Demirel’e destek amacıyla toplanan sinemacılar Demirel’in emeklilik hakkının önüne konulan engellerin kaldırılmasını talep ettiler. Adli Tıp Kurumu Üst Kurulu’ndan beklenen rapor gönderilmediği için iki kez ertelenen dava, bu raporun gelmesiyle 29 Eylül 2020 tarihinde sonuçlandı. Demirel ve arkadaşlarının 5 yıldır verdiği hukuk mücadelesinin ardından mahkeme Çayan Demirel’in 18 Mart 2015’ten itibaren malulen emekliliğine karar verdi. 

Demirel’in kalbi 2015 yılının mayıs ayında 15 dakika boyunca durmuş, aylar süren hastane sürecinin ardından yönetmene %99 Sürekli Engelli Raporu verilmişti. Yönetmenin yakınlarının yaptığı malulen emeklilik başvurusu Demirel’in “çalışma gücünün en az yüzde 60’ını kaybettiği” ama “yardıma muhtaç olmadığı” yönünde hazırlanan raporla reddedilmiş, ardından Demirel’in yakınları konuyu mahkemeye taşımıştı. 27 Şubat’taki ilk duruşma öncesi adliye önünde Demirel’e destek amacıyla toplanan sinemacıların basın açıklamasında şu ifadelere yer verilmişti: “Çayan’ın emeklilik hakkının önüne konulan engellerin kaldırılmasını talep ediyoruz. Arkadaşımız malulen emeklilik hakkını kazanana dek davanın takipçisi olacağız.”


Veysi Altay – Özgür Gündem

Belgeselci Veysi Altay‘ın, Özgür Gündem ile dayanışma adına bir günlük nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği yaptığı için yargılandığı dava 28 Şubat’ta İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Belgeselci Veysi Altay’a “örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla 1 yıl 3 ay hapis cezası verilirken, Altay’ın bu yönde bir talebi olmamasına karşın, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildi. Altay daha önce de Yeni Yaşam (Nûjîn, 2015) belgeselinin gösterimi gerekçesiyle 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.


Oktay İnce 

16 Ekim 2018’de sosyal medya paylaşımları sebebiyle evi basılıp 20 yıllık arşivine el konulan video-eylemci Oktay İnce’ye “cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla açılan davanın ilk duruşması 25 Şubat’ta, İzmir Kemalpaşa 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşma öncesinde “yargılanamayan yargılatamaz” yazılı bir kağıt açan Oktay İnce gözaltına alınıp ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Dava 19 Haziran 2020 tarihine ertelendi. Pandemi nedeniyle gerçekleştirilemeyen dava Mart 2021’de görülmeye başlanacak.

Oktay İnce’nin konuyla ilgili kaleme aldığı yazıyı Serbest Kürsü köşemizde okuyabilirsiniz.


Şiyar Dicle

Gazeteci ve görüntü yönetmeni Şiyar Dicle’nin 15 yıl hapis istemiyle yargılandığı dava, 8 Kasım 2019’da görülen duruşmada 11 Mart 2020 tarihine ertelendi. Medyascope.tv çalışanı olan Dicle, daha önce de KHK ile kapatılan Azadî Tv, Hayatın Sesi TV, DİHA gibi kurumlarda gazetecilik yapmış ve Müslümanlaştırılmış Ermenileri anlatan Saklı Haç (2019) belgeselinin görüntü yönetmenliğini üstlenmişti.


Ersin Umut Güler

Tiyatro oyuncusu ve yönetmen Ersin Umut Güler, 2014-2017 yılları arasındaki sosyal medya paylaşımları delil gösterilerek açılan davada “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçundan 1 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı. Geçtiğimiz yılın Mayıs ayında savcılık tarafından ifadeye çağrılan Güler’e “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamalarından iki farklı dava açılmış, Güler “terör örgütü propagandası yapmak” davasında 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlamasıyla açılan dava ise 2 Ekim 2019 tarihinde sonuçlandı ve Güler tekrar hapis cezası aldı. Oyuncunun avukatlarının istinaf yoluna başvurması bekleniyor. Ersin Umut Güler, Hile Yolu (2012) ve Misafir (2015) adlı filmlerde de rol almıştı.


Barış İçin Akademisyenler

2016 yılının Ocak ayında “Bu suça ortak olmayacağız!” başlığıyla yayınlanan metni imzaladıkları için “terör propagandası” suçlamasıyla yargılanan akademisyenlerin davalarında alınan beraat kararları büyük bir hızla artıyor. Beraat kararları, Anayasa Mahkemesi’nin 26 Temmuz 2019 tarihinde akademisyenlere verilen hapis cezalarının ifade özgürlüğü ihlali olduğuna hükmetmesi üzerine alınmaya başladı. Söz konusu suçlamayla yargılanan binin üzerinde akademisyenin içinde sinemayla da uğraşan pek çok isim var.

Anayasa Mahkemesi, 2016 yılının Ocak ayında “Bu suça ortak olmayacağız!” başlığıyla yayımlanan metni imzaladıkları için hapis cezası verilen 10 akademisyenin ifade özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar vermişti. Ayrıca Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, ihlalin ortadan kaldırılması ve yeniden yargılama yapılması için karar örneğinin yerel mahkemelere gönderilmesine, başvuruculara 9 bin lira tazminat ödenmesine de hükmetmişti. Kararın haklarında aynı eylemden dava açılmış, aralarında sinema alanında üretim yapan pek çok ismin de bulunduğu bütün akademisyenler için emsal teşkil etmesi beklenmekte.

2016’da Barış İçin Akademisyenler bildirisine destek verdiklerini açıklayan 433 sinemacı hakkında “suçu ve suçluyu övmek”ten başlatılan soruşturma AYM kararlarıyla birlikte devre dışı kaldı.


Orhan Aydın

Pek çok sinema filmi ve TV dizisinde de rol alan usta tiyatro oyuncusu Orhan Aydın, 2017 yılında Kuşadası Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Derneği’nde düzenlenen Sivas Katliamı anmasında yaptığı konuşma nedeniyle ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçlamasıyla yargılandığı davada ertelemesiz 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı. Aydın, Twitter hesabından yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Kuşadası Savcılığı, adını bile anmadan ‘Diktatör Bozuntusu’ dediğim için, RTE’na hakaretten ertelemesiz 11 ay 20 gün hapis cezası verdi. Oysa yüzlerce emsal dosya sunulmuştu. Yineliyorum. 2 Temmuz 93 Sivas bir katliamdır…”


Cenk Dost Verdi

Sosyal medya paylaşımları nedeniyle hakkında “örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla dava açılan ve 2 yıl 6 aylık hapis cezası alan tiyatro oyuncusu Cenk Dost Verdi, denetimli serbestlik şartıyla serbest bırakıldı. Ağır Abi (2011) sinema filminde de rol alan Verdi 11 ay cezaevinde yatmış oldu.


Ali Gündoğdu Gündoğdu, Mustafa Demirsoy – Adressiz Sorgular

Anayasa Mahkemesi, Adressiz Sorgular (2006) filmi için 2007 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’na yapılan tescil ve kayıt başvurusunun reddedilmesini ifade özgürlüğüne aykırı buldu ve daha önce kabul edilmeyen davanın yeniden açılmasını istedi. Faili meçhul cinayetlere değinen filmin yönetmenleri Mehmet Ali Gündoğdu ve Mustafa Demirsoy, başvurularının reddedilmesi ve açtıkları davanın uygun bulunmamasının ardından AYM’ye başvurmuşlardı. 5 Temmuz 2019 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan kararda “Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini” belirten AYM, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için tekrar dava açılmasına ve başvuruculara manevi tazminat ödenmesine karar verdi. Kararın, benzer sebeplerden yargılanan birçok sinema filmi davasına emsal teşkil etmesi bekleniyor.


Kazım Kızıl

2017’de referandum protestoları sırasında video çekerken gözaltına alınıp üç ay tutuklu kalan video aktivist ve belgeselci Kazım Kızıl’ın davası 11. duruşmasında sonuçlandı. Kızıl, “toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet” suçundan beraat ederken, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçundan 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, Kızıl’ın cezaevinde tutulduğu süreyi göz önünde bulundurarak cezanın infaz edilmeyeceğine hükmetti.


Yunus Ozan Korkut – Benim Varoş Hikâyem

Benim Varoş Hikâyem (2016) filmiyle ilgili Ceyhan 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen dava Nisan 2019’da sonuçlandı. “Suçu ve suçluyu övmek” iddiasıyla açılan davada filmin yönetmeni Yunus Ozan Korkut ve filmde rol alan beş oyuncu hakkında beraat kararı verildi.