İsrail’in, Doğu Kudüs’ün Şeyh Cerrah mahallesindeki Filistinli aileleri yerinden etmeye yönelik işgalci politikaları sonrasında başlayan saldırılar, Filistinli sinemacıları da derinden etkiliyor. İsrail ve Hamas, Mısır’ın arabuluculuğuyla 20 Mayıs gecesi ateşkes ilan ederken bugüne kadar İsrail ordusunun Gazze’ye 10 Mayıs’tan beri düzenlediği hava saldırılarında 232 Filistinli hayatını kaybetti. Hamas’ın İsrail’e attığı roketler sonucu ise 12 kişi öldü. İsrail’in savaş uçakları, Associated Press ve El-Cezire’nin haber ajansı ofislerinin bulunduğu Gazze’deki Cela adlı binayı da hedef alırken İsrail polisi Hayfa’daki bir yürüyüşte Filistinli oyuncu Maisa Abd Elhadi’yı yaraladı. Hatırlanacağı üzere İsrail güçleri, 2018’de de Ai Weiwei’nin İnsan Seli (Human Flow, 2017) filminde çalışan kameraman Yasser Murtaja’yı Gazze sınırındaki çatışmalarda çekim yaparken vurarak öldürmüştü.
Maisa Abd Elhadi: Bizi Ölümden Ayıran Tek Şey Şans
Filistinli aktris Maisa Abd Elhadi, 9 Mayıs 2021’de Şeyh Cerrah’taki mülksüzleştirmelere karşı Hayfa’da düzenlenen bir protesto yürüyüşüne katıldı. Abd Elhadi 12 Mayıs’ta Instagram hesabından yaptığı açıklamada, yürüyüş sırasında İsrail güçleri tarafından bacağından vurulduğunu dile getirdi. The Reports of Sarah and Saleem (2018), The Angel (2018) ve Gaza mon amour (2020) gibi filmlerin yanı sıra, Baghdad Central (2020) dizisiyle de tanınan Maisa Abd Elhadi’nin durumunun iyi olduğu bildiriliyor. Abd Elhadi, Instagram’da yaptığı açıklamada, olayın gerçekleştiği an sırtının askerlere dönük olduğunu, kamerasıyla Bahai Bahçeleri’ndeki Filistin bayrağını çekerken hakiki mühimmat ile vurulduğunu ifade ediyor. Polisin yolu tıkaması sonucu ambulansın yaralanan eylemcilerin bulunduğu yere yarım saat sonra geldiğini söyleyen Abd Elhadi, İsrail polisi ve işgal güçlerinin Filistinlilere saldırma ve onları öldürme konusunda bir tereddüt göstermediğini; kendisi gibi hiçbir tehdit teşkil etmeyen kişilere de aynı şekilde saldırdıklarını dile getiriyor: “Bir Filistinli olarak sürekli tehdit altında olduğum konusunda bir şüphe taşımıyorum, ama bu sefer bir savaş cephesinde olduğumuz netleşti; bizi ölümden ayıran tek şey şans.”
Hany Abu-Assad: Sinemaya Odaklanmak Çok Zor
Maisa Abd Elhadi’nin, Huda’s Salon adlı yeni film projesinin başrolünde oynayacağını söyleyen ünlü Filistinli yönetmen Hany Abu-Assad, Variety’ye konu hakkında yaptığı açıklamada “polis şiddeti bu kadar yakına gelmişken” sinemaya odaklanmanın çok zor olduğunu dile getirdi. Vaat Edilen Cennet (Paradise Now (2005) ve Ömer (Omar, 2013) filmleriyle tanınan Abu-Assad ayrıca bugünkü İsrail yönetiminin uygulamalarıyla ABD’nin Trump başkanlığındaki geçmiş hükümeti arasındaki paralelliklere dikkat çekti. İsrail desteği almaksızın filmlerini finanse etme yoluna başvuran İsrailli yönetmenlerden biri olan Amos Gitai ise Variety’ye verdiği demeçte saldırıların Netanyahu ve Hamas yönetimlerinin siyasi çıkarlarına hizmet ettiği görüşünü savundu. Hatırlanacağı üzere, İsrail Kültür ve Spor Bakanlığı’nın 2018’den itibaren artan siyasi baskıları sonucu Amos Gitai, Ari Folman ve Nadav Lapid gibi İsrailli yönetmenler filmlerini bütünüyle Avrupa’da finanse etme yoluna yönelmişlerdi. Ari Folman’ın, uçakların iptal edilmesi nedeniyle yeni filmi Anne Frank’s Diary’nin post-prodüksiyonu için Belçika’ya gidemediği de paylaşılan bilgiler arasında.
Mohammed Al-Majdalawi: Aileme Ne Diyeceğimi Bilemedim
Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde üretilen belgesellere destek sağlayan Close-up adlı yapım atölyesi 19 Mayıs’ta bir mektup yayınlayarak “bir haftadan fazla bir zamandır olağanüstü bombardıman ve yıkım altında olan masum Gazze halkına yönelik dehşet verici şiddeti kınadığını” açıkladı. Saldırıların “menfaatçi politikacıların kişisel çıkarları”na hizmet ettiği görüşünün dile getirildiği mektupta, tüm Close-up ekibi ve ortakları adına, “Filistin ve İsrail’deki masum halka uygulanan tüm şiddetin acilen durdurulması için” çağrıda bulunuldu.
Close-up, ayrıca geçen yıl atölyeye katılan, Stockholm’de yaşamakta olan Filistinli sinemacı Mohammed Al-Majdalawi’nin kendilerine gönderdiği tanıklığa mektupta yer verdi. Al-Majdalawi’nin Gazze’de yaşayan ailesinin durumunu yansıtan tanıklığını sizlerle paylaşıyoruz:
“Bugün Gazze’deki ailemle konuştum. Hepsi her an ölümle yüz yüze. Bana dün gecenin onlar için korkunç ve dehşet verici olduğunu söylediler, akıl almaz bir şey. Kız kardeşim gökyüzünde bombaların sağanak yağmur gibi yağdığını söyledi. Bu gece, kız kardeşim ve annem bedenlerini bütünüyle kaplamak üzere birkaç kat kıyafet giymişler. Küçük el çantalarını yanlarında tutuyorlar. Bana dediler ki, eğer ölürsek, bedenlerimiz kapalıyken ölmeliyiz.
Kalbim daha hızlı atıyor. O anda sessiz kaldım. Onlara ne diyeceğimi bilemedim. Ses tonları hissettiklerinin gerçek dehşetini taşıyor. Şimdi bombalama, ailemin ve arkadaşlarımın yaşadığı Kuzey Gazze’de tekrarlanıyor.
Onlar için dua edin.”