2 Nisan’da ülke genelinde düzenlenen bir günlük tüketim boykotuna destek veren oyuncular hukuksuz ve keyfi yaptırımlarla cezalandırılıyor. Boykotu destekleyen Cem Yiğit Üzümoğlu, “nefret ve ayrımcılık” ile “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlarından yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınıp adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken beş oyuncunun TRT yapımı dizilerdeki işlerine son verildi. TRT’nin oyuncuları işsizlikle cezalandıran yaptırımlarına karşı tepkiler yükseldi. Kamu kaynaklarıyla yayın yapan ve yıllardır tarafsız yayıncılık ilkesine aykırı hareket ettiği yönünde eleştirilen TRT, RTÜK ile birlikte ‘siyasi iktidarın propaganda ve sansür aygıtı’ olarak niteleniyor.
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından başlayan sokak eylemleri ve protestolar ülke genelinde devam ediyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel 24 Mart’ta iktidara yakın bazı şirketler ve medya kuruluşlarının isimlerini açıklayarak boykot çağrısı yapmıştı. Üniversite öğrencileri de 2 Nisan’da tüketimi durdurmak için sosyal medyada bir kampanya başlattı. Toplumun her kesimine yayılan bir günlük tüketim boykotuna çeşitli yayınevleri, kültür kurumları ve işletmeler de kepenk kapatarak desteğini açıkladı. Buna karşılık İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı boykot çağrısı yapanlar için re’sen soruşturma başlatılacağını duyurdu. “Sosyal medya yayın organlarında halkın bir kesiminin ekonomik etkinlikte bulunmasını engellemeye yönelik, kamuoyunda ‘boykot’ çağrıları olarak bilinen ayrıştırıcı söylemler” için soruşturma başlatan başsavcılık, boykot çağrısı yapanlara ve bu söylemleri yayanlara “nefret ve ayrımcılık ile halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlarını yöneltti. Savcılığın açıklamasından kısa bir süre sonra açıklama yapan Ticaret Bakanı Ömer Bolat ise “Boykot çağrısı yapanlara karşı ticaretinde maddi kaybı olan tazminat davası açabilir,” ifadelerini kullandı.
Yaşananların ardından cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçmişte benzer şekilde boykot çağrıları sosyal medyada dolaşıma girdi. Erdoğan’ın başbakan olduğu 2008 yılına ait konuşması sosyal medyada en çok konuşulan gündem maddelerinden biri oldu. Doğan Grubu’na yönelik yaptığı çağrıda Erdoğan, boykotun temel hak olduğuna dikkat çekmişti: “Siz mi bize karşı yalan yanlış bu tür kampanyalar yapıyorsunuz, biz de en tabi, en doğal hakkımızı kullanıyoruz. Size karşı biz de bu kampanyayı başlatıyoruz, almayacağız. Hangi dilden anlarsanız o dilden konuşacağız.”
2018 yılında ABD’den ithal edilen elektronik ürünlere, 2020’de de Fransız ürünlerine boykot çağrısı yapan Erdoğan, Aralık 2024’te Bursa’da AKP’nin 8. Olağan İl Kongresi’nde fahiş fiyatlar nedeniyle marketlere yönelik bir boykot çağrısında bulundu. Henüz iki ay önce ise Erdoğan, bazı işletmelerin “fırsatçılık” yaptığını öne sürerek fahiş fiyatları boykot etme çağrısını yineledi. 6 Ocak’taki kabine toplantısının ardından konuşan Erdoğan, “Pahalı ürün satanları dize getirecek etkili yöntemlerden biri boykottur. Fırsatçılık yapanlara karşı en büyük kozumuz, satın almama özgürlüğünü kullanmaktır,” ifadelerini kullandı.
Bir protesto şekli olarak boykot, Anayasa’nın 26. maddesi uyarınca ifade özgürlüğü ve 34. maddesi uyarınca vatandaşlık hakkı olarak tanımlanıyor. Hukukçular boykotun meşru olduğunu vurguluyor. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Ensar Vakfı’na ilişkin davada verdiği bir karar da mevcut. Ensar Vakfı’na ilişkin taciz skandalı sonrası vakfa sponsor olan Turkcell’e yönelik bir yurttaşın “Pedofili destekçisi ve sansürcü” diyerek boykot çağrısını ifade özgürlüğü kabul eden AYM, Turkcell’i tazminat ödemeye mahkûm etmişti.
Cem Yiğit Üzümoğlu gözaltına alındı
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca sosyal medyada boykota destek verenlere yönelik başlatılan soruşturma kapsamında 16 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Haklarında gözaltı kararı verilenlere yönelik düzenlenen operasyonda, oyuncu Cem Yiğit Üzümoğlu’nun da aralarında bulunduğu 11 kişi gözaltına alındı.

Savcılık soruşturmayı, “nefret ve ayrımcılık” ile “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlarından başlatmıştı. Üzümoğlu’nun dosyasına Saraçhane ve Maltepe mitingine ilişkin yaptığı paylaşımlar da dâhil edildi. Üzümoğlu, X hesabından yaptığı son paylaşımda, boykotun anayasal bir hak olduğunu yazmıştı: “Boykot, Anayasa’nın düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ile toplantı gösteri yürüyüşü hakkı kapsamında değerlendirilebilecek bir protesto biçimidir.” Ayrıca Üzümoğlu, Aybüke Pusat’ın boykot paylaşımından dolayı TRT dizisinden çıkarılmasına da tepki göstermişti.
Oyuncular Sendikası’nın gözaltı kararı sonrası ilk açıklamasında soruşturmanın içeriği hakkında bilgi alınmaya çalışıldığı, Üzümoğlu’nun avukatlarıyla iletişim halinde olunduğu aktarıldı. Günün ilerleyen saatlerinde Oyuncular Sendikası Genel Başkanı Zuhal Olcay, sendikanın Üzümoğlu’na olan desteğini ifade ederek dayanışmanın önemine dikkat çekti. Olcay’ın video açıklamasında şu ifadeler yer aldı: “Oyuncular Sendikası Yönetim Kurulu üyelerimizden meslektaşımız Cem Yiğit Üzümoğlu, bu sabah 01:30 sularında anayasal hakkını kullanan yüzlerce genç gibi gözaltına alındı. Yaptığı paylaşımlardan dolayı olduğu söyleniyor. Gece geç saatlerde emniyetteki ifade işlemleri tamamlandı. Oyuncular Sendikası Yönetim Kurulu üyeleri ve avukatları olarak Cem’in savcılığa sevkini ve ardından da olması gerektiği gibi serbest bırakılmasını bekliyoruz, umuyoruz. Meslektaşlarımızın işten çıkarıldığı, gözaltına alındığı bugünlerde dayanışmanın çok önemli olduğuna ve dayanışmanın gücü olduğuna inanıyoruz. Cem yalnız değildir.”
Üzümoğlu, emniyet ifadesinin ardından Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi’ne sevk edildi. Ahmet Mümtaz Taylan, Barış Atay, Kerem Fırtına ve Kubilay Aka’nın da aralarında olduğu pek çok oyuncu da Üzümoğlu’yla dayanışma için adliyeye geldi. Üzümoğlu’nun da aralarında bulunduğu 11 kişi yurt dışına çıkış yasağı ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Üzümoğlu adliye çıkışı yaptığı konuşmada anayasal haklara vurgu yaparak şunları söyledi: “Anayasal hakları hatırlatmak dışında yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Haklarımız doğrultusunda da protesto etmekte, yürüyüş yapmakta, sözümüzü, fikrimizi beyan etmekte özgürüz. Özgür olmaya da devam edeceğiz. Ve bunun önünde bir engel varsa da bunun için mücadele etmeye devam edeceğiz.”
‘Oyuncular Sendikası siyasi bir kuruluş değildir’
Bir kısmını CHP’nin de işaret ettiği, iktidara yakın yayın anlayışına sahip bazı medya organları, Cem Yiğit Üzümoğlu’nun gözaltına alınmasıyla ilgili yaptığı haberlerde Üzümoğlu’nun üyesi olduğu Oyuncular Sendikası’nı hedef gösterdi. Haberlerde Üzümoğlu’nun bir WhatsApp grubunda tüketim boykotuna destek verilmesi için oyunculara baskı yaptığı yönünde iddialar yer alırken sendikaya da benzer suçlamalar yöneltildi. Oyuncular Sendikası konuya ilişkin açıklamasında iddiaların asılsız ve kamuoyunu yanıltıcı olduğunun altını çizerek sendikanın siyasi bir yapı olmadığını belirtti. Açıklamada oyuncuların hür iradeli özgür bireyler olduğu, sendikanın oyuncular üzerinde baskı kurmadığı ifade edildi.
Açıklamada ağır çalışma koşullarına mecbur bırakılan oyuncuların toplumsal meselelerde hedef alınmalarına tepki gösterildi: “Ülkemizde oyuncular akla gelebilecek en kötü, kelepçe sözleşme dediğimiz bağlayıcı sözleşmelerle, haftada altı gün, günde ortalama 16 saat ve hiçbir işverenin hukuku ve sosyal güvenlik hukuku bakımından bir sorumluluk üstlenmediği koşullarda çalıştırılıyor. İş güvenceleri olmadığı için haksız ya da keyfi nedenlerle, sorgusuz sualsiz işsiz bırakılabiliyor. Ayrıca, bu ağır çalışma koşullarına mecbur bırakılan oyuncuların her toplumsal olayda hedef gösterilmesini kesinlikle kabul etmiyoruz.”
Oyuncuların çalışma koşullarını iyileştirmek için faaliyet gösterdiğini belirten ve ifade özgürlüğü bağlamında hukuka işaret eden Oyuncular Sendikası, örgütlü mücadele vurgusu yaptı: “Amacımız hukukun üstünlüğü ve yasaların korunmasında herkesin özgürce düşüncelerini açıklayabildiği ve bu çerçevede örgütlenebildiği, barış içinde yaşayan bir ülkede mesleğimizi uluslararası standartlarda yapabilmektir. Bırakın da işimizi yapalım.”
Beş oyuncu TRT dizilerinden çıkarıldı
Bir günlük tüketim boykotuna destek verdiği için işlerinden edilen oyuncular da var. Aybüke Pusat, sosyal medya hesabından yaptığı destek paylaşımından dolayı TRT 1’de ekranlara gelen Teşkilat (2021-) dizisinin kadrosundan çıkarıldı. TRT Genel Müdürü Prof. Dr. Zahit Sobacı’nın duyurduğu kararda TRT projelerinde yer alan kişilerin “ülkemizin ekonomisini hedef alan, siyaseti ve toplumu dizayn etme amacı taşıyan, milleti kutuplaştıran bir siyasi kampanyanın” parçası olamayacağı ifade edildi. Pusat’ın paylaşımının TRT’nin kurumsal ilkeleri ile asla bağdaşmadığı belirtilen açıklamada, “Siyasi bir grubun politik amaçları için sahaya sürdüğü boykot çağrısına alet olmak, TRT’nin ilkelerine, kamu yayıncılığı anlayışına ve mesleki profesyonelliğe açıkça aykırılık teşkil etmektedir,” ifadeleri yer aldı.
Senarist Ali Aydın, Pusat’ın paylaşımı nedeniyle işinden edilmesi halinde senaryosunu kaleme aldığı Rumi (2023) adlı belgeselin TRT’nin tabii platformundan kaldırılmasını istedi. Aydın’ın paylaşımında “Şayet Teşkilat dizisindeki oyuncunun demokratik hakkını görmezden gelip kimi kiralıkların tehdidiyle işinden ederseniz tabii’nin en çok izlenen işlerinden birini de kütüphanenizden kaldırmak zorunda kalırsınız,” ifadeleri yer aldı. TRT Genel Müdürü Sobacı ise Aydın’ın kurumla hiçbir ilişkisinin olmadığını savunarak şunları yazdı: “Yıllar önce gerçekleştirilen bir projede yer alan bu şahsın TRT ile hiçbir kurumsal bağı yoktur. Ancak, ülkemizin ekonomisini hedef alarak boykot çağrılarına alet olanlara da tehditle herkesi baskı altına alacağını sanan bu zehirli dile de TRT geçit vermemiştir; vermeyecektir.” Ayrıca Sobacı, Rumi‘nin tabii kütüphanesinden kaldırıldığını gösteren bir ekran görüntüsü paylaştı. Dizinin ilk bölümü ise platformun YouTube sayfasında duruyor.
Aydın daha sonra Sinema Genel Müdürü Birol Güven’e seslenerek “Atlas Sineması’ndaki müzede benim rızamla sergilediğiniz Venedik Film Festivali tarafından verilmiş En İyi İlk Film ödülünü iade eder misiniz? Size verdiğim gibi ama. Evde oksitlensin, ben razıyım,” dedi.

İşine son verilen Pusat’a desteğini açıklayan Oyuncular Sendikası, düşünce ve ifade özgürlüğünün altı çizerek anayasa maddelerini hatırlattı: “Boykot, Anayasa’nın düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ile toplantı gösteri yürüyüşü hakkı kapsamında değerlendirilebilecek bir protesto biçimidir. Anayasamızın 25., 26. ve 34. maddeleriyle güvence altına alınmıştır. Meslektaşımız Aybüke Pusat ile ilgili gelişmeleri takip ediyoruz ve kendisinin yanındayız. Sanat emeği, ifade özgürlüğüyle anlam bulur. Hiçbir oyuncu, düşüncesini dile getirdiği için işinden edilemez.”
Gazeteci Birsen Altuntaş, TRT tabii için çekilecek Bir Ruh Macerası adlı dizinin yedi bölümünde yer alması planlanan Boran Kuzum’a da dizinin çekimlerine bir gün kala “gündem nedeniyle” kendisiyle çalışamayacakları iletildiğini aktardı. 19 Mart’ta başlayan kitlesel protestolarda gençlerin yanında olan ve boykot çağrısına destek veren Kuzum, işine son verilen Pusat’ın da yanında yer almıştı.
Çekimlerine yeni başlanan tabii’nin Muhabir dizisi setinde de işten çıkarmalar oldu. Furkan Andıç, boykot paylaşımı yapmamasına rağmen sevgilisi Pusat’a sosyal medyada “Yanındayım gülüm” diyerek destek vermesi üzerine dizi kadrosundan çıkarıldı. Aynı dizide rol alan ve Pusat’a destek veren Başak Gümülcinelioğlu da projeden uzaklaştırıldı. Son olarak magazin gündemini takip eden 2. Sayfa, tüketim boykotuna destek paylaşımı yapan Eray Ertüren’in çekimlerine Mart ayında başlanan TRT tabii dizisi Kara Kış‘ın kadrosundan çıkarıldığını aktardı. Ayrıca boykot çağrısı yapan oyuncular Rojda Demirer ve Alican Yücesoy’un da X hesaplarına erişim engeli getirildi.
Sektörden çok sayıda isim TRT’nin yaptırımlarına tepki gösterdi. TRT’nin en sevilen dizilerinden 7 Numara‘da (2000-2003) rol alan Şebnem Sönmez, boykotu desteklediğini belirterek yıllardır tekrarları yayınlanan dizinin tüm dijital platformlardan kaldırılmasını talep etti. Sönmez, yıllardır oynatılan dizi için oyunculara telif ödenmediğinin de altını çizdi: “TRT’de 2000 yılından beri sayısız tekrarla oynatılan 7 Numara dizisinin başrol oyuncusuyum. Boykotu destekledim, destekliyorum. 7 Numara‘dan hiçbir oyuncusuna 1 kuruş telif ödemeden, 25 yıldır kazanan TRT bu diziyi kaldırsın. Madem beni atamıyorsun kadrodan, sen de beni boykot et TRT ne dersin? Hem devletin kanalı ol, hem katkı payını kes, hem oyuncuya telif vermeden 1000 kez tekrar yayınla, reklam ve farklı kanal satışından gelir elde et, 25 yıldır FSEK yasasını uygulama, hem de sana uymuyor diye işten çıkar! E hadi beni de 7 Numara‘dan çıkar o zaman!”
Sine-Sen: Susmuyoruz
DİSK’e bağlı Sinema Emekçileri Sendikası (Sine-Sen), bir günlük tüketim boykotuna destek veren oyuncuların TRT yapımı dizilerdeki işlerine son verilmesine karşı “Susmuyoruz” başlıklı bildiriyi imzaya açtı. Çok sayıda kurum ve sanatçının imzaladığı bildiride tarafsızlık, gerçeklik, doğruluk ilkelerine uygun kamu yayıncılığı yapmakla yükümlü olan TRT’ye tepkiler yükselirken örgütlü mücadelenin önemine dikkat çekildi. Açıklamanın tamamı şöyle:
“TRT’de yayınlanan Teşkilat adlı dizi filmin oyuncularından Aybüke Pusat’ın sosyal medya hesabından tüketici boykotuna destek verdiği için işinden atılması ve bunun kurumun en üst temsilcisi tarafından diğer oyunculara gözdağı vermek amacıyla savunulması, Ali Aydın’ın bu durumu protesto etmesi sonucu senaristi olduğu Rumi adlı dizi filmin yayından kaldırılması, Boran Kuzum ve Furkan Andıç’ın Aybüke Pusat’ı destekleyen paylaşımları sonrası TRT’deki işlerine son verilmesi bir parti devleti haline geldiğimizin açık bir kanıtıdır.
TRT, bugüne kadar iktidar partisinin etkinliklerine katılan veya iktidar partisinin siyasi mesajlarını destekleyen hiçbir oyuncuya benzer bir muamele yapmamıştır.
Ayrıca; TRT’nin elinde yıllardır ambargolular listesinin olduğu film sektörü tarafından bilinen gerçektir. Oyuncuların ve sektörün diğer bileşenlerinin işsiz bırakılma tehdidiyle ehlileştirilmeye çalışılması, sessiz kalınmaya zorlanması uzun süredir yapılan bir uygulamadır.
TRT’nin bu tutumu, ağaya itaat edersen ekmek yersin diyen eski zihniyetin çağdaş soslu halidir. Zamanı geldiğinde, kişiler üzerinde uygulanan bu yasa dışı ambargo uygulaması ve uygulayıcılarının yargı önüne çıkacağı aşikardır.
Aybüke Pusat, Ali Aydın, Boran Kuzum ve Furkan Andıç demokratik haklarını kullanıp düşüncelerini paylaşmışlardır. Oyuncular Sendikası YK üyesi, oyuncu Cem Yiğit Üzümoğlu ise sadece görüşlerini paylaştığı için gözaltına alınmıştır. Gözaltı ve yargı sopasıyla toplumun nefessiz bırakılmak istenmesine karşı dostlarımızın yanındayız, omuz omuzayız!
Kimse siyasi düşüncesi veya siyasi paylaşımı nedeniyle işinden atılmamalıdır, gözaltına alınmamalıdır.
Demokratik bir ülkede olsak bu açıklamanın son sözü şöyle olurdu:
‘Aybüke Pusat, Ali Aydın, Furkan Andıç ve Boran Kuzum hakkında uygulanan bu kanunsuz işlemlerin geri alınmasını, sorumluların görevden el çektirilmesini istiyor ve savcıları bu uygulamalar hakkında resen soruşturma açmaları için göreve davet ediyoruz.’
Bunun yerine son sözümüz tüm film sektörüne;
Gücün hukuksuz ve adaletsiz bir şekilde kendini dayatmasına bireysel olarak karşı koyamayız. Hakim gücünü kötüye kullananlara karşı tek mücadele yolumuz; sendikalar, meslek birlikleri, dernekler gibi emek ve meslek örgütlerinde varolmak, sesimizi olabildiğince gür çıkartmaktır. Birlikte daha güçlüyüz.”
Sinema TV Sendikası: Anayasayla korunan ifade özgürlüğünü sonuna kadar savunuyoruz
Sinema TV Sendikası çatısı altında bir araya gelen pek çok sayıda dernek, birlik ve platformun imzasıyla yayımlanan ortak açıklamada haksız işten çıkarmalara ve keyfi yaptırımlara tepki gösterildi. Barışçıl protesto yapma, düşünce ve ifade özgürlüklerinin anayasayla korunduğunun vurgulandığı bildiride gözaltı, tutuklama, duygusal ve fiziksel şiddet ve işten çıkarmaların son bulması çağrısı yapıldı. Açıklamanın tamamı şöyle: “Herkes barışçıl protesto yapma ve düşüncelerini açıklama hakkına sahiptir. Hiçbir çalışan, fikirlerini beyan ettiği için işinden edilemez. Hiçbir kurum ve işveren, çalışanların düşüncelerini ‘beğenmediği’ için keyfi yaptırım uygulayamaz. Bu ilkel ve çağ dışı tahakkümü reddediyoruz. Anayasamızın 25, 26 ve 34. maddeleriyle güvence altına alınan ifade özgürlüğünü sonuna kadar savunuyoruz. Son dönemde ülkemizde yaşanan hak ihlallerinin takipçisiyiz. Demokratik tepkilerden dolayı gerçekleşen gözaltı, tutuklama, duygusal ve fiziksel şiddet ve işten çıkarmalar bir an önce son bulmalıdır. Dayanışmayla.”
Ayrıca son dönemde yaşanan olaylarda mağdur edilen meslektaşlara destek sağlayabilmek için bilgi toplayan Sinema TV Sendikası, herkese bildiklerini paylaşması için çağrı yaptı: “Sinema TV Sendikası olarak son dönemde yaşanan olaylarda haksızca ve hukuksuzca gözaltına alınan, tutuklanan meslektaşlarımız hakkında bilgi toplamaya çalışıyoruz. Yanlarında olmak ve gerekli desteği sağlayabilmek istiyoruz. Sizlerden ricamız, mağdur olan meslektaşlarımız hakkında bildiklerinizi bizlere, profilimizde bulunan iletişim bilgilerimiz üzerinden aktarmanız.”
Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) de son yaşananlarla ilgili yayımladığı açıklamada ifade özgürlüğüne dikkat çekti: “Anayasal güvence altındaki ifade özgürlüğü hakkını kullanan oyuncuların gözaltına alınıp mahkemeye çıkarılması, kara listeye alınması ve işsiz bırakılması kabul edilemez. İfade özgürlüğü hakkını kullanan bütün oyuncuların yanındayız.”
TRT, Meclis gündeminde: Kamu yayıncılığı ilkeleri nasıl denetleniyor?
Boykotu destekleyen oyuncuların TRT projelerinden çıkarılması Meclis’e taşındı. DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığı’na soru önergesi verdi. 2 Nisan’da tüketim boykotuna destek veren oyuncuların işsizlikle cezalandırılmasının kabul edilemez olduğunu belirten Çelenk, TRT’nin bu yaptırımlarının anayasa, yasalar ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini ifade etti. Önergede TRT’nin kamu kaynaklarını hangi esaslara göre kullandığı da soruldu.
Çelenk’in Yılmaz’a yönelttiği sorular şöyle:
“-TRT, tüketim boykotu çağrısına destek verdikleri gerekçesiyle Aybüke Pusat, Boran Kuzum, Başak Gümülcinelioğlu ve Furkan Andıç gibi oyuncuları projelerden çıkarmış, senarist Ali Aydın’ın yazdığı “Mevlana Celaleddin-i Rumi” dizisini dijital platformundan kaldırmıştır. Kurum sanatçılarının kendi yaşamlarını da etkileyen toplumsal meselelere ilişkin düşüncelerini açıklamalarının ve tartışmalara katılmalarının denetim ve baskılanmasının ifadesi olan bu kararlar hangi kriterler temelinde almıştır?
-Kamu yayıncısı TRT’nin iktidar uygulamalarını eleştiren sanatçıları projelerden çıkarıp, destekleyenleri koruması tarafsızlık ilkesinin ihlali değil midir?
-TRT’nin kamu yayıncılığı ilkeleri doğrultusunda fikir çeşitliliğini ve ifade özgürlüğünü desteklemesi yükümlülüğü nasıl denetlenmektedir?
-TRT, kamu yayıncısı olarak yayın politikasına ilişkin yurttaşlardan gelen şikâyetleri sistemli biçimde inceleyen veya değerlendirmeye tabi tutan bir çalışma yürütmekte midir? Böyle bir çalışma varsa, bu çalışmaya ilişkin veriler nelerdir?
-TRT, 2004–2024 yılları arasında toplam ne kadar bandrol geliri elde etmiştir? Bu gelir yıllara göre ne şekilde dağılmıştır ve hangi alanlara harcanmıştır?”
BirGün’den Mustafa Bildircin’in haberine göre TRT’nin 2023 yılına yönelik mali bilgileri ile faaliyetlerini içeren raporu kamu kaynaklarından iktidara yakın isimlere sağlanan ayrıcalığı gözler önüne seriyor. AKP’li isimlerin de aralarında bulunduğu yöneticilerine 2,5 milyon TL ödeyen kurumun reklam geliri 2 milyar TL. Gelirlerinin büyük bölümü halktan toplanan paralardan oluşan TRT’nin, yurttaşın cep telefonu, akıllı saat, tablet ve bilgisayar gibi satın aldığı ürünlerden 2021-2023 döneminde elde ettiği bandrol gelirinin, 29 milyar 545 milyon 709 bin TL olduğu belirtiliyor.
TRT, “personel konaklama gideri” adı altında kurum dışı konuklar için 2023 yılında harcadığı para kayıtlarda 14,4 milyon TL geçiyor. Raporlara göre TRT, 3 milyar 420 bin 106 TL’yi kurum dışından yapılan haber ve haber programları için aktarıyor Reklam ve konuk ağırlama gideri de 2023 yılında 370 milyon 268 bin TL olarak kayda geçiyor. TRT’nin görüntü, dekor, kostüm, makyaj ve aksesuarlara ödediği tutar 2023 yılında 12 milyon 172 bin TL’ye ulaşıyor.
Öte yandan Eski Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, RTÜK, TRT ve AA yöneticileri hakkında “görevi kötüye kullanma” suçu işledikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. CHP’nin 29 Mart’ta gerçekleşen Maltepe Mitingi’ni yayınlamayan TRT ile AA yöneticilerinin “görevi kötüye kullanma” suçunu işlediklerini belirten Eminağaoğlu, bu yayınları yapmayan yayın kuruluşlarını tespit edip yaptırım uygulamakla yükümlü RTÜK’ün görevini yerine getirmeyerek suç işlediğini belirtti.