Şu An Okunan
Gizem Sert: Sansürsüz Tartışma Kültürünü Yaşatacağız

Gizem Sert: Sansürsüz Tartışma Kültürünü Yaşatacağız

Boğaziçi Üniversitesi Sinema Kulubü’nün öğrenciler tarafından seçilmiş yönetim kurulu, atanmış rektör Naci İnci tarafından görevden alındı. Öğrenci kulüplerini sansüre karşı birleştiren süreci, söz konusu yönetim kurulundan Gizem Sert anlatıyor.

4 Ocak 2021’de Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan kayyum ataması ve bu atamanın devamında oluşturulan kayyum yönetim kadrosu, üniversitede çeşitli araçlar ile birçok alana müdahalede bulunmaya devam ediyor. Bir buçuk seneyi aşkın bir süredir üniversite bileşenlerinin yaşam ve faaliyet alanlarına müdahalede bulunan kayyum yönetim, kendi belirledikleri ‘ahlak’ kalıplarının dışında kalan etkinlik ve toplanmalara usulsüzce müdahale ediyor ve üniversitedeki özgür düşünce ortamına ket vuruyor. Üniversitede sanata, siyasete, kültürel birikime, tartışma alanlarına, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim farklılıklarına, öğrencilerin dayanışma yürüttüğü oluşumlara karşı açıktan saldırarak, paylaşım alanlarını daraltmak amacıyla öğrenci etkinlik ve faaliyetlerine sansürler uyguluyor ve etkinlikleri iptal ediyor. Bu baskıların hedefinde büyük ölçüde öğrencilerin iradesinin temsil edildiği öğrenci kulüpleri yer alıyor. 

3 Ağustos Çarşamba günü 38 sinema kulübü sansüre rağmen güney meydanda bir araya geldi. Perdeye “Sansürlendik” yazısının da yansıtıldığı gösterimde sansürlenen filmlerden biri olan Laurence Anyways izlendi.

Boğaziçi Üniversitesi Sinema Kulübü BÜ(S)K, her yıl geleneksel olarak düzenlediği açık hava etkinliklerinde 11 adet uzun metraj film belirlemişti. Bu filmlerin belirlenmesi, okul yönetimi tarafından işletilmeyen bürokratik süreçlere de uyarak, aktif üyelerce oylama yapılması ve prosedür gereği Öğrenci İşleri Dekanlığı’ndan izin alınması şeklinde gerçekleşmişti. Önceki dönem Onur Haftası kapsamında gösterilmek istenilen LGBTİQ+ temalı filmlerin gösteriminin yapılmasını istemeyen Öğrenci İşleri Dekanı, bu filmler ve queer içeriklerinin LGBTİQ+’ya özendirici ve intihara teşvik edici olduğunu da sözlü olarak vurgulayarak T.C. Kültür ve Turizm bakanlığı tarafından onaylanmış (bandrollü satışı yapılan) The Nun (2018) ve Soldier’s Girl (2003) filmlerini sansürlemişti. Açık hava gösterimleri döneminde ise gösteriminin yapılmasını istemedikleri filmleri bir telefon yoluyla ve gerekçe göstermeden iletmişlerdir. 

Boğaziçi Üniversitesi’nin 38 öğrenci kulübü, BÜ(S)K’e yapılan sansüre karşı “hep beraberiz!” diyerek etkinliklerine devam ediyor.

Gösterimine izin vermedikleri filmler; Boğaziçi Üniversitesi’nde uzun yıllardır akademisyen olarak görev yapmış ve son dönemde kayyum yönetim tarafından okulla ilişiği kesilen Can Candan’ın Benim Çocuğum (2013) isimli belgeseli, Xavier Dolan’ın yönetmenliğini yaptığı Transgender bir kadının yaşamına tanıklık eden Laurence Anyways (2012) filmi ve Doug Liman’ın bir grup gencin uyuşturucu satışına dahil olmasını konu alan Go (1999) isimli komedi filmiydi. Filmlerin gösterimine izin verilmeme sebebini sözlü olarak dahi dile getirmeyen Öğrenci İşleri Dekanlığı, açıkça görülecek şekilde ‘ahlaksızlık’ olarak değerlendirdiği tema ve içerikleri kabul etmeyerek Sinema Kulübü’nün etkinliklerini sansürlemiş oldu. 

Boğaziçi Üniversitesi Sinema Kulübü başta olmak üzere yapılan sansür ve baskıya karşı tepkili olan 38 öğrenci kulübü, dayanışma göstermek amacıyla sansürlenen filmlerden biri olan ‘Laurence Anyways’ güney meydanda hep birlikte gösterme kararı aldı. Gösterimin gerçekleşeceği gün ise yine Sinema Kulübü’ne rektörlük tarafından tebliğ edilen belgeyle “öğrenci etkinlikleri için geçerli olan etkinlik düzenleme kurallarını ihlal etme” gerekçesiyle kulübe bir ay süreyle faaliyet engeli getirildi ve kulübün ‘seçilmiş’ yönetim kurulu görevden alındı. Kulübün faaliyetlerinin durdurulması üzerine diğer öğrenci kulüpleri güney meydanda toplanarak sansürlenen filmi izledi. Bu etkinlik sırasında okul yönetimi tarafından meydandaki fıskiyeler açılarak faaliyet engellenmek istendi. Aynı zamanda gösterim sırasında okula giren çok sayıda sivil polisin ve güvenlik görevlisinin, gösterimin yapılacağı meydanın yakınlarında devriye gezmesi ve gösterim boyunca uzaktan gösterimi takip etmesi dikkat çekti. Gösterim sırasında okul yakınlarında birçok gözaltı otobüsünün yanaştırılması ve yukarıda aktardığım birçok orantısız “önlem” sansüre karşı okul öğrencilerinin iradelerine sahip çıkan dirençli tutumunun ne kadar bastırılmaya çalışıldığının göstergesi olmuş ve tüm bu engellemelere rağmen etkinlik gerçekleşmiştir.

“Yıllarca yapılan çetin tartışmaların birikimleri sonucunda oluşan bu kültür, bir A4 kağıdı ile dağıtılamaz.”

Tüm bu sansürler, faaliyet engellemeleri ve görevden alma işlemleri yapılırken üniversitenin demokratik ve bürokratik süreçleri işletilmedi. Öğrenci İşleri Dekanlığı, üniversitede faaliyet yürüten öğrenci kulüplerinin ve bu kulüplerin danışman hocalarının görüşlerini almadan ve görüşme taleplerine de cevap vermeden hukuksuz bir karar alarak görevi suistimal suçu işlemiş oldu. Öğrenci kulüpleri içerisinde benimsenen öz yönetim modellerinin tersine, Öğrenci Faaliyetleri Koordinasyon Kurulu’nu pasif tutarak, öğrencilerin yönetimde söz sahibi olmasını da engellemiş bulundu. 

İlerleyen süreçte tüm bu hukuksuzluklara ve alenen işlenen suçlara karşı ses çıkarmak, Boğaziçi’nde birbiriyle dayanışan ve paylaşım alanlarını genişletmeyi misyon edinen öğrenci kulüpleri arasında bir amaç ve hedef haline gelmiş bulunmakta. Seçilmiş yönetim kadrosu görevden alınan Boğaziçi Üniversitesi Sinema Kulübü, faaliyet engelleri kalktığında yeniden bir genel kurul düzenleyerek yeni (!) yönetim kurulunu belirleyecek. Ancak kadroda bulunmaları engellenen kulüp üyelerinin demokratik bir seçim sonucunda yeniden yönetim kuruluna girme ihtimallerinin sonucu ne olacak henüz belli değil. Seçilen yönetim kurulu, prosedür gereği Öğrenci İşleri Dekanlığı’na iletilmek ve ilgililerin onayından geçmek durumunda. Öğrenci İşleri Dekanlığı’nın da yine prosedürel olarak, Öğrenci Faaliyetleri Koordinasyon Kurulu ve dolayısıyla Kulüpler Arası Kurul’a danışmadan yönetim kurulunu görevden alma ve seçilen yönetim kurulunu kabul etmeme gibi eylemlerde bulunmaması gerekiyor. 

Boğaziçi Üniversitesi Sinema Kulübü, işleyişi bakımından kararlarını bünyesinde bulundurduğu aktif kulüp üyelerine danışarak almakta ve yönetim kurulunu da bir yürütme komisyonu şeklinde işletmektedir. Yürütme komisyonu da bir otorite mercii değil, aktif üyelerce alınan kararların yürütücüsü pozisyonunda. Bu sebeple, yönetimden düşen öğrenciler hâlâ daha aktif BÜ(S)K’lüler olarak karar alma süreçlerine eskisi gibi katkıda bulunabilecek konumdalar. Yıllarca yapılan çetin tartışmaların birikimleri sonucunda oluşan bu kültür, bir A4 kağıdı ile dağıtılamaz. Kayyum yönetimin engellemelerine maruz kalan her BÜ(S)K’lü, bu kulübün aktif bir üyesi olarak şimdiye kadar biriktirilen özgür ve sansürsüz tartışma kültürünü yaşatmaya ve büyütmeye devam edecektir.