Şu An Okunan
Sergei Loznitsa’dan Mektup Var: Bunun Adı Nazizm

Sergei Loznitsa’dan Mektup Var: Bunun Adı Nazizm

Ukraynalı sinemacı Sergei Loznitsa’dan mektup var. Ukrayna’yı işgal eden Rusya’yı canavar olarak niteleyen Loznitsa, Putin rejiminin suçlarına karşı ses çıkaran Rus sinemacıların yanında durması sebebiyle Ukrayna Film Akademisi’nden ihraç edildi. Loznitsa yaptığı açıklamada akademinin kendisine atfettiği ‘kozmopolit’ sıfatının Stalin’in antisemit kampanyalarından ödünç alındığını, akademinin ‘milli kimliği’ her şeyden önemli tutarak Nazizme yöneldiğini öne sürüyor. Loznitsa’nın açıklamasının bütününü Türkçe çevirisiyle paylaşıyoruz.

Çeviri: Deniz İnal

Dün geceden beri dünyanın farklı yerlerinden telefon ve mesajlarıyla bana ulaşan arkadaşlarım ve meslektaşlarım şaşkınlıklarını gizleyemiyor ve Ukrayna Film Akademisi’ne ne olduğunu açıklamamı rica ediyorlar. Ben de aynı şekilde ne olduğunu anlamaya çalışıyorum.  

27 Şubat 2022 tarihinde, aşağıdaki açıklamayı yayınlamıştım:

“Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaş, intihara meyilli bir çılgınlık eylemidir ve ne olursa olsun kriminal Rus rejiminin çöküşüyle sonuçlanacaktır. Şu an tanık olduğumuz gerçekten de kutsal bir savaş – İyi ile Kötü, Gerçekler ile Yalanlar arasında verilen bir savaş. Ukrayna kazanacak!

Sadece sarf ettikleri sözlerle değil, hızlı ve kararlı eylemleriyle de Ukrayna halkına yardımı dokunabilecek pozisyonlarda bulunan birçok kurumun, kamuya mal olmuş kişinin ve hükümetin sergilediği kararsız tutum karşısında ağzım açık kalıyor. Katlanarak şiddeti artan bu korkunç dram şu ana dek Rusya ile iş yaparak bu canavarı yatıştırmaya çalışan ikiyüzlü politikaların bir ürünü. Yıllardır Batılı siyasetçiler, Rus rejiminin Çeçenistan, Gürcistan, Kırım, Donbass ile Avrupa’nın ve dünyanın başka bölgelerinde işledikleri suçları görmezden geliyor ve ‘pragmatik’ siyaset uğruna taviz veriyor.

Artık uluslararası toplumun uyanıp, olan bitenden bir ders çıkarıp, Rus canavarını alt etme vakti gelmiştir.”

Savaş başladıktan birkaç gün sonra yayınladıkları ilk açıklama ile Rus saldırganlığına karşı oldukça tarafsız, korkak ve uzlaşmacı bir pozisyon alması sebebiyle Avrupa Film Akademisi’nden ayrıldım. Savaşa savaş demeye bile cesaret edemediler.

Geçtiğimiz günlerde ve haftalarda, uluslararası haber kanallarına, Avrupa ve Amerikalı gazetecilere savaşın neden çıktığını ve işin aslını anlatmakla meşgulüm; uluslararası toplumun Rus saldırganlığına karşı yükseltilen mücadeleye katılması için çabalıyorum. Bağış toplamak adına filmlerim Donbass ve Maidan’ın özel gösterimlerine katılıyorum. Bu gösterimlerden elde edilen gelir Ukrayna’ya destek olmak için kullanılıyor. İnsanların Ukrayna sınırlarından çıkmalarına yardımcı oluyorum ve mültecilere destek oluyorum.

Yaşanan savaş trajedisi içerisinde hâlâ onlar hakkında sağduyumuzu korumamız gerektiğine derinden inanıyorum. Meslektaşlarımın, Putin rejiminin işlediği suçlara karşı ses çıkaran Rus filmcilerin, boykot edilmesine karşıyım.

Ukrayna Film Akademisi’nin beni çok kozmopolit bulmaları nedeniyle akademiden atma kararını öğrendiğimde çok şaşırdım. Yunancada ‘kozmopolit’ dünya vatandaşı anlamına gelir. Kendinin kozmopolit olduğunu iddia eden ilk kişi, antik Yunan filozofu Diyojen idi. Stoacı filozof Zenon’un yanı sıra Immanuel Kant, Voltaire, Diderot, Hume ve Jefferson da kendilerini kozmopolit olarak tanımlamıştı. 18. yüzyıldan beri kozmopolit sıfatı yeni fikirlere açık olan, kültürel, siyasi ve dinî önyargılardan azade bir insanı anlatmak için kullanılır. Bu terimin Sovyet propaganda söylemi içerisinde olumsuz bir çağrışım yaratması ancak Stalin döneminin sonlarına –yani Stalin’in başlattığı ve 1948-1953 arasında etkili olan antisemit kampanya dönemine– rastlar.

Kozmopolitliğe karşı çıkan Ukraynalı ‘akademi üyeleri’ aslında Stalin’in nefret temelli, ifade özgürlüğüne karşı, kolektif suçluluk hissini yükselten, bireyselliğin herhangi bir şekilde dışavurumunu ya da kişisel seçimleri yasaklamak hedefiyle kurduğu bu söylemi kullanmakta. ‘Akademi üyeleri’ açıkça Diyojen’in, Zenon’un, Kant’ın ve Voltaire’in değerlerine karşı olabilirler mi? Ya da çaresizce bir parçası olduklarını iddia etikleri Çağdaş Avrupa kültürü ve toplumunun temellerini oluşturan değerlere mi karşı çıkıyorlar? ‘Kozmopolitlik’ kavramına dair bu kadar detaylı bir tanımlamaya ve arka plan vermeye ihtiyaç duyuyorum çünkü sadece profesyonel Sovyetologlar, eski Sovyet imparatorluğu sınırları dışından olup, bu kavramın kullanılmasıyla ne ima edildiğinin farkındalar.  

Nantes Üniversitesi (Fransa) bünyesindeki Rusça öğretmenleri her yıl SSCB’nin çöküşü sonrası ortaya çıkan ülkelerden çıkan filmlerin gösterildiği bir film festivali düzenliyor. Bu festival üniversite tarafından fonlanıyor. Bu festivalin varlığından Ukrayna Film Akademisi’nin yaptığı açıklama vasıtasıyla haberdar oldum. Film festivalinin organizatörleriyle iletişime geçtiğimde ‘akademi üyeleri’ ve Ukraynalı ‘kültür camiası’, prensipte festivalin gerçekleşmesini desteklediklerini ancak festival programındaki tüm filmlerin Ukrayna’da üretilmiş ya da Ukrayna hakkında filmler olmasını talep ettiğini bana ilettiler. Şöyle yazmışlar: “…kültürümüzü Rus sinemasından ayırmak adına programdaki tüm filmlerin Ukrayna’da üretilmiş ya da Ukrayna hakkındaki filmlerle değiştirmeyi öneriyoruz…”

Festivalin organizatörleri ‘akademi üyelerinin’ bu talebini yerine getirmeyi reddedince, Ukrayna ‘kültür camiası’ tarafından sözlü saldırılara ve bir dizi tacize uğradılar. Bu seneki festivalin sloganı ‘Entre Lviv et l’Oural’, yani ‘Lviv ve Urallar Arasında’. “Akademi üyelerinin” Fransızcadan yanlış çevirdiği gibi ‘Lviv’den Urallara’ değil.

Ukrayna Film Akademisi’nin Facebook sayfasında yayımlanan bir mesajda şöyle yazıyor: “Ukrayna’nın bağımsızlığı için var gücüyle savaştığı bu günlerde, her Ukraynalının söylemi milli kimliği üzerine kurulmalıdır.” Bu demek oluyor ki bu ülkenin vatandaşlarının sivil ve siyasi duruşu önemli değil; Rus saldırganlığına karşı dünyada özgürlüğü seven ve özgür düşünebilen insanları birleştirme hayali de önemli değil; bu savaşı kazanmak için bir araya gelen demokratik ülkelerin katılımıyla ortaya çıkan uluslararası girişimi de. Ama, ‘milli kimlik’ her şeyden önemli. Ne yazık ki buna Nazizm deniyor. Kremlinli propagandacılarının Ukrayna film akademisine bir hediyesi.

‘Akademi üyelerinin’ uluslararası toplumdan ‘beni Ukrayna kültür camiasının bir temsilcisi olarak konumlandırmaması’ yönünde bir talebi var. Hayatımda hiçbir zaman bir cemaatin, grubun, derneğin ya da ‘camianın’ temsilcisi olmadım. Söylediğim ve yaptığım her şey benim kişisel beyanım ve eylemim olmuştur ve olacaktır.

Her zaman Ukraynalı bir filmci oldum ve olmaya devam edeceğim.

Yaşadığımız bu trajik dönemde herkesin akıl sağlığını koruyabilmesini gönülden diliyorum.

Sergei Loznitsa
19 Mart 2022