Şu An Okunan
İstanbul Film Festivali, Serhat Yüksekbağ’ın Filmini Programdan Çıkardı

İstanbul Film Festivali, Serhat Yüksekbağ’ın Filmini Programdan Çıkardı

8-19 Nisan tarihleri arasında düzenlenen 41. İstanbul Film Festivali’nin Ulusal Belgesel Yarışması’nda yer alan Yeni Bir Dünya Doğuyor filmi, yönetmeni Serhat Yüksekbağ’ın “geçen yıllardaki bir şiddet olayının faili olduğu” gerekçesiyle yarışmadan çıkarıldı. İKSV ve festival ekibi “hayatın her alanında kadına yönelik şiddetin ve failin karşısında, maruz kalanın yanında” olduklarını ifade ederken Susma Bitsin platformu olaya ilişkin tavrın sürekliliğini temenni etti.

Pandeminin sert koşullarından dolayı son iki yıldır gelenekselleşmiş tarih aralığı ve gösterim düzeninin dışına çıkan İstanbul Film Festivali, 41. edisyonu itibariyle eski düzenine geri döndü. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen ve 8 Nisan’da açılış yapan festival İstanbul’un farklı noktalarındaki mekânlarda takipçileriyle buluşuyor. Bu sene 135 uzun ve 22 kısa metraj filmin yer aldığı festival Folk Horror filmlerini bir araya getiren özel bir seçki ve Sergio Leone retrospektifine de ev sahipliği yapıyor.

Uluslararası Yarışma jürisi başkanlığını Norveçli yönetmen Bent Hamer’ın, Ulusal Yarışma jürisi başkanlığını da yönetmen Onur Ünlü’nün üstlendiği festivalin Ulusal Belgesel Yarışması jürisi ise yönetmen Kıvılcım Akay, akademisyen ve sinema yazarı Melis Behlil ve yönetmen Yunus Emre Yalçın’dan oluşuyor. Festivalin Ulusal Belgesel Yarışması’nda jüri, bu yıl sekiz filmi değerlendirecekti. Ancak seçkide yer alan ve festival kapsamında prömiyer yapmaya hazırlanan Yeni Bir Dünya Doğuyor filmi, yönetmeni Serhat Yüksekbağ’ın geçmişte bir şiddet olayının faili olduğu gerekçesiyle programdan ve yarışmadan çıkarıldı. 17-18 Nisan’da gösterilmesi planlanan film, 1968 – 1980 yılları arasında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nden sanatçıların sol hareketle ilişkisini odağına alarak dönemin politik ve sanat ortamını irdeliyor.  

Görsel Sanatçılar Derneği Mayıs Yürüyüşü. Taksim, 1978. Kaynak: SALT Araştırma arşivi.

İKSV ve festival ekibi, 2019 yılında ortaya çıkan ve Serhat Yüksekbağ’ın faili olduğu iddia edilen bir kadına şiddet vakasını öğrenmeleriyle filmi festival programından çıkardıklarını duyurdu: “Hayatın her alanında kadına yönelik şiddetin ve failin karşısında, maruz kalanın yanında olduğumuzu bir kez daha hatırlatarak, filmi Ulusal Belgesel Yarışması’ndan ve programımızdan çıkardığımızı bildirmek isteriz.” Hürriyet’ten Ece Çelik’in haberinde, şiddet olayını Susma Bitsin platformu aracılığıyla öğrenen İKSV yönetiminin “kadının beyanı esastır” ilkesine dayanarak yönetmen Yüksekbağ’ın festivalle olan ilişiğini kesme yönünde karar aldığı aktarıldı.

Bir grup kadın sinemacının, setlerdeki cinsel taciz ve ayrımcılıkla mücadele etmek üzere harekete geçmesiyle 2018’den bu yana faaliyet gösteren Susma Bitsin platformu da konuyla ilgili bir açıklama yayımlayarak İstanbul Film Festivali’nin tavrının yanında durduklarını belirtti. Açıklamada bu tavrın sürekliliği ve Türkiye’deki bütün kültür ve sanat kurumlarına sirayet etmesi temenni edildi.

Öte yandan festival sayfasından yapılan duyuruda PDF biletlerin iadesinin biletlerin alındığı hesaplara otomatik olarak yansıtılacağı, basılı bilet sahiplerinin ise iade işlemleri için İKSV ana gişe ya da Zorlu PSM Passo gişesine başvurmaları gerektiği ifade edildi.

Twitter’da Gamze K. adlı kullanıcı, 2019 yılı Aralık ayında yayımladığı ifşa metninde bir dönem birlikte olduğu Serhat Yüksekbağ’ın kendisini psikolojik ve fiziksel şiddete maruz bıraktığını beyan etti. Gamze K. yaşadığı şiddetin boyutlarını anlattığı açıklamasında Yüksekbağ’ın sözlü ya da fiziksel uyarılara aldırış etmeden eylemlerini sürdürdüğünü belirtti.

Bu açıklamanın ardından Serhat Yüksekbağ da bir açıklama yayımlayarak Gamze K.’nın suçlamalarını kısmen kabul eden ifadelere yer verdi: “Bu olaydan büyük bir pişmanlık duyduğumu, kendisinden defalarca özür dilediğimi hatırlatmak isterim.” Yüksekbağ’ın 2018 yılı yaz başlarında gerçekleştiğini ifade ettiği şiddet olayıyla ilgili bir diğer ifadesi ise “Aradan iki ay kadar sonra kendisiyle tekrar konuştuğumuzda, beni affettiğini söylemiş ve tekrar bir ilişki yaşama kararı almıştık. Bu karardan sonra yaklaşık beş, altı ay süren bir ilişkimiz başlamış oldu. Bu süre içinde, hiçbir şekilde bu olayın tekrarıyla ilgili hiçbir durum yaşanmamıştır,” oldu. Daha sonraki süreç için Gamze K.’nın çarpıtma ifadeler kullandığını ve kendisiyle ilişkilendirilen olaylarla ilgili kanıt istediğini belirten Yüksekbağ kimseye zarar ya da rahatsızlık vermediğini söyledi, “Bu olanların tümü toplumsal anlamda bir linç kültürüdür,” dedi.

2019 yılında yaptığı -bu yeni süreçte Twitter’dan silindiği görülen- bu açıklamada üstü kapalı ifadeler kullanmakla birlikte şiddeti kabul ettiği anlaşılan Yüksekbağ, İKSV’nin yaptırımı sonrası Hürriyet’e yaptığı açıklamada ise suçlamaları kabul etmediğini dile getiriyor. Yüksekbağ, bu açıklamada Gamze K. ile uzlaştıklarını ve olayı dava sürecine taşımadıklarını ifade ediyor.

Bunun üzerine biz de Gamze K. ile iletişime geçerek yaşananları bir de ondan dinlemek istedik. Yüksekbağ tarafından fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldığını ifade eden Gamze K., aralarında herhangi bir uzlaşma olmadığını sözlerine ekledi. Yüksekbağ’la mücadele etmeye gücü ve cesareti olmadığını dile getiren Gamze K., kendisinden korktuğu için Yüksekbağ’ı dava etmediğini belirtti. Gamze K., iki ayrı şiddet vakası olduğunu ve bunlardan ikincisine dair darp raporu edindiğini ifade ederek Yüksekbağ’ı ifşa ettikten bir gün sonra hakkında uzaklaştırma kararı çıkması yönünde başvuruda bulunduğunu söyledi. Gamze K., olayı mahkemeye taşımadığı için pişmanlık duyduğunu, bu konuda hata yaptığını düşündüğünü de sözlerine ekledi.