Şu An Okunan
Eylemdeyiz, Sokaktayız, Kayıttayız

Eylemdeyiz, Sokaktayız, Kayıttayız

16. İşçi Filmleri Festivali kapsamında 8 Mayıs Cumartesi yapılan ‘Sokaktayız, Eylemdeyiz, Kayıttayız’ başlıklı çevrimiçi panelde, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün eylemlerde ‘ses ve görüntü’ kaydıyla ilgili yoğun tepki toplayan genelgesi konuşuldu. Altyazı Fasikül: Özgür Sinema’nın editörü Fırat Yücel’in moderatörlüğünde yapılan panele, televizyondan video-eyleme, yurttaş gazeteciliğinden fotoğrafçılığa farklı pratikleri sürdüren isimler konuşmacı olarak katıldı. Panelde, hukuki bir karşılığı olmayan genelgenin, emniyetin kendi personeline gönderdiği hukuk-dışı bir görevlendirme yazısı mahiyetinde olduğuna vurgu yapıldı.

Oktay İnce: “Amaç insan hakkı ihlallerini kaydeden kamera sayısını azaltmak”

Hatırlanacağı üzere, İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü, 1 Mayıs İşçi Bayramı öncesinde kolluk kuvvetlerini eylemlerde ses ve görüntü kaydedenlere “fırsat vermemekle” görevlendiren bir genelge yayınlamış; iki yüzü aşkın gazeteci, aktivist ve fotoğrafçı ise, genelgenin anayasaya aykırı olduğu ve kendileri için bir bağlayıcılığı olmadığı yönünde bir açıklama yapmıştı. Panelde, genelgenin bu açıklamada değinildiği üzere “yok hükmünde” olduğunun altını çizen video-eylemci Oktay İnce, İçişleri Bakanlığı’nın amacının sokaktaki insan hakkı ihlallerini kaydeden kamera sayısını azaltmak olduğunu dile getirdi. 2018’de sosyal medya paylaşımları nedeniyle tutuklanıp 20 yıllık arşivine el konulan İnce, devletin toplumsal gösterilerde ve sokakta kamerası ile kayıt yapanları zaten fiilen engellemekte olduğuna dikkat çekti ve ekledi: “Demek ki devlet, sokaktaki baskısını ve zulmünü bir adım öteye taşımak istiyor.”

Özge Uyanık: “Hak ihlali görüldüğünde telefonlar kayda geçecektir”

1 Mayıs İşçi Bayramı sırasında Ankara’da canlı yayındayken polis tarafından cep telefonu yere atılıp kırılan Yol TV muhabiri Özge Uyanık ise, genelgenin toplumda pek bir karşılığı olmadığını dile getirdi: “Bu genelgeyle neyin amaçlandığını toplum da görüyor. Bundan sonraki süreçte ‘görüntü almak’ yasak dense bile, bu şekilde bir hak ihlali görüldüğünde telefonlar kayda geçecektir.” Uyanık ayrıca, genelgeyi uygulamanın suç işlemek anlamına geleceğini, çünkü hiçbir genelgenin anayasanın üzerinde olamayacağını dile getirdi.

Elif Ergezen: “Genelge yurttaş gazeteciliğini görünür kıldı”

Şairin Ölümü (2009) ve Elif (2017) gibi belgesellerinden tanıdığımız, Altyazı Fasikül’ün İçeriden Dışarıya video serisi için İçeriden (2020) filmini üreten belgeselci Elif Ergezen, belgeselin bellek oluşturma yönüne vurgu yaptı. Belgesel sinemayı her zaman “eylemin içinde” olarak düşündüğünü dile getiren Ergezen, valilikler tarafından film gösterimlerinin engellendiği Türkiye’de özellikle de politik içerikli film yapmanın ve göstermenin kendisinin de aslında bir “eylem” olduğuna dikkat çekti. Genelgenin ise zaten fiilen uygulanan hak ihlallerini normalleştirme çabası olarak değerlendirilebileceğini söyleyen Ergezen, genelgenin haber alma hakkı ve yurttaş gazeteciliği gibi konuları daha tartışılır ve görünür kıldığının altını çizerek iyimser bir bakış açısı sundu.

Sibel Tekin: “Eylemlerin sadece kaydı değil, duyurduğu sesler de engelleniyor”

2019’da sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek gözaltına alınıp, dijital malzemelerine el konulan video-eylemci/belgeselci Sibel Tekin ise Gezi Direnişi sürecinde sokaktaki herkes kayıt yaparken polisin itiraz edemediğini, bu alanın kolluk güçlerine verilen yetkilerle yavaş yavaş daraltıldığına dikkat çekti. İç Güvenlik Yasası ve OHAL’in ardından pandemiyle birlikte baskıların daha da arttığını dile getiren Tekin, son zamanlardaki eylemlerde, sadece görüntü almanın değil, eylemlere katılan yurttaşlarını seslerini duyurmasının da engellenmeye çalışıldığına vurgu yaptı. Tekin, 25 Kasım 2020 ve 8 Mart 2021 eylemlerinde, sürekli pandemi önlemlerini açıklayan bir anons aracı aracılığıyla eylemlerin sesinin bastırıldığına dikkat çekti.

Erhan Arık: “Alternatif medyanın ürettiği bilgi öznelerini ve hikâyenin özünü korumalı”

Nar Photos kapandıktan sonra çalışmalarına serbest fotoğrafçı olarak devam eden Erhan Arık ise, fotoğrafçılıkta çok farklı ekoller olduğuna dikkat çekerek, öncelikli amacın her zaman hızlı haber aktarımı olmadığı durumlarla da sıkça karşılaştıklarını dile getirdi. Fotoğraflarını paylaşmadan önce, eylemlerin öznelerine zarar vermeyeceğinden ya da herhangi bir manipülasyona yol açmayacak bilgiler ürettiğinden emin olması gerektiğini söyleyen Arık, alternatif medyada çalışan kişilerin yarattıkları bilginin hikâyenin özünü ne ölçüde koruduğuna da dikkat etme sorumluluğu olduğuna dikkat çekti. Arık ayrıca, siyasi kaygıların şiddetli olduğu olaylarda gazeteci ve yurttaş ayrımının ortadan kalktığının, polis şiddetinin herkese yönelebildiğinin altını çizdi.