Şu An Okunan
‘Görünür Görünmez’ Uluslararası Prömiyerini Rotterdam’da Yaptı

‘Görünür Görünmez’ Uluslararası Prömiyerini Rotterdam’da Yaptı

Altyazı Fasikül’ün yeni serisinin videolarından oluşan Görünür Görünmez: Bir (Oto)Sansür Antolojisi, 54. Uluslararası Rotterdam Film Festivali’nin (IFFR) Bright Future (Parlak Gelecek) bölümü kapsamında uluslararası prömiyerini gerçekleştirdi. Filmin yönetmenlerinden Erhan Örs, vize başvurusu reddedildiği için gösterime katılmazken ekip arkadaşları ve ICFR Örs’e destek mesajlarını ilettiler. Dünyanın dört bir yanından sinemacıların sansüre karşı direniş ve dayanışma deneyimlerini paylaştıkları festivalde Çiğdem Mater de hatırlandı.

Bilhassa bağımsız ve deneysel sinema alanında dünya çapında bir referans noktası kabul edilen Uluslararası Rotterdam Film Festivali bu yıl 54. kez kapılarını açtı. Yeni yeteneklerin keşfine ve az bilinen sinema geleneklerine alan açarak sinema sanatının gelişimine katkıda bulunması açısından önemli bir yerde duran festivalde 94 ülkeden toplam 500’e yakın film izleyicilerle buluşurken, bunlardan 201 tanesi dünya prömiyerini IFFR kapsamında gerçekleştirdi. IFFR’nin “özgün bir konu ve üsluba sahip uzun metrajlı ilk filmleri” bir araya getiren Bright Future (Parlak Gelecek) bölümüne seçilen Görünür Görünmez: Bir (Oto)Sansür Antolojisi de uluslararası alandaki ilk gösterimini festival kapsamında gerçekleştirdi. 

Erhan Örs’ün vize başvurusuna ret

Sansür ve otosansür üzerine kolektif bir sorgulama niteliğine sahip Görünür Görünmez sinema, fotoğraf, video, güncel sanat, tiyatro, performans, hukuk gibi farklı disiplinlerden üreticileri ve hikâyelerini buluşturuyor. Belgeselin uluslararası prömiyeri 31 Ocak Cuma akşamı Pathé 6 salonunda, yönetmenlerden yedisinin bizzat katılımıyla gerçekleştirildi. Filmin yönetmenlerinden Erhan Örs ise Hollanda konsolosluğu vize başvurusunu reddettiği için gösterime katılamadı. Filmin yedi yönetmeni (Fırat Yücel, Hakan Bozyurt, Can Memiş, Sibil Çekmen, Serra Akcan, Nadir Sönmez ve belit sağ) Rotterdam’da sahnede, yanlarında olamayan arkadaşları Erhan Örs için bir açıklama yaptılar. Erhan Örs üzerinden Kürt sinemacılar üzerindeki baskıya dikkat çeken yönetmenler, sansürün sınırları olmadığını belirterek uluslararası bir sorun olduğunun altını çizdiler. Açıklamada şunlar söylendi:

“Filmde de izlediğiniz gibi, Türkiye’deki sanatçı ve film yapımcısı topluluğu son on yılda çok fazla baskı ve sansür gördü. Ama biz bu ülkede, Hollanda’da da çok fazla sansür gördük: Öğrenciler tutuklandı ve dövüldü, akademisyenler işlerini kaybetti; mülteciler sınır dışı edildi; paneller, makaleler, sergiler, sloganlar ve sözler sansürlendi, eğitim ve sanat bütçeleri kesildi ve insanların protesto ve seyahat hakları engellendi. Buraya gelmeden hemen önce, bu filmin yönetmenlerinden biri olan Erhan Örs’e Hollanda vizesi verilmediğini öğrendik. Bugün burada bizimle birlikte olması ve Pazartesi günü (3 Şubat) ‘Sinema ve Otoriterliğin Yükselişi’ panelinde konuşması gerekiyordu.

Türkiye devletinin kriminalize ettiği Kürt sinemacı Erhan Örs, şimdi de Hollanda devleti tarafından şüpheli olarak damgalanıyor, seyahat ve ifade hakkından mahrum bırakılıyor. Ve bu, Kürt sinemacıların Rojava’da ve başka yerlerde büyük risk altında olduğu bir zamanda gerçekleşiyor. Bu, onun sesinin bu festivalde duymamız gereken asıl ses olduğu bir zamanda gerçekleşiyor. 

Erhan’a selamlarımızı iletiyor ve onun adına Türkiye’de ve burada, bu ülkede sansüre maruz kalan tüm sanatçılar, sinemacılar, sanat ve kültür emekçileri ve aktivistlerle dayanışma içinde olduğumuzu ifade etmek istiyoruz.”

Yönetmenler Fırat Yücel, Hakan Bozyurt, Can Memiş, Sibil Çekmen, Serra Akcan, Nadir Sönmez ve belit sağ / Fotoğraf: Senem Aytaç

Risk Altındaki Sinemacılarla Uluslararası Dayanışma Koalisyonu (ICFR) da Instagram’dan yaptığı paylaşımda Erhan Örs’ün vizesinin “beklenmedik ve net olmayan sebeplerle” son dakikada reddedilmesine değinerek Örs’e desteklerini sundu.

2022 yılının Haziran ayında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında Göç İzleme Derneği’ne (GÖÇİZDER) düzenlenen operasyonda ‘örgüt üyeliği’ suçlamasıyla gözaltına alınan ve hakkında tutuklama kararı verilen Erhan Örs, davanın 5-9 Şubat 2024 tarihlerinde verilen karar duruşmasında beraat etmişti. Örs, Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki sokağa çıkma yasaklarını konu alan Sûr: Ax û Welat (2018) isimli belgeseldeki kurguculuk faaliyeti ve ilişkili para transferlerinden dolayı suçlanmıştı. Meşru sinemacılık faaliyetlerinden dolayı yargılanan Örs hakkında yurtdışı yasağı ya da herhangi bir hüküm bulunmuyor. Kurgucular Dayanışması üyesi olan Örs beraat ettikten sonra Fransa’nın kurgucular birliği LMA’nın (Les Monteurs s’affichent) düzenlediği Le festival des Monteurs associés’ye, kurgusunu yaptığı Navnîsan (Adres, 2022) filmini göstermek üzere gitmiş ve ülkeye geri dönmüştü.  

Fotoğraf: Özcan Vardar

Gösterimlere bir dizi etkinliğin eşlik ettiği festivalde 3 Şubat Pazartesi günü Sinema ve Otoriterliğin Yükselişi (Cinema and the Rise of Authoritarianism) başlıklı panel düzenlendi. Moderatörlüğünü Rebecca de Pas’nın üstlendiği panelde sinemacılar Mohammad Rasoulof, Albertina Carri, Pier Giorgio Bellocchio ve Fırat Yücel konuşmacı olarak yer aldı. Panelin katılımcıları arasında yer alan ancak vize başvurusu reddedildiği için fiziksel varlık gösteremeyen Erhan Örs ise video aracılığıyla sesini duyurabildi. Festival direktörü Vanja Kaludjercic, Örs’ün IFFR için vize alamadığını belirterek, “Sebep tamamen açıklanamaz, ama satır aralarını hepimiz okuyabiliyoruz,” dedi.

Risk Altındaki Sinemacılarla Uluslararası Dayanışma Koalisyonu’yla (ICFR) işbirliği içinde gerçekleştirilen panelde gerek otoriter rejimlerde gerekse film yapım süreci, sunumu ve dağıtımına müdahale ettiği bilinen demokratik sistemlerde yaratıcılık kavramı ele alındı. Yalnızca sanatçıların ve eserlerinin baskı altına alınması değil, aynı zamanda belirli başarı hikâyelerinin sinemacılara karşı nasıl bir silah olarak kullanıldığına da değinildi. Panelde katılımcılar sansür ve otosansürle ilgili tecrübelerini paylaşarak “Sansür korkusu olmadan, sansüre uğrama riski taşımadan nasıl üretmeye devam edebiliriz?” sorusuna yanıt aradılar.

Mohammad Rasoulof ve Fırat Yücel

Görünür Görünmez‘in yönetmenlerinden Fırat Yücel, Türkiye’de sinemacılara yönelik baskıyı şu sözlerle ifade etti: “Türkiye’de sermaye sansüründen devlet sansürüne her türlü sansür var. Fikirlerden kimliklere kadar her şey üzerinde sansür var, karakterler bile sansürleniyor. Ayrıca, sansürün ne zaman nereden geleceğini de asla bilemiyorsunuz. Bir filmi çekersiniz, gösterirsiniz ve hiçbir şey olmayabilir. Ama bir yapımcı olarak 18 yıl hapis cezasına da çarptırılabilirsiniz, tıpkı Çiğdem Mater gibi. Genellikle sansür, Kürt sinemacılara ve LGBTQ+ sinemacılara yöneliyor…” Tabuları yıkan filmler yapmanın her zaman zor olduğunu belirten Yücel, mevcut hükümetin yasaları “çok etkin bir şekilde” sinemacılar ve ifade özgürlüğü aleyhine kullandığını söyledi. Yücel, film çekme düşüncesinin dahi suç sayıldığına dikkat çekti: “Son altı yılda insanlar film yapmaktan, belgesel çekmekten ya da hattâ sadece film yapmayı düşünmekten dolayı yargılandı. Filmleri kurguladıkları için, bir filmin posterini astıkları veya bir filmi izledikleri (Yasaklarla Onur Ayı: Seyircilere bile gözaltı) için bile gözaltı alındılar, yargılandılar.”

Direktör Kaludjercic de ICFR olarak Çiğdem Mater’in durumuna çok önem verdiklerini ve baştan beri onu desteklediklerini söyledi. ICFR, Çiğdem Mater‘in tutukluluğunun “ifade özgürlüğüne açık bir tehdit” olduğunu belirterek bir an önce serbest bırakılmasını talep etmişti.

Yücel sözlerini noktalarken Hollanda’daki sansür vakalarına dikkat çekti: “Hollanda’da sistematik ırkçılık ve yabancı düşmanlığı hakkında ya da Filistin’deki soykırıma karşı yapılan protestolara nasıl yaklaşıldığı hakkında yeterince konuşulmuyor. Burada da çok ciddi bir otosansür var.”