Şu An Okunan
Buradayız ve Kayıttayız

Buradayız ve Kayıttayız

İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü’nün, kolluk kuvvetlerini eylemlerde ses ve görüntü kaydedenlere “fırsat vermemekle” görevlendiren genelgesi, anayasaya aykırı olduğu ve işkenceyi görünmez kılmayı amaçladığı yönünde pek çok eleştiri almıştı. Aralarında gazeteci, aktivist ve belgesel fotoğrafçıları olan iki yüzü aşkın kişi, 27 Nisan 2021’de yayınlanan genelgeye karşı ortak bir açıklama yaptılar. Ahu Öztürk, Seren Yüce, Kıvanç Sezer, Ümit Kıvanç, Azra Deniz Okyay, Güliz Sağlam, Aydın Çubukçu, Mehtap Doğan, Bingöl Elmas, Berke Baş, Hilmi Etikan, Emre Yeksan, Sibel Tekin gibi basın ve sinema alanından birçok ismin yanı sıra Aktivist Kamera, BalıkBilir, Gazete Fersude, İnadına Haber, KaosGL.org, Yeni Film ve Seyr-i Sokak gibi kurum ve kolektiflerin de imzasının bulunduğu metinde genelge yok hükmünde sayılıyor ve “buradayız ve kayıttayız” deniyor. Açıklamada, genelgenin dayanağı olan ‘kişisel verilerin korunması ilkesi’nin “kamusal alanda kamu gücünü kullanma yetkisi olan kolluk kuvvetleri için uygulanabilir” nitelikte olmadığının altı çiziliyor. Genelgenin “olası bir polis şiddetinin örtbas edilmesi için ve hatta böyle bir şiddetin teşvik edilmesine neden olabileceğine” dikkat çekiliyor. Genelgenin anayasaya aykırı olduğunun bir kez daha altını çizildiği açıklamanın tamamını sizlerle paylaşıyoruz.

Buradayız ve Kayıttayız

Emniyet Genel Müdürlüğü imzalı 27 Nisan 2021 tarihli bir genelge ile görevi başındaki polisin ses ve görüntü kaydının alınmasının özel hayatın gizliliğini ihlal ve kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesi ve paylaşılması anlamına geleceği ileri sürülerek; bu durumlarda ses ve görüntü kaydı alanlara ‘fırsat verilmemesi, eylemin niteliğine göre kayıt alan kişilerin engellenmesi ve hatta adli işlem yapılması gerektiği’ hususunda kolluk personeli görevlendiriliyor.
Bunun ne anlama geldiğini çok iyi biliyoruz. Biz belgeselciler, aktivistler, gazeteciler ve belgesel fotoğrafçılar olarak her şeyden önce belgelemek için sıklıkla kameramızı olaylara yönlendiriyoruz. Hiçbir eylemde çekim yapılamaz olursa yani kameralarımız yoksa polisin şiddetinin artacağını, belgelenemediği için bu tür durumlardaki cezasızlığın önlenemeyeceğini ön görmek güç değil. Dünya, kolluk kuvvetlerinin şiddetini azaltmak ve kontrol altında tutmak amacıyla, caydırıcı olması umularak polis kameralarından elde edilen görüntülerin dahi herhangi bir izne ihtiyaç duyulmadan kamunun erişimine açılmasını tartışırken biz aksini amaçladığı aşikar olan bu uygulamayı kabul etmiyoruz.
Her şeyden önce ‘Kişisel verilerin korunması ilkesi’, kamusal alanda kamu gücünü kullanma yetkisi olan kolluk kuvvetleri için uygulanabilir nitelikte değildir. Bu genelge bu hali ile anayasaya ve kanunlara aykırılık içeriyor. Anayasa bir bütün olarak ele alınır ve anayasanın 26. (Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti), 27. (Bilim ve Sanat Hürriyeti) ve 28. (Basın Hürriyeti) maddeleri varken “genelge” ile ifade özgürlüğü engellenemez. Basın yayın araçları suç aleti değildir. Herkes haberleşme ve yayım araçlarından yararlanma hakkına sahiptir. Halkın haber alma ve olaylar hakkında bilgi ve kanaat sahibi olması hakkı vardır. Kimsenin görüş edinme hakkı sınırlandırılamaz. Kaldı ki yukarıda belirttiğimiz gibi özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması ilkesi esasen kamusal alanda kamu gücünü kullananları gözetmek amacıyla uygulanan bir ilke değildir.
Sonuç olarak bu nitelikteki bir genelge; olası bir polis şiddetinin örtbas edilmesi için ve hatta böyle bir şiddetin teşvik edilmesine neden olabilecek (kamera kaydının engellenmesi ve görüntü almak isteyen meslektaşlarımızın anayasal hakları yok sayılarak gözaltına alınmasına ortam hazırlayacak) özelliktedir ve hukuka aykırıdır.
Kişisel verilerin korunması hakkının gerekçesi olarak sunulamaz.
Tüm bu nedenlerle Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından paylaşılan bu genelge bizim açımızdan yok hükmündedir.

Buradayız ve kayıttayız.